ANKARA (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Ben seçim yasasında ciddi bir değişiklik yapılacağı kanısında değilim. Erdoğan, var olan sistemle gidecektir. Biz, seçim barajının makul bir düzeye indirilmesini isteriz hatta yüzde bir oyu olan bir partinin genel başkanının da Meclise gelmesini isteriz." dedi.
Kılıçdaroğlu, KRT TV'de yayınlanan "Stüdyo Ankara" programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Seçim mevzuatı ve seçim barajına yönelik soru üzerine Kılıçdaroğlu, Orhan Uğuroğlu'nun bir yazısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yüzde 10 seçim barajından vazgeçmeyeceğini ve MHP'nin buna sıcak bakmadığını yazdığını belirterek şöyle konuştu:
"Sayın Bahçeli ne kadar bastırır, yüzde 10 seçim barajı yüzde 7'ye insin mi inmesin mi diye, ne kadar Erdoğan'ı ikna edebilir bilmiyorum ama dar bölgenin de MHP'nin aleyhine olacağını herhalde MHP de çok iyi biliyor. Dolayısıyla ben, seçim yasasında ciddi bir değişiklik yapılacağı kanısında değilim. Erdoğan, var olan sistemle gidecektir. Biz, seçim barajının makul bir düzeye indirilmesini isteriz hatta yüzde bir oyu olan partinin genel başkanının da Meclise gelmesini isteriz. Dışarda seçmenin yüzde bir oyunu alan kişinin parlamentoya gelip, parlamentoda kendisine oy veren vatandaşların sorunlarını dillendirmesi, çözümleri üretmesi bence parlamentoya değer katar, böyle bakmak lazım ama Erdoğan darbe hukukuna sığınmış vaziyette. O darbe hukukun getirdiği seçim yasasını aynen uygulayacaktır gibi bir düşüncem var."
- "Türkiye'nin güç birliğine ihtiyacı var, bölünmeye, ayrı partiler kurmaya değil"
Son dönemde kendisiyle siyaset yapmış isimlerin partiden ayrılıp kendi partilerini kurma yolunda ilerlediğinin, İYİ Parti'de de aynı durumun söz konusu olduğunun hatırlatılması ve bunu nasıl yorumladığının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, hem demokrasiden söz edip hem de yeni partiler kurulduğunda onlara karşı çıkmanın samimi olmadığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, bir insanın bir parti içinde beklediğini bulamayınca ayrılarak kendi partisini kurmasında herhangi bir sorun olmadığını belirterek şunları kaydetti:
"Bizden de ayrılıp ayrı parti kuran arkadaşlar var, İYİ Parti'den de ayrılıp parti kuran arkadaşlar var. Kurabilirler ama tabii ülkenin geleceği konusunda sorumluluk hisseden herkesin oturup bir düşünmesi gerekiyor. Parti kurmanın tamamen dışında sade vatandaş olarak ya da siyasetçi olarak oturup düşünmemiz gerekiyor. Türkiye siyaseten bir otoriter yapı içinde, insanlar nefes alamaz durumda, gazeteciler yazamaz, haber yapamaz durumda. Dolayısıyla Türkiye'nin demokratikleşmeye ihtiyacı var ve bu demokratikleşme sürecinin yerel yönetimlerle başlayan, atılan adımları var ve bu adımların güçlü olarak eğer olacaksa, erken olmayacaksa 2023'te yapılacak ikinci adımı var. Dolayısıyla Türkiye'nin demokratikleşmeye ve güç birliğine ihtiyacı var, ayrışmaya, bölünmeye, ayrı partiler kurmaya değil. Demokrasiden yanaysa, demokrasiyi savunuyorsa o çerçevede hareket etmesi gerektiğine inanan birisiyim."
Cumhur İttifakı'nın Millet İttifakı ile oynadığını, bunun için devletin içindeki bütün kurumları harekete geçirdiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı'nın dağıtılması, bölünmesi, ayrıştırılması ve birbirleriyle rakip, kavga eder hale getirilmesi için çalışıldığını ileri sürdü.
Kılıçdaroğlu, vatandaşın demokrasiye susadığını ve hükümeti değiştirmek istediğini savunarak, 2023'te ilk kez oy kullanacak 6 milyon 300 bin gencin Türkiye'ye demokrasi getireceğini belirtti.
- "İlkeler üzerinde anlaşmamız lazım"
Sık sık muhalefet partileri genel başkanları arasında ziyaretler gerçekleştirildiği anımsatılarak kamuoyunda "bunun adının konulması beklentisi" olduğunun belirtilmesi ve bu ismin ne zaman ve nasıl konulacağının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı'nın, Demokrat Parti, İYİ Parti, Saadet Partisi ve CHP'den oluştuğunu hatırlattı.
Kılıçdaroğlu, demokrasi istediklerini, bunun iskeletini "güçlendirilmiş parlamenter sistem" olarak dillendirdiklerini söyleyerek ittifakın içinde olmayan Gelecek Partisi ve Deva Partisi'nin de bunu vurguladığını belirtti.
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Şimdi bu çalışmayı biz yapıyoruz, İYİ Parti yapıyor, Gelecek Partisi yapıyor, Deva Partisi yapıyor, Demokrat Parti yapıyor, Saadet Partisi yapıyor. Tabii şimdi önce her partinin kendi içinde bir çalışma yapması lazım haklı olarak. Biz de çalışma yapıyoruz. yaptığımız görüşmelerde onlar da çalışmaları yapıyorlar. Genel Başkan düzeyinde değil de Genel Başkan Yardımcısı düzeyinde arkadaşlar görüşüyorlar zaten, yaptıkları çalışmaları birbirlerine de veriyorlar. Önce bizim, ilkeler üzerinde anlaşmamız lazım. Hangi ilkeler üzerinde anlaşacağız. Bu ilkeler netleştikten sonra belki oturulur, bir metin hazırlanır, bütün partiler 'evet biz bu ilkelere uyuyoruz' derler. Nitekim Millet İttifakı seçimlerden önce oturup bir metni imzaladık ve onu kamuoyu ile paylaştık."
Vatandaşın, Millet İttifakı olarak millete ne vadettiklerini, bunları nasıl gerçekleştireceklerini göreceğini ve gayet samimi şekilde uygulanabilir bir takvim vermeleri gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, o takvim içinde de Türkiye'yi gerçek anlamda bölgenin yıldızı yapacaklarını, demokrasiyi getireceklerini, nasıl Mustafa Kemal Atatürk Kurtuluş Savaşı sırasında mazlum milletlere örnek olduysa demokrasi konusunda da az gelişmiş ülkelerdeki bütün otoriter rejimlere örnek olacaklarını söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Vaktimiz var. Yani, böyle iki ayağı bir pabuca sıkıştırmak gibi bir düşüncemiz yok. Daha sağlıklı, daha sakin, daha samimi oturup konuşmamız lazım. Çünkü Millet İttifakı'nı oluşturan siyasi partilerin topluma karşı sorumlulukları var. Biz bir parti mücadelesi ya da bir partinin kazanmasından çok demokrasinin kazanmasını istiyoruz." diye konuştu.
- "İttifak sürecini yürütmek Türkiye'ye karşı duyduğum bir sorumluluk"
Zaman zaman partisinde de eleştirildiği ittifak sürecinin kendisi için ne anlama geldiğinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, ittifak sürecini yürütmenin Türkiye'ye karşı duyduğu bir sorumluluk olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, olayın bir CHP olayı değil bir Türkiye olayı olduğunu aktararak, "Bizim partimizin tabanı, milletvekillerimiz, bu gerçeği çok iyi biliyorlar. Bakın en küçük ilçemizden en büyük ilimize kadar örgütlerimiz böyle çalışıyorlar. Onlar benim ne yapmak istediğimi gayet iyi biliyorlar." dedi.
Kamuoyu araştırmalarında iktidar ortaklarının oy düşüşü yaşadığının ancak muhalefet partilerinde anlamlı bir artış olmadığının belirtilmesi ve bununla ilgili bir öz eleştiri yapıp yapmadığının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, kararsız vatandaşlarda artış olmasının güzel bir şey olduğunu, bu kişilerin bir süre sonra kararlı hale geleceğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, gelecek seçimlerin bir parti seçimi olmadığını belirterek toplumun ikiye ayrıldığını, bir tarafta otoriter rejimi savunanlar ve isteyenlerin, öbür tarafta da demokrasiyi isteyenler ve savunanlar olduğunu ileri sürdü. Demokrasiyi savunanların sayısının her gün arttığını aktaran Kılıçdaroğlu, buradan kopmaların diğer tarafa yansıdığını, demokrasi talebinin özellikle gençlerde çok daha yüksek olduğunu belirtti.
Kılıçdaroğlu, Türkiye'de bir ekonomi sorunu olduğunun ve halkın birinci talebinin ekonomiye doğru kaydığının belirtilerek "Siz neler vadediyorsunuz?" sorusunun yöneltilmesi üzerine, demokrasinin olmadığı bir ortamda, sanayicinin, yabancı sermayenin Türkiye'ye yatırım yapmayacağını, insanların kazandıkları paralarını yurt dışına götüreceğini kaydetti.
Kişinin vergisinin nerelere harcandığını sormasının, demokrasin varlığına bağlı olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, "O nedenle ekonomi kötüye gidiyor. Kimse bu soruyu soramıyor." diye konuştu.
(Sürecek)
Kaynak: