ANKARA (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu gidişten rahatsız olan bütün partilerin çözüm üretme konusunda oturup konuşmaları gerekiyor. Memleket bizim memleketimiz, başka gidecek yerimiz de yok. Bu ülke bizim ülkemiz, bu ülkemizde huzur içinde yaşamak istiyoruz. Dolayısıyla bir araya gelmeliyiz, Türkiye'yi bu karanlık kuyudan kesinlikle çıkarmalıyız." dedi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu ziyaret etti.
Basına kapalı gerçekleşen ziyarette Kılıçdaroğlu ve Davutoğlu bir saat 15 dakika görüştü.
Daha sonra gazetecilere açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, devleti yönetmeye talip olanların ülkenin gidişini sürekli izlemesi gerektiğini söyledi.
Bunun için de öncü göstergelerden yola çıkılacağını belirten Kılıçdaroğlu, bürokrasinin bunları hazırlayarak siyaset kurumuna sunacağını aktardı.
Kendilerinin de bu verilerden yola çıkarak ülkenin nereye gittiğini göreceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Ekonominin kötüye gittiğini ve ilerde ciddi bir ekonomik kriz çıkacağını ,11 Ağustos 2018'te İstanbul'da yaptığım basın toplantısında kamuoyuyla paylaştım ve 12 madde halinde bu ekonomik krizi nasıl aşabiliriz, bunu anlatmaya çalıştım, bir şey yapılmadı." dedi.
Arkasından 18 Mayıs 2020'de "Ekonomik buhrandan nasıl çıkarız" başlığı altında 16 madde daha paylaştığını aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Sadece eleştirmekle değil, aynı zamanda sorunu nasıl aşabiliriz, fakir fukarayı nasıl kurtarabiliriz, ekonomiyi nasıl güçlendirebiliriz, dışardan gelecek şok dalgalara karşı nasıl daha güçlü bir politikası, bir maliye politikası, bir bütçe politikası izleyebiliriz, bunun verilerini bir şekliyle açıkladım. Geldik bu tablodan sonra da 'Bir kara kış fonu kurun, milyonlarca insan yakacak parasını ödeyemeyecek, dolayısıyla önlem alın' diye çağrıda bulundum. Açık ve net, piyasalarda yangın var. Piyasalar durmuş vaziyette. En küçüğünden en büyüğüne kadar, yani esnafından sanayicisine kadar herkesin kafasında kocaman bir soru işareti var, 'nereye gidiyoruz' diye. Kimse önünün göremiyor.
Fiyat istikrarından sorumlu kurum, yani Merkez Bankası, fiyat istikrarını sağlayamıyor, sadece seyirci konumunda. Yazık günah değil mi? Bir Merkez Bankası düşünün, fiyat istikrarından sorumlu ama fiyat istikrarını sağlayamıyor. Yetkisi elinden alındı. Kim aldı? Erdoğan aldı bir kararnameyle. 'Fiyat İstikrarı Komitesi kuracağım' dedi. Bugüne kadar bir gün bile toplanmadı bu komite. Bugün toplanmayıp da ne zaman toplanacak? Merkez Bankasını bu duruma nasıl getirdiniz siz? Cumhuriyetin bir kültürünü, bir kurumunu nasıl bu hale getirdiniz? Akıl alacak şey değil. Ekonomik Sosyal Konsey, bir anayasal kurum. Memleket bu haldeyken, Ekonomik Sosyal Konsey toplanmaz mı? Sorunu yaşayanlar bir dinlenmez mi? En son 5 Şubat 2009'da 12 yıl önce toplandı. Memleket hangi halde, sanayici nerede, esnaf nerede, vatandaş nerede, işçi, memur, emekli nerede? Bu insanlar dertlerini anlatacak bir makam bulamıyorlar. Herkes sanki hayata küsmüş gibi. Böyle bir devlet yönetimini 27,5 yıl devlette çalışmış biri olarak ifade edeyim, böyle bir tablo hiç yaşamadım. Öyle bir noktadayız ki döviz kuru elektrik sayacından daha hızlı çalışıyor."
Herkesin elinde cep telefonuyla doların ne olduğuna baktığını anlatan Kılıçdaroğlu, iktidarın çözüm üretmek için toplandığını belirtti. Kılıçdaroğlu, "Hiçbir çözüm üretemezler, istedikleri kadar toplansınlar bu mantıkla, kafayla, bu öngörüyle, bu önyargıyla bu ülkenin sorununu çözemezler. Çözme birikimleri, bilgileri, kapasiteleri yoktur, fatura vatandaşa çıkıyor. Benim canımı acıtan da budur zaten. Düşmanın yapmadığını yapıyorlar." dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bu gidişten rahatsız olan bütün partilerin çözüm üretme konusunda oturup konuşmaları gerekiyor. Memleket bizim memleketimiz, başka gidecek yerimiz de yok. Bu ülke bizim ülkemiz, bu ülkemizde huzur içinde yaşamak istiyoruz. Dolayısıyla bir araya gelmeliyiz, Türkiye'yi bu karanlık kuyudan kesinlikle çıkarmalıyız. Çözüm? Çözümü var. Akıl, mantık, birikim var. Cumhuriyetin bütün deneyimleri var. Bütün bunlar örnek alınarak buradan çıkılabilir. İkincisi, seçim. Millete niye güvenmiyorsunuz? Millet bir daha sizi seçerse dönüp dersiniz ki 'Ey Kılıçdaroğlu, sen söyledin seçime gittik bir daha seçtiler.' Oturur gururlanırsın. Neden kaçıyorsun? Türkiye en temel krizlerinden birini yaşıyor ve Türkiye yöneltilmiyor, suçu dış güçlere atıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti devleti bu kadar zayıf mı? En kritik dönemlerde bile Türk lirası bu kadar yerlerde sürünmedi. Milli diyorlar, yerli diyorlar. Emin olun bunlar ne millidir, ne de yerlidir. Bu iki kavramla en ufak yakınlıkları yok bunların. Zaten bir insan kendisinde olmayan şeyi dillendirir. Halktan tümüyle kopmuş olan Sayın Bahçeli'ye seslenmek isterim, içinde bir damla, yüreğinde bir damla millet sevgisi varsa, seçimin yolunu aç kardeşim. Bir daha ifade edeyim, içinde, yüreğinde bir damla millet sevgisi varsa, bu dramı sona erdirmek istiyorsan, erken seçimin kapsını aç, yazıktır, günahtır bu memlekete."
- "Ülkem için, ekonomimiz için kaygılar duydum"
Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu da ülkenin içinden geçtiği kritik süreç nedeniyle bütün siyasi parti liderlerinden görüşme talebinde bulunduğunu söyledi.
Talebi kabul ettiği için Kılıçdaroğlu'na teşekkür eden Davutoğlu, "Gün boyu yaşadıklarımız herhangi bir ekonomik kriz olarak anlatılamaz, yorumlanamaz. Aslında yüreğim yanarak ifade ediyorum. Dün Sayın Cumhurbaşkanı'nın açıklama yöntemini gördüğümde ciddi kaygılar duydum. Ülkem için, ekonomimiz için kaygılar duydum." dedi.
Bu kaygılarını kamuoyuyla ve siyasi partilerle paylaşmak için randevu talebinde bulunduğunu tekrarlayan Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Her şeyden önce dün Sayın Cumhurbaşkanı bir ekonomik kurtuluş savaşı retoriği kullanarak, halen krizin gerçek mahiyetini anlayamadığını ortaya koymuştur. Bu krizi aşmak için her zaman olduğu gibi hamasi bir dil kullanmayı tercih ettiğini ortaya koymuştur. Ekonomi rasyonel bir bilim alanıdır, hamasetle yönetmeye kalktığınızda bumerang gibi gelir sizi, ülkenizi vurur. Ekonomik kurtuluş savaşı ibaresi kitlelere cazip gelebilir, Sayın Cumhurbaşkanı da bu yolla şu ana kadar sergilediği ve Sayın Bahçeli tarafından desteklenen ekonomik politikaları meşru kılmaya çalışabilir ancak herkes bugün ekonomimizin geldiği tabloyu görmek zorundadır. Duyduğum kaygıyı bugün Merkez Bankası Başkanının açıklaması daha da artırmıştır. Merkez Bankası Başkanı bütün bu gelişmelerin ekonomik verilerle izah edilemeyeceğini söylüyor. Yani herkes bir dış komplo ve dışardan bir saldırıdan bahsediyor. Bugün karşı karşıya kaldığımız tablo tamamıyla iktidarın yanlış politikalarının ürünüdür."
Geçmişte daha büyük dış politika krizlerinin içinden geçildiğini ancak doların bu kadar yükselmediğini aktaran Davutoğlu, 1 Mart tezkeresinde bile doların 1,62'ye çıkıp, geri döndüğünü söyledi.
Duyduğu kaygıları bazı başlıklar altında sıralayarak, iktidara çağrıda bulunan Davutoğlu, "Yönetimde bulunanlara yüreğim dağlanarak çağrıda bulunuyorum, artık bu yanlış yolda devam etmeyin. Ülkeye de ekonomiye de halkımıza da zarar verirsiniz." dedi.
Karşı karşıya kalınan tablonun düşünülenden çok daha vahim olduğunu aktaran Ahmet Davutoğlu, Türk halkının "ucuz iş gücü ülkesi haline dönüştürülme" girişimlerine karşı çıkacağını söyledi.
Rasyonel bir para politikasının uygulanması gerekliliğine değinen Davutoğlu, ekonomik canlanmayı sağlayacak demokratik hukuk devleti normlarının da hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.
Şeffaf bir yönetim modeli uygulanmasını isteyen Davutoğlu, Türkiye'nin asla kendi içine kapanmaması gerektiğini de vurguladı.
Davutoğlu, "Bizim sorumluluğumuz iktidarı uyarmak. Hep erken seçim diyorduk, ben erken seçim demiyorum, hemen seçim şimdi seçim diyorum." ifadelerini kullandı.
Açıklamanın ardından Merkez Bankasının son açıklamasına ilişkin soruyu yanıtlayan Kemal Kılıçdaroğlu, "Merkez Bankası şunu açıklıyor, 'Benim müdahale edeceğim, kasamda bir sentim dahi yok. Tamamen teslim olmuş vaziyetteyim.' Yapılan açıklamanın özü bu." yanıtını verdi.
Kaynak: