İSTANBUL (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Kültürü ve sanatı büyüttüğünüz zaman dünyada saygınlık kazanıyorsunuz. Elinizde istediğiniz kadar silahlar olsun, silahları istediğiniz zaman kullanamazsınız, alırsınız silahları depoda tutarsınız, savaş olması lazım. Ama kültür ve sanat öyle değil. 'Yumuşak güç' dediğimiz, sizin ve ülkenizin adını dünyanın her tarafına götürebilir." dedi.
Ataşehir'de bir otelde düzenlenen "Türkiye Kültür Stratejisi Forumu 21"de konuşan Kılıçdaroğlu, sanat insanlarının önünde sanatı ve kültürü konuşmanın çok zor olduğunu söyledi.
Kemal Kılıçdaroğlu, "Çünkü siz bu işin öznesisiniz, biz biraz dışındayız. Biz sizi izliyoruz, eleştirilerinizi dikkate alıyoruz. Siz dünyayı bizden daha iyi sorguluyorsunuz ve daha güçlüsünüz. Belki sorun şu; acaba sanatçılar ne kadar güçlerinin farkında? O gücün aslında pek çok şeyi devirebildiğini aslında hepimiz biliyoruz." diye konuştu.
Lise çağlarında Alexandre Dumas'ın Üç Silahşörler'ini okuduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, kitabın önsözünde yazan öyküyü anlattı. Dumas'ın yazdıklarını her gün bir gazetede tefrika ettiğini, sabah erkenden Parislilerin de gidip büfeden aldığını ve romanın sonunu beklediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Yaz geliyor ve Alexandre Dumas diyor ki gazetenin patronuna, 'Ben tatile gideceğim. Dönüşte romanımı bitiririm.' diyor. Patron, 'Olur mu?' diyor. 'Bütün Parisliler seni bekliyor. Sen romanını bitirmeden bir yere ayrılamazsın.' diyor. Dumas da 'Ben gideceğim.' diyor. 'O zaman mahkemeye veririm.' diyor. Evet yargıcın karşısına çıkıyor ve yargıç iki tarafı da dinliyor. 'Evet. Bütün Parisliler bu romanın sonunu bekliyor. Tatile gitsen bile bu romanı bir şekilde bitirmek zorundasın.' diyor. Mahkum ediyorlar. Alexandre Dumas geri dönüyor ve 'Bana kağıt kalem getirir misiniz?' diyor. Kağıt kalem geliyor. Romanın baş aktörünün ismini yazıyor. 'Elinde kılıcı ve ayakları titredi, yere düştü ve öldü.' Altına son yazıyor. 'Götürün roman bitmiştir.' Bunun üzerine gazetenin patronu 'Olmaz böyle şey.' diyor. Dumas diyor ki, 'Ben size söyledim. Tatile gideceğim ve dönüşte yazacağım.' Sanatçı kazanıyor. Yargıcın kararına rağmen sanatçı kazanıyor. Şunun için anlatıyorum; öyle bir ülke de yaşıyoruz ki, her şeyi siyaset belirliyor."
- "Sanatçının kim olduğunu belirlemesi gereken aslında sanatçıların kendisi"
Siyasetin önemli bir kurum olduğunu ve pek çok şeyi belirleyeceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Siyaset belli temaları, konuları belirlerken, işlerken acaba görüş alacak mı? Sanatla ilgili bir kararı alırken sanat dünyasının görüşünü, kültür dünyasının görüşünü alacak mı? O dünyanın önemli isimleri, duayen isimleri var. Acaba onların görüşlerini alacak mı? Bu konuda genelde Türkiye'de, her şeyi en iyi siyaset kurumu bilir ve kimseye de sormamayı bir gelenek haline getirir. Buradan büyük sorunları yaşarız. Bunların başında sanatçı tanımı gelir. Sanatçı kim? Bunu siyasetçi belirliyor. Sanatçının kim olduğunu belirlemesi gereken aslında sanatçıların kendisi. Siyaset kurumu oturur, sanatçılarla ilgili geçmişte ödenmeyen sigorta primleri vardır. Bir ayrıcalık sağlar sanat dünyasına. Dolayısıyla primler yatarsa emeklilik hakkından biraz yararlanmış olacak. Sanatçı olsun olmasın her önüne gelen koşar ve 'Ben sanatçıyım.' der. Dolayısıyla bürokrasi gerçek sanatçıyı ayıramaz."
Sanatçının kim olup olmadığına sanatçıların karar vermesi gerektiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bir üst çatı örgütü olması lazım. Nasıl kimin gazeteci olup olmadığına gazetecilerin karar vermesi gerekirken, başkaları karar veriyorsa ve yanlış karar veriyorsa, kimin sanatçı olup olmadığına sanat dünyasının karar vermesi lazım. Bir etik çerçevenin olması lazım. O çerçeve içinde herkese, 'Bu kişi sanatçıdır, sanat dünyasının önemli bir aktörüdür.' diye karar verebilsin."
- "Siyasetin de bir kültürü olması lazım"
Kültürü "bir canlının doğumundan hayatını kaybetmesine kadar olan süreç ve gelecek kuşaklara bıraktığı miras" şeklinde tanımlayan Kılıçdaroğlu, çok zengin bir içeriği olan kültür denilen kavramın da zaman zaman yozlaştığının görüldüğünü söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Yoz kültür dediğimiz kültür de var. Kültür hayatın her alanına nüfuz eden bir kavram. Siyasetin de bir kültürü olması lazım. Kültürü ahlak ve adaletle buluşturduğunuz zaman yani kültürün temelini ahlak ve adalet üzerine inşa ettiğiniz zaman sağlıklı, güzel ve yaşanabilir bir dünyayı ve hatta çevreyi yaşatmış oluyorsunuz." dedi.
Siyasette bir eleştiri olduğunda "Bunlar tiyatrocu" diyerek sanatı küçümseyenler olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Çünkü sanattan, kültürden haberi yok. Hayatı boyunca bir kez tiyatroya gitse bir siyasetçi böyle bir dili kullanmaz. Çünkü tiyatro yapmanın ne kadar zor olduğunu ve oyuncuların kitleleri etkilediğini bilir. Ama gitmiyorsa hayatında onu farklı yorumlar, farklı bir çerçeve çizer." ifadelerini kullandı.
Adalet kavramının kültür ve etik değerlerle buluştuğu zaman aynı zamanda evrenselleşebildiğini anlatan Kılıçdaroğlu, modanın da bir kültür olduğuna değindi.
- "Sizler söyleyeceksiniz bizler yapacağız"
CHP Genel Bakanı Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Önümüzde zor bir süreç var. Kültürü ve sanatı yeteri kadar içselleştirmemiş bir siyasal ortamın getirdiği zor bir süreç var. Kültürü ve sanatı büyüttüğünüz zaman dünyada saygınlık kazanıyorsunuz. Elinizde istediğiniz kadar silahlar olsun, silahları istediğiniz zaman kullanamazsınız, alırsınız silahları depoda tutarsınız, savaş olması lazım. Ama kültür ve sanat öyle değil. 'Yumuşak güç' dediğimiz, sizin ve ülkenizin adını dünyanın her tarafına götürebilir, bir romancımızın, tiyatrocumuzun, öykücümüzün, şairimizin, yönetmenimizin, bir film artistinin dünyanın her yerinde alkışlandığını görürüz. Kültür ve sanat bu kadar zengin. Sorun, siyaset kurumu bu zenginliğin farkında değil. Biz bu zenginliğin farkında ülkeler olsun istiyoruz. Türkiye'de olsun istiyoruz. Bunu yaratabilirsek Türkiye'ye büyük katkımız olacak. Bunu tek başımıza yaratamayız. Bunu siz yapacaksınız, siz kaleme alacaksınız, biz dillendireceğiz. Siyasete de ahlaki ve etik değerleri getirmek zorundayız. Hayatın her alanında olacak ama en başta siyasette olacak. Eğer siyaset kurumu giderek yozlaşırsa bu yozlaşma toplumda çürümeye yol açar. Her alanda çürümeye yol açar ve şu anda bunu yaşıyoruz. Türkiye'yi buradan çekip çıkarmak istiyoruz. Birlikte 'Geliyor ve gelmekte olan' diyoruz. 'Evet' geleceğiz birlikte geleceğiz. Sizler söyleyeceksiniz bizler yapacağız."
Kılıçdaroğlu, Anayasa'nın 64. maddesinin "Devlet sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korur." hükmünü hatırlatarak, şunları aktardı:
"Ne kadar güzel bir hüküm değil mi? Sanat için para topluyorsunuz. Anayasa'nın bu hükmünü hayata geçirmek için para topluyorsunuz. Pandemi döneminde sanatçıları açlığa mahkum ediyorsunuz ama topladığınız paranın, kültür fonunun nerelere harcandığını ve o fonda ne kadar para biriktiğini kimse bilmiyor. Biz muhalefet partisiyiz bize bildirmiyorlar, sanatçılara bildirsinler. Şu kadar para birikti, sizler için birikti desinler."
- "Sanat dünyasıyla aramızda kavga ortamı yaratmayalım"
Anayasa'da devletin, sanat eserlerinin ve sanatçının korunması, değerlendirilmesi, desteklenmesi ve sanat sevgisinin yayılması için gereken tedbirleri alacağı hükmünün de yer aldığını anımsatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Ne kadar güzel. Anayasa'da böyle diyor ama bu hükmün büyük ölçüde askıda olduğunu ben de biliyoruz, siz de biliyorsunuz. Dolayısıyla bizlere düşen görev var. Bize düşen görev size danışmaktır. Bir belge hazırlıyorsak, bu belgeye ihtiyaç duyuyorsak ve biz gerçekten gelmeyi düşünüyorsak sizin bu konuda görüşlerinizi almak zorundayız. Yanlış, hatalı bir adım atmayalım iktidara geldiğimizde. Sanat dünyasıyla aramızda bir kavga ortamı yaratmayalım. Sanat dünyası, 'Bunlar geldiler, güzel şeyler yapacaklardı, hiç de güzel şeyler yapmadılar.' demesinler diye."
Panele katılanların bu toplantıda yapacağı katkının kendileri için çok değerli olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bu katkılardan yararlanarak iktidara geldiğimizde ki inşallah geleceğiz, o zaman sağlıklı bir sanat ve kültür politikası oluşturmak zorundayız." dedi.
Kılıçdaroğlu, sanatın ve kültürün olmadığı bir ülkenin çöl olacağını dile getirerek, saz çalanın, tiyatroda rolünü yapanın, piyano çalanın, resim yapanın, sinemanın bir bölümünde çalışanın da sözü olmasını, nasıl bir sanat dünyasının beklenildiğinin kendilerine yansıtılmasını istediklerini söyledi.
"Sanat ve kültür açısından çölleşen bir Türkiye'yi güzel bir vaha haline getirmek, bir kültür ve sanat dünyası inşa etmek istediklerini" dile getiren Kılıçdaroğlu, sanatçılar yol gösterdiğinde kendilerinin bunun gereğini yapacaklarını ifade etti.
Kemal Kılıçdaroğlu, müziğin, resmin yasaklandığı baskıcı yönetimlere direnen sanatçıların olmasının toplumların nefes almasına imkan verdiğini anlattı.
Konuşmanın ardından "Türkiye'de Kültür Sanatın Sorunları ve İkinci Yüzyıla Doğru Bizi Bekleyenler" konulu panel gerçekleşti.
Panele Ayşe Kulin, Burçin Altınsay, Cahit Berkay, Ezel Akay, Harun Tekin, Mert Fırat, Metin Akpınar, Sibel Asna katıldı.
Kaynak: