ANKARA (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, cumartesi günü 6 muhalefet partisi genel başkanının bir araya geleceği toplantıya ilişkin, "Altı genel başkan olarak ilk kez fotoğraf vereceğiz. Kamuoyu önüne çıkacağız. Bence bu fotoğraf da son derece değerli bir fotoğraf. Çünkü o fotoğrafta demokrasi isteyen liderler bir arada olacaklar." dedi.
Kılıçdaroğlu, TV 5 televizyonunun CHP Genel Merkezi'ndeki canlı yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Ağrı Belediye Başkanı Savcı Sayan'ın CHP'deyken "A4 kağıtları üzerinde gizli gizli namaz kıldığı" yönündeki açıklamaları sorulan Kılıçdaroğlu, "O bina bu bina, mescidimiz de var efendim. Gelip mescidimizde kılabilirdi." ifadesini kullandı.
Siyasette doğruları söylemenin önemine değinen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Şimdi şu çok önemli, siyasette kulvar değiştirebilirsiniz, bunu bir noktaya kadar anlayışla karşılayabilirim ama yalan söylemek, gerçekleri saptırmak asla doğru değil, olmamalı da. Görüş değiştirebilirsin, başka bir partiye geçebilirsin, başka bir partiden belediye başkanı olabilirsin, milletvekili olabilirsin, buna halk karar verir, buna bir şey demem ama doğruları söylemek lazım. Ne demek 'A4 kağıtlarını koyduk.' Gelirken seccade getir kardeşim mescit var. Dedim ya saptırma."
Bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik, "Aday olsun karşıma çıksın." dediği anımsatılarak, "Kullandığınız cümle adaylığınızın ilanı gibi yorumlandı, ne dersiniz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Soru sorulduğu zaman ona bir şekliyle yanıt veriyorsunuz. Birden fazla soru vardı orada." dedi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Erdoğan ve cephesi, '367'de yaşanan garabeti acaba yeniden Erdoğan yaşayacak mı?' gibi bir algı yaratmaya çalışıyorlar. Bir mağduriyet edebiyatı yapmaya çalışıyorlar. Ne mağduriyeti kardeşim sandığı getirirsin, oturur yarışırız demokratik ortamlarda. Siyasi partiler yarışıyorlar zaten. Dolayısıyla böyle bir mağduriyetin arkasına sığınmaya gerek yok. O nedenle onu söyledim. Bütün genel başkanlar yarışacak, Erdoğan da yarışacak, bizler de yarışacağız. Saadet Partisi de İYİ Parti de DEVA da Gelecek Partisi de hepimiz yarışacağız."
Cumhurbaşkanlığı seçimleri konusunda anayasada açık hüküm olduğunun hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Bir hukuk devletinde olsa bunların tamamı oturulur tartışılır. Zaten bellidir anayasada açık hüküm var, 'bir kişi en fazla iki dönem cumhurbaşkanlığı yapabilir.' Böyle bir düzenleme var." dedi.
Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"AİHM kararına 'ben uymam' diyorsunuz, anayasada açık hüküm var. Sırf 'AHİM kararlarına uyalım' diye anayasa değiştirildi. Hadi onu bıraktık, AYM'nin kararını en alttaki mahkeme uygulamıyor. Böyle bir tablo içinde Erdoğan'ın 'bir daha cumhurbaşkanı mı olacak bir daha olmayacak mı, Anayasada bu hüküm var, bilmem şu var' falan filan bu tartışmalar, bu tartışma entelektüel düzeyde yapılabilir. Hukuk düzeyinde yapılabilir. Ama bugün Türkiye'nin yaşadığı siyaset zemininde bu tartışmalar sadece Erdoğan'a yarar. Erdoğan yine çıkıp meydanlara diyecek ki 'bak Cumhurbaşkanı olacağım, yine karşıma bir 367 garabeti çıkardılar. Cumhurbaşkanlığıma engel oluyorlar.' Adım gibi biliyorum, bu tartışmayı biraz da onun için yapıyor. O nedenle dedim, kardeşim getir sandığı hemen seçim yapalım, niye korkuyorsun?"
- "Millet İttifakı olarak bizi bir araya getiren temel nokta da demokrasi açığıdır"
İstanbul seçimlerinde bir zarfın içine konan 4 oy pusulasından birinin sayılmadığını, diğerlerinin sayıldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, YSK'nın Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan talimat aldığı için bunu iptal etmediğini savundu.
Türkiye'de hukukun olmadığını ve demokrasinin askıya alınmış vaziyette olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, anayasanın da şeklen olduğunu dile getirdi.
Kendilerinin, "Cumhuriyetin ikinci yüzyılında cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracağız." dediklerini aktaran Kılıçdaroğlu, "Çünkü demokrasi olmadığı için bunu dillendiriyoruz. Erdoğan bunun arkasına sığınarak kendisine mağduriyet yaratmaya çalışıyor. Bizden de bir sürü arkadaş 'vay efendim işte Erdoğan 2 dönem oldu, bir daha olmayacak. Anayasaya aykırı' falan filan... Ben de biliyorum. Ama ortada anayasayı uygulayacak kim? Nereye başvurulacak?" dedi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Şimdi hayatın bir gerçeği var. Yani siz Anayasa Mahkemesini askıya almışsınız. Anayasayı askıya almışsınız. Anayasanın emredici hükümlerini uygulamıyorsunuz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygulamıyorsunuz. Yeri geldiğinde de 'Anayasa Mahkemesi kararına uymuyorum. Saygı da duymuyorum.' diye açıklama yapıyor. Şimdi böyle bir kişiyi siyaseten yenmemiz lazım, siyaseten. Sandığı koyacağız, milletin takdirine sunacağız. Zaten Millet İttifakı olarak bizi bir araya getiren temel nokta da demokrasi açığıdır."
- Bahçeli'nin açıklamaları
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin sürekli Anayasa Mahkemesinin kapatılmasından söz ettiğinin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "O da ayrı. Sayın Bahçeli, 'Anayasa Mahkemesine gerek yok, çünkü arada bir aksi karar veriyor. O zaman kapatmamız lazım.' diyor." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisi hakkında tazminat davası açtığını anımsatan Kılıçdaroğlu, Türkiye'deki bütün mahkemelerde kaybetmesine rağmen, AİHM'de kazandığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Bana 13 bin avro para ödendi. Hadi uymasaydı, niye uydu? Aldım parayı, verdiler. Daha doğrusu Hazine ödedi parayı. Şimdi merak ettiğim şu, ya arkadaş parayı bana ödüyorsun ama yeri geldiğinde de 'ben o karara uymam' diyor. Bu çifte standart nedir? 13 bini rahatlıkla verebilirsin ama öbürü, 'öbürüne ben uyumam' diyorsun. 'Çünkü Türkiye'de demokrasi yoktur, Türkiye'de hukuk yoktur, hukukun üstünlüğü yoktur. Hakimler vicdani kanaatlerine ve hukukun üstünlüğüne göre değil, benim istediğim gibi karar verirler. Türkiye'nin gerçeği budur.'... Bunu aslında Erdoğan bütün dünyaya ilan etti. Şimdi biz, bu gerçekten yola çıkarak diyoruz ki sandığı getir. Getireceksin sandığı, oturacağız, konuşacağız, milletin hakemliğine başvuracağız. 'Demokrasilerde en büyük hakem millettir, korkma kardeşim getir' diyoruz, korkuyor sandığı getirmiyor. Ama getirecek, bugün olmasa yarın, yarın olmasa öbür gün bu sandığı getirecek."
Bahçeli'nin bu hafta Kızılcahamam Kampı'nda "Gerekirse yasal düzenleme yaparız." dediği anımsatılarak, CHP'ye ilişkin sözlerinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Bahçeli'nin şöyle bir özlemi var, CHP'nin kendisini hedef almasını ve onunla bir tartışma zemini yaratılmasını istiyor. Bu onun işine yarayacak, anladığım kadarıyla. Biz oradan kaçınıyoruz. Yani çok da doğrusunu isterseniz ciddiye almıyoruz, istediği kadar eleştirsin, o da saraydan talimat alıyor. Saraydan aldığı talimatın gereğini yapıyor." dedi.
Kendileri için iktidarın başındaki kişinin önemli olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, eleştirme haklarını sonuna kadar kullanacaklarını söyledi.
Açılan davaların kendilerini yıldırmayacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Demokrasi istemek eğer bir bedel ödemeyi gerektiriyorsa onu daha önce de söyledim, bedeli ödemeye hazırız. Yeter ki bu ülkeye güzel demokrasi gelsin." diye konuştu.
Bahçeli'nin "yasal düzenleme" açıklamasına da değinen Kılıçdaroğlu, "Sayın Bahçeli de biliyor ki, anayasa değişmeden aslında Erdoğan bir daha Cumhurbaşkanı adayı olamaz. Süresini beklerse yani 2 yıllık süre dolarsa bunu ifade ediyor. 'Biz bunu değiştireceğiz.' diyor. Değiştirsinler ne olacak yani güçleri yetiyorsa getirsinler. Önergeyi hazırlasınlar, hatta MHP bile hazırlayabilir, AK Parti'ye jest olsun diye." dedi.
- Adalet Bakanlığındaki görev değişimi
Adalet Bakanlığındaki görev değişimi ile ilgili soru üzerine de Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Görevinden affını isteyen eski Adalet Bakanı, az konuşan, yeri zamanı geldiğinde arada bir de olsa hukukun üstünlüğüne vurgu yapan, toplumun hemen her kesiminin biraz dikkatle dinlediği bir kişiydi. Kendisi ile herhangi bir görüşmem de olmadı. Onun da altını özenle çizmek isterim. Benim anladığım kadarıyla yaşanan bütün bu huzursuzluklar karşısında, 'Artık benim Adalet Bakanı olmam doğru değil.' deyip görevden affını istemiştir. Benim düşündüğüm bu. Buna zemin hazırlayan ortam var mı? Var tabii yani daha önce Adalet Reformu diye bir sürü çalışmalar yapıldı, parlamentoya geldi. AK Parti Grubu'nda açıklandı, Sayın Erdoğan çıktı açıkladı, Adalet Bakanı açıkladı, hani nerede bu Adalet Reformu? Tam tersine 'deform' çıktı ortaya."
Adaletin her seferinde ivme kaybettiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Öyle bir pozisyonda bir kişinin 'ben Adalet Bakanı olarak yine bu koltukta oturayım.' demesi doğru değil diye. Yani ben reform yapacağım diye yola çıkıyorum. Hiçbir şey olmuyor. Tam tersine büyük haksızlıklar var. Bütün bu haksızlıklara karşı 'ben Adalet Bakanı olarak seyredeceğim' demek doğru değil. Bence affını istemesi doğru." dedi.
Yeni Adalet Bakanı'yla ilgili değerlendirmesi de sorulan Kılıçdaroğlu, "Sayın Erdoğan'ın beklentilerini karşılayacak olan birisi Adalet Bakanlığına geldi, dersek daha doğruyu söylemiş oluruz. Sayın Bozdağ, yukarıdan gelen talimatları aynen uygular. Herhangi bir şekilde itiraz hakkı diye bir şey söz konusu değil. Bunu Sayın Bozdağ için tek başına söylemek de doğru değil aslında. Bütün bakanların hiçbir işlevi yok aslında. Bakanlar, bakan yardımcıları tarafından, bakanlık, bakan yardımcıları tarafından büyük ölçüde yönetiliyor. Talimatlar onlara veriliyor." değerlendirmesinde bulundu.
- "6 lideri buluşturan da zaten demokrasi talebidir"
Kılıçdaroğlu, çağrısı üzerine 6 genel başkanın hafta sonu bir araya geleceği hatırlatılarak, nerede toplanılacağı ve nelerin konuşulacağının sorulması üzerine, "Toplantıyı cumartesi günü Ankara'da yapacağız. Daha önce liderlerle zaman zaman buluştuğumuz bir mekan, Çankaya'da bir yerde yapacağız. Orada bir yuvarlak masanın etrafına oturacağız." dedi.
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemle ilgili önemli bir çalışma yapıldığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemin kamuoyuna sunulması lazım. Bunanla ilgili oturulacak kararlar alınacak. Nerede, nasıl yapılacak bilmiyorum, oturup karar alacağız. Tabii bunu konuşurken doğal olarak belki ekonomi, dış politika, diğer konular da gündeme gelebilir. 6 lideri buluşturan da zaten demokrasi talebidir. Daha iyi yönetilen bir Türkiye talebidir. Saydam bir devletin olmasıdır. Yapılan harcamaların hesabının vatandaşa verilmesidir. Pek çok demokrasilerdeki temel ilkeler bizim de talebimiz olarak ortada."
"6 partiden oluşan bir ittifak mekaniği çalışıyor, çalışmaya başladı diyebilir miyiz?" sorusu üzerine ise Kılıçdaroğlu, "Evet, çalışıyor. Hiçbir sorun yok zaten çalışıyor. Yani bütün parti liderleri, hepimiz iyi niyetli bakıyoruz. Ülke bu haldeyken bizim bir arka planı düşünme şansımız yok zaten. Ülkenin içine düştüğü bu bataktan, bunu 'batak' lafını özellikle kullanıyorum. Bu bataktan Türkiye'nin çıkması lazım. Her alanda bir batak var. Sorunsuz hiçbir alanımız yok." şeklinde yanıtladı.
"Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemle ilgili görüş alışverişimiz netleşti. Nerede bunu kamuoyuyla paylaşacağız, nasıl paylaşacağız konusu, doğal olarak ilk başta çözmemiz gereken sorun bu ve bunu çözeceğiz." diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bu uzun süre almaz zaten kısa bir konu. Arkasından belki liderler ekonomi konusunu gündeme getirirler. Başka bir konuyu gündeme getirirler. O konudaki düşüncelerimizi ifade ederiz. Ben sağduyunun egemen olacağını ve Türkiye'nin yaşadığı bütün sorunların demokratik yollarla çözülebileceğini, ekonominin de bu bağlamda sorun olmaktan büyük ölçüde çıkacağını düşünüyorum. Bütün bu imkanlar var aslında ama dediğim gibi yönetemiyorlar. İyi bir yönetimi her şeyden önce Türkiye hak ediyor. Tabii bu da ancak halkın oylarıyla olacak. Bir araya biz geliyoruz. Belki ilk kez fotoğraf vereceğiz. 6 genel başkan olarak ilk kez fotoğraf vereceğiz. Kamuoyu önüne çıkacağız. Bence bu fotoğraf da son derece değerli bir fotoğraf. Bizim siyasi tarihimiz açısından da son derece değerli bir fotoğraf. Çünkü o fotoğrafta demokrasi isteyen liderler bir arada olacaklar ki, bu bence sadece bizim açımızdan değil, dünya demokrasi tarihi açısından da önemli bir fotoğraf olacaktır."
(Sürecek)
Kaynak: