Son Dakika Haberler

Bu haberi daha sonra okumak için kaydedebilir ve sağ üst köşedeki butona basarak haberi okuyabilirsiniz!

AK Parti Sözcüsü Çelik, MYK Toplantısına ilişkin açıklamalarda bulundu: (4)

"Darbe, milletine silah çekmektir, darbe en büyük alçaklıktır. Bitti, bunun ötesi yok, bunun 'iyisi kötüsü' yok" "(Darbe açıklamaları) Ordu, bunların gözünde darbe yapan bir mekanizma. Bu aslında TSK'ye de hakarettir, TSK'yi de istismar etmektir" "Bunlar ruh sağlığı yerinde insanlar değil. Bunlar bu ülkenin iyiliğini seven insanlar değil. Darbe, bir millete yapılacak en büyük kötülüktür. Darbe, bir millete düşmanın yapamadığı düşmanlığı yapma mekanizmasıdır" "(CHP'li Fikri Sağlar'ın açıklamaları

Anadolu Ajansı haberine göre;

ANKARA (AA) - AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Darbe, milletine silah çekmektir, darbe en büyük alçaklıktır. Bitti, bunun ötesi yok, bunun 'iyisi kötüsü' yok." dedi.


Çelik, parti genel merkezinde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtladı.


AK Parti'nin Olağan Büyük Kongresine yönelik soru üzerine Çelik, büyük kongrenin takviminin teşkilat başkanlığınca çalışılacağını, bunun il kongrelerinin takviminin iyi işlemesine bağlı olduğunu, kongrelerin sürdüğünü, daha sonra bu konunun Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sunulacağını ardından da kamuoyuna açıklanacağını aktardı.


Çelik, Büyük Kongrenin, gerçek bir demokrasi şöleni, reform kongresi olacağını vurguladı.


Bir gazetecinin sorusu üzerine Çelik, 2020'nin son faşist saldırısının CHP'li Fikri Sağlar'dan geldiğini ifade etti.


Sağlar'ın "Türbanlı hakimin adaleti sağlayacağına inanmıyorum." dediğini aktaran Çelik, bu sözlere tepki gösterildiğini hatırlattı.


Çok sayıda kadının geçmişte hayatlarının en önemli yıllarını kaybettiğine, büyük bedeller ödendiğine işaret eden Çelik, şunları kaydetti:


"Hala çıkıyorlar, dünyada şu anda ancak Avrupa'daki Neonazilerin konuşacağı üslupla Türkiye'deki başörtülü kadınlara karşı konuşuyorlar. Ondan sonra kim ne derse desin, 'Ben üniversitede hizmet alan, hizmet veren ayrımı yapıyorum, ben türban ve başörtüsü ayrımı yapıyorum', elinizde bir cihaz mı var bunu ölçecek, kişinin taktığının başörtüsü mü türban mı olduğunu? Neye göre ayıracaksınız, kamusal alanı neye göre böleceksiniz? Bir insan birincilikle, ikincilikle, belli bir dereceyle veya bir üniversiteden başörtülü olarak mezun olacak, sonra 'Kamuda görev yapamazsınız' diyeceksiniz. Böylesine faşist kamusal alan düzenlemesi olur mu? Kamusal alan karşılıklı olarak etkileşimin olduğu, demokrasinin gerçek yatağını oluşturan alandır. Siz bu kamusal alanı böyle zehirler, enfekte edersiniz ülkeyi felç edersiniz."


Önceki dönemlerde yaşananları anımsatan Çelik, Türkiye'de Anayasanın üstünde kimsenin okumadığı, görmediği bir kırmızı kitap bulunduğunu, iktidar partisinin yaptığı MYK, MKYK toplantısına gösterilen ilgiden fazlasının Milli Güvenlik Kuruluna gösterildiğini anımsattı.


- "Demokrasiyi korumak için kutuplaşma olacaksa olsun"


"Cumhurbaşkanları neredeyse seçilmiş başbakanlar üzerindeki vesayet makamı, kırmızı kitap Anayasanın üstündeki vesayet makamı olarak konumlandırılıyordu. Kaç nesli yaktılar böyle." diyen Çelik, 12 Eylül'de hakları çalınanların haklarının iade edildiğini bildirdi.


Çelik, diğer haklar iade edilirken "Bunları doğru yaptınız" diyenlerin başörtüsü meselesine gelince Avrupa'daki Neonazilerin diliyle konuştuğunun altını çizdi.


AK Parti Sözcüsü Çelik, "Biz bunları söylediğimiz zaman diyorlar ki 'Hem o taraf bıraksın hem AK Parti bıraksın başörtüsü meselesini.' Birisi saldırmaktan bahsediyor, 'İktidara gelirsek bunlarla mücadele edeceğiz, bunlar türban takıyor, ideolojik ve militanca davranıyor' diyor. Biz de buna cevap veriyoruz, bunun adı kutuplaşma oluyor. Zalim, zalimlik yaparken, başka insanları mazlum kılmaya çalışırken, bir zalim çıkıp da başkalarına haksızlık yapmaya çalışırken susalım mı? Bu yüzden kutuplaşma olacaksa olsun. Demokrasiyi korumak için kutuplaşma olacaksa olsun, hukuku korumak için kutuplaşma olacaksa olsun, kadınların haklarının korunması için kutuplaşma olacaksa olsun." diye konuştu.


- "Bunlar zoraki demokrat oldular"


Kadınlar konusunda saygılı dil konuşmayanın, nezaketi elden bırakanın, kadınları hedef gösterenin demokrat ve medeni olamayacağına değinen Çelik, saldırgan dilin bırakılması gerektiğini anlattı.


Bunun kadın haklarına saldırı olduğuna işaret eden Ömer Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:


"28 Şubat'ta öğrenci olanların haklarının iadesi için Cumhurbaşkanımızın talimatı oldu. Bu konuda mücadeleler verildi. Bunların kaybolan hayatlarını, yıllarını kim getirecek? Hala utanmadan böyle faşist saldırı gerçekleştirebiliyorlar. Sonra da diyor ki 'Bu ifade özgürlüğü', bunun neresi ifade özgürlüğü? Ne zamandan beri nefret suçu ifade özgürlüğüne giriyor, ne zamandan beri aşağılamak, kini tahrik etmek ifade özgürlüğüne giriyor. Bunun karşısında susmayacağız, geri adım atmayacağız. Bunun karşısında susanlar ancak biz konuştuktan, tepki verdikten sonra tepki veriyorlar.


Cumhurbaşkanımızın liderliğinde AK Parti'nin verdiği bu demokrasi mücadelesi başarıya ulaşmasaydı bunların hiçbiri bugün 'Artık bu haklar verilmiştir, buradan geri dönmeyelim' de demezdi. Birkaç yılı önceki beyanları var. Böyle siyasi takiye olmaz. Videolarda gösteriyoruz. Kaç milletvekiliniz kadın haklarına saldırıyor, kılık kıyafetlerine saldırıyor. Ne yaptınız bu milletvekilleriyle ilgili? Siyaset eylem sanatıdır. Bununla ilgili hangi eylemi ortaya koydunuz?"


Çelik, Türkiye'nin antidemokratik sayfalarını kapatma konusunda büyük gayret sarf ettiğini, AK Parti'nin de bedel ödeyenlerin başında geldiğini anlattı.


"Bu siyasi mücadele başarılı olmasaydı bunlar yine demokrat olmayacaklardı. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde verilen mücadele başarılı olduğu için bunlar zoraki demokrat oldular. Zoraki demokratlığın ömrü de ilk siyasi krize kadar sürüyor, o krizde de patlayıp gidiyor. Açık bir nefret suçudur, hiçbir izahı yoktur. İfade özgürlüğüne girmez." değerlendirmesinde bulunan Çelik, konuşmasına şöyle devam etti:


"Bugün sosyal medyada vardı, bir başkası çıkmış, 'Erdoğan seçimle gitmez, ancak doğal afet olması lazım, o da herhangi bir yangın olmaz, Avusturalya'daki büyük yangın ya da başka bir şey olması lazım' diyor. Bunlar ruh sağlığı yerinde insanlar değil. Bunlar bu ülkenin iyiliğini seven insanlar değil. Darbe, bir millete yapılacak en büyük kötülüktür. Darbe, bir millete düşmanın yapamadığı düşmanlığı yapma mekanizmasıdır. Darbe, bir milletin namusuna, milli egemenliğe saldırıdır. Bunu ağzına alan kişinin bu milletle hiçbir gönül bağının olmadığı, vatanseverlikle hiçbir ilgisinin olmadığı açıktır.


Orada şöyle bir cümle kullanıyor, 'Ordunun da darbe yapma kabiliyeti kalmamış.' Darbe meselesini kabiliyet olarak, olumlu bir şey olarak görüyor. Daha önce de Anayasa hukukçusu da olan bir CHP milletvekili 'Ordu darbe yapamıyor, kağıttan bir kaplanmış' demişti. Demokrasiye bağlı bir ordu, milletine bağlı bir ordu, seçilmiş siyasetin emrinde bir ordu, TBMM'ye saygılı ordu bunların gözünde ordu değil. Ordu, bunların gözünde darbe yapan bir mekanizma. Bu aslında TSK'ye de hakarettir, TSK'yi de istismar etmektir. TSK milletin emrindedir, TBMM'nin ordusudur, başkomutanı cumhurbaşkanıdır."


"Milletin 'Göz bebeğim, Mehmetçik' dediği bir orduya, kendi milletine silah çektirmek kadar büyük ahlaksızlıktır yoktur." diyen Çelik, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un açıklamalarını hatırlattı, bu konuşmanın büyük bir zihin karışıklığı içinde yapılmış olduğuna değindi.


AK Parti Sözcüsü Çelik, şunları kaydetti:


"Erken seçim olsaydı 27 Mayıs darbesi olmazdı diyor. Ondan sonraki cümlesinde darbenin iyi bir şey olmadığını, darbenin Cumhuriyet değerlerine saldırı olduğunu söylüyor. Garip olan şu, CIA Başkanına atıf yaparak, 'erken seçim olsaydı darbe olmazdı' arkasından da 'CIA Başkanının da dediği gibi erken seçim olsaydı CHP iktidara gelecekti' dolayısıyla da ordunun darbe yapmasına gerek kalmayacaktı gibi bir mantık çıkıyor. Zoraki, güdümlü demokratlık bir yere kadar. Kafanızın bir tarafında vesayet, bir tarafında demokratlık olduğunda bunun melezleşmesinden bir şey çıkmıyor, kokteyl demokratlık olmuyor. Ya demokrat olursun ya olmazsın."


Başbuğ'un darbe girişimleri arasında karşılaştırma yaptığına dikkati çeken Ömer Çelik, darbenin "ama"sının, mazeretinin olmayacağını bildirdi.


Her türlü darbenin kınanması gerektiğini, bir darbeye kötü diğerine az daha kötü denilemeyeceğini, darbeler arasında "kırmızı, yeşil, sarı" gibi etiketleme yapılmayacağına işaret eden Ömer Çelik, "Darbe, milletine silah çekmektir, darbe en büyük alçaklıktır. Bitti, bunun ötesi yok, bunun 'iyisi kötüsü' yok. Daha kötüsü, daha az kötüsü söz konusu değil. En son FETÖ'ye verilen cevap aslında her darbeye yapılması gereken muameleyi göstermiştir." ifadesini kullandı.


(Sürecek)



Kaynak:

Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te KONHABER'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.

Yasal Uyarı:

Yayınlanan haberler, köşe yazıları, fotoğraflar, yazı dizileri ve her türlü eserin tüm hakları Mirajans Medya İletişim Reklam Haber ve Prodüksiyon A.Ş.’ye aittir. Kaynak gösterilerek bile olsa eserin bütünü veya bir kısmı özel izin alınmadan kullanılamaz.

Bu İçeriğe Emoji İle Tepki Ver!

  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • Begendim
  • Kalp
  • Begenmedim
  • Gülen Surat
  • Kalpli Göz
  • Kızgın
  • Şokta
  • Üzgün

Yorumlar (0)

Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

BENZER HABERLER

X
Yorum Yazma Sözleşmesi
“Sayfamızın takipçileri suç teşkil edecek, yasal olarak takip gerektirecek,hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, müstehcen, toplumca genel olarak kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir yorumu bu web sitesinin hiçbir sayfasında paylaşamazlar. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderen takipçiye aittir. KONHABER yapılan yorumlar arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Konhaber başta yukarıda sayılan hususlar olmaz üzere kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen yorum yapan takipçilerine ait ip bilgilerini ve yapmış olduğu yorumları paylaşabileceğini beyan eder ”