MADABA (AA) - LEYS EL-CUNEYDİ - Ürdün'de çalışmaları askıya alınan Ortaklık ve Kurtuluş Partisi Genel Başkan Yardımcısı Salim el-Fellahat, Arap Baharı sürecine dair isim vermeksizin "dış müdahale olmasaydı halihazırda bazı Arap ülkelerinin tam demokrasiye geçebileceğini" belirtti.
Ortaklık ve Kurtuluş Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nın (İhvan) siyasi kanadının eski yöneticilerinden Fellahat, Arap Baharı'nın Ürdün'e yansıması olan 24 Mart protestolarının 10. yılında AA muhabirine açıklamalarda bulurdu.
- Ürdün'deki Arap Baharı süreci 10. yılında
Fellahat, gençler ve bazı muhalif siyasi partilerle öne çıkan 24 Mart fikrinin, "Ürdün baharının" başlangıç noktası olduğunu dile getirdi.
Tunus ve Mısır'da olduğu gibi bazı Arap halklarının yönetici ve siyasi sistemlerini değiştirmek için harekete geçmesini "eşsiz bir durum" şeklinde niteleyen Fellahat, şunları kaydetti:
"Eğer dış müdahale olmasaydı, 5 veya 6 Arap ülkesi tam demokrasiye geçebilirdi ancak başta halk iradesinin gerçekleşmesini istemeyen siyonist düşman olmak üzere birçok yabancı güç, halk iradesine büyük bir tuzak kurdu. 2011 ve 2012 yıllarında Arap halklarının gayretleri çalındı ve bugünkü duruma gelindi."
Arap Baharı çerçevesinde Ürdün hakkında ise Fellahat, "Arap Baharının Ürdün'e etkisi olan 24 Mart halk hareketinin korunması gerekiyor. 24 Mart halk hareketi, siyasi sistemle çatışma değil, aksine daha gelişmiş bir siyasi sistem inşasıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Fellahat, Ürdün'de Arap Baharı sürecinde verilen sözlerin hala uygulanmadığını aktararak, şunları ifade etti:
"Arap Bahar sürecinin başlangıcında, küçük de olsa, acil müdahale yapıldı ve protestolara cevap verildi. Anayasa değişiklikleri yapıldı. 1993 seçim kanunlarına geri dönmeyeceğimiz kesinleşti, yalnız iki yıl sonra verilen sözler sanki buharlaştı."
- Kovid-19 sürecindeki boykot parti çalışmalarının durdurulması sonucu doğurdu
Fellahat, 2017 yılında kurulan Ortaklık ve Kurtuluş Partisi'nin Ürdün'deki siyasi partilerden "farklı bir felsefeye" sahip olduğunu ifade etti.
Partinin farklı düşüncelere sahip birçok kişiyi bünyesinde barındırdığını aktaran Fellahat, parti içindeki herkesin fikri ve inanç yapılarını her zaman koruyabileceğini sadece siyasi program açısından herkesin parti içi kararlara uymasının beklendiğini söyledi.
Siyasi ve Parlamento İşleri Bakanlığına bağlı Parti İşleri Komisyonu, Aralık 2020'de "Ortaklık ve Kurtuluş Partisi"ni kanunlara aykırı hareket etmekle suçlayarak, parti çalışmalarının durdurulması yönünde dava açtı.
Nihai kararın, Temyiz Mahkemesince verileceğini aktaran Fellahat, parti çalışmalarının "halkı düşünen vatansever uygulamaları" sebebiyle durdurulduğunu savunarak, parlamento seçimlerini boykot etmelerinin de bu kararda rol oynadığını vurguladı.
Seçimleri yeni tip koronavirüs (Kovid-19) döneminde yapıldığı için boykot ettiklerini söyleyen Fellahat, hükümetin kanunları çiğneyerek, adayların seçim kampanyası yapmasına izin verdiğini dile getirdi.
- İhvan'dan ayrılma süreci
Partinin, İhvan'dan ayrılma sürecine de değinen Fellahat, "Bazı kimseler, Ürdün İhvanı'na karşı parti kurmamızın hatalı olacağını çünkü bunun, İhvan'a yapılan baskı ve zulmü artıracağını düşünüyordu." dedi.
İhvan ile aralarında anlaşmazlık olduğunu ifade eden Fellahat, sözlerine şöyle devam etti:
"Partimizin programı açısından kimseye karşı bir aksiyon almamamıza rağmen İhvan'dan bazı kişiler, Ortaklık ve Kurtuluş Partisini, İhvan'a karşı kurduğumuzu düşünüyor."
Ürdün'de 2017 yılında İhvan'ın siyasi kolu olan İslami Çalışma Cephesi Partisi'nden istifa eden İhvan yöneticilerinin bir kısmı "Ortaklık ve Kurtuluş" adıyla yeni bir parti kurmuştu.
Yeni partinin kurucularından Fellahat, o dönem "Belirli bir ideolojiye bakmadan halkın farklı kesimleriyle gerçek ortalık oluşturmak suretiyle din işlerini siyaset işlerinden ayırmak gerektiği kanaatindeyim. Bu kanaat maalesef İhvan'ın önemli bir kesimi tarafından kabul edilmiyor. Bu kanaate sahip çıkacak yeni parti kuruyoruz." diye konuşmuştu.
Ülkede 2011 yılında başlayan ve Arap Baharı olarak bilinen gösteriler kapsamında 24 Mart'taki eylemlere güvenlik güçlerinin müdahalesi sert olmuştu. Duvvar ed-Dahiliyye bölgesindeki gösterilerde 1 kişi hayatını kaybetmiş, onlarcası yaralanmıştı. 24 Mart Olayları'nın 10. yılında ülkede sınırlı katılımlı eylemler düzenlenmişti.
Ürdün'de son günlerde Salt el-Cedid Devlet Hastanesinde yaşananlar nedeniyle de gergin bir hava hakim. Söz konusu hastanede, 13 Mart'ta merkezi oksijen sistemindeki kesinti nedeniyle 7 hasta hayatını kaybetmiş, olayın ardından Sağlık Bakanı Nezir Ubeydat istifa etmişti.
Yaşananlara tepki olarak ülkenin birçok noktasında gece protestoları düzenlenmiş ve hükümetin istifası istenmişti. Olay sonrasında soruşturmalar genişletilmiş ve 13 kişi göz altına alınmıştı.
Kaynak: