TBMM (AA) - CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, erken seçimi en çok Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuştuğunu savunarak, "Erken seçimin olacağını şüphesiz Erdoğan da biliyor. Seçim lafını en çok telaffuz eden ne Meral Akşener ne Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Türkiye'de 2020 başından beri seçim lafını en çok telaffuz eden Recep Tayyip Erdoğan'dır." dedi.
Altay, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, daha önce Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın, yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı aralıkta 20 milyon doz, ocakta 20 milyon doz aşıyla ilgili kontratların yapıldığını söylediğini ifade etti.
Ancak ortada 3 milyon doz aşının bulunduğunu ileri süren Altay, "Türkiye Cumhuriyeti'nin attığı imza muhataplarınız tarafından kayda değer mi bulunamadı, paranız mı yok, beceriksizlik mi var? Neden gelmedi Sayın Bakan, Sayın Erdoğan? Esnafa, çalışana, çiftçiye yok, aşıya da mı para yok Sayın Bakan, Sayın Erdoğan?" diye sordu.
Altay, bu fiyaskonun nedeninin açıklanması gerektiğini, Kovid-19 ile mücadelenin, "saldım çayıra Mevlam kayıra" mantığıyla götürülemeyeceğini söyledi.
Aşılamanın, 2 yıllık takvime yayılmaması gerektiğini, aksi halde bütün masrafın, fedakarlığın boşa gideceğini dile getiren Altay, "bir yerden başlayalım, peyderpey yaparız" mantığının, bilime ve akla aykırı olduğunu kaydetti.
Altay, 120 milyon doz aşının 6 ay içinde gerekli olduğunu vurgulayarak, "120 milyon doz aşı, bakanlık kaynaklarına göre 1,5 milyar dolara, baktığımız diğer kaynaklara göre 3,5 milyar dolara mal olur. 3,5 milyar doları bulamıyorsa Türkiye, vah ki vah, yazık ki yazık, eyvah ki eyvah. Örtülü ödeneğe 20 milyar lira harcayan, araç ve bina kiraları için yılda 860 milyon lira ödeyen, yabancı ülkelere 600 milyon yardım yapabilen, Halkbank ve Ziraat Bankasına görev zararı 7,5 milyar para aktaran bir devlet... Şu saydıklarımı kıssanız bu aşının maliyetini Türkiye karşılamış haldedir." diye konuştu.
"Sağlık çalışanlarının hakkı ödenmez" denildiğini ancak bu hakkın ödenebileceğini dile getiren Altay, 14 Mart Tıp Bayramı'nda bütün sağlık çalışanlarına birer maaş ikramiye verilebileceğini, böylece devletin, milletin sağlık çalışanlarına olan vefasının gösterilebileceğini belirtti.
- "FETÖ'den boşalan yerleri mafyanın doldurmasına seyirci kalmayacağız"
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşenir'in 2018'de evinin etrafının saldırganlarca sarıldığını, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na 2019'da linç girişiminde bulunulduğunu, 2020'de mafya lideri tarafından ölümle tehdit edildiğini, çok sayıda gazeteci ve televizyoncunun sokaklarda darbedildiğini anlatan Altay, son olarak Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ'ın darp yoluyla linç edilmek istendiğini, Orhan Uğuroğlu ve Afşin Hatipoğlu'nun da saldırıya uğradığını anımsattı.
Altay, Türkiye'nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanlığı, hükümet ve AK Parti yetkililerinden doğru dürüst bir tepki ve kınama duymadığını öne sürerek, "Bu ayıptır. Ayıplığını geçtim, vahim durumdur. Erdoğan'ın, AK Parti'nin, Cumhur İttifakı'nın sessizliği, bu saldırıların tek merkezden yönetildiği endişesini güçlendirir, eşkıyaya prim verir. Bu saldırılara teslim olunmayacak. Herkes şunu bilsin; devlet içinde FETÖ'den boşalan yerleri mafyanın doldurmasına seyirci kalmayacağız." dedi.
- "Cumhur İttifakı'nın içine düştüğü tablo budur"
Daha dün bir Genel Başkan ve üç gazetecinin, Cumhur İttifakı paydaşına mensup Genel Başkan ve Genel Başkan Yardımcısı tarafından tehdit edildiğini savunan Altay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Erdoğan, sessizliğini neden korursun? Siyasilere, gazetecilere yönelik darp girişimine karşı 'Hep birlikte Türkiye'yiz, bunları kabul edemeyiz' niye demezsin? Ahmet Davutoğlu'ndan önce sen konuşmalıydın. Bunlar, Erdoğan'ın, ortağıyla birlikte nasıl bir Türkiye hayal ettiğinin ipuçlarını gösteriyor. Büyük ortak başörtüsü, terör, darbe istismar ve paranoyasıyla beceriksizliğini örtmeye çalışıyor. Küçük ortak da medyaya, siyasete ve yargıya tehditler savurarak tahkimat yapıyor. Cumhur İttifakı'nın içine düştüğü tablo budur."
Erdoğan'ın, gün saymaya başladığını, "56 gün geçti, Kılıçdaroğlu'ndan ses yok." dediğini aktaran Altay, "AK Parti içindeki bu tür taciz, tecavüz, şiddet iddialarını saysam 10 saat konuşmam lazım. Sapkınlık her partiye sirayet edebilir. Önemli olan bunu yakaladığın anda kulağından tutup yargının önüne atmaktır. CHP onu da yapmıştır, partiyle ilişiğini de kesmiş, Sayın Genel Başkan da bu konuda konuşmuştur." ifadesini kullandı.
Altay, gün sayılmaya başlanmışken kendisinin de haftaları saydığını, "Kabataş yalanlarının" ve Erdoğan'ın, "Camide içki içtiler, başörtülü bacımızı yerde tekmelediler, videolarını cuma günü göstereceğim" demesinin üzerinden 400 cuma geçtiğini söyledi.
Erdoğan'ın eskiden sokağa inip esnafa gittiğini, çay içip simit aldığını hatırlatan Altay, "Esnafın halini hatrını sormayalı ne kadar zaman oldu? Erdoğan, 120 araçla Şehir Hastanesine aşı olmaya gideceğine Keçiören'e git. Keçiören'de oturduğun günlerin yüzü suyu hürmetine bir oraya git, milletin haline bak." değerlendirmesinde bulundu.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un, "Yeni sistemin cumhurbaşkanı, eski sistemdeki gibi tarafsız değil" açıklamasının sorulması üzerine Altay, "Meclis Başkanı bizi teyit etmiştir. Biz, Erdoğan'ın partili, taraflı, fanatik, partizan bir cumhurbaşkanı olduğunu; devleti, toplumu böldüğünü söylüyoruz." diye konuştu.
- "Erken seçimin olacağını şüphesiz Erdoğan da biliyor"
Altay, erken seçim tartışmalarına ilişkin bir soruyu ise şöyle yanıtladı:
"Erken seçimi en çok konuşan Erdoğan'dır. Bütün parti kongrelerinde, daha 2020'nin ortalarından beri '2023 seçimlerine hazır mısınız? Aman ha çok çalışın, parti binasında oturup dedikodu yapmayın' diyen kim? Erdoğan, sadece erken seçimi ifade ediyor, araya bir 2023 tarihi sıkıştırıyor. Erken seçimin olacağını şüphesiz Erdoğan da biliyor. Geriye dönüp bakın, seçim lafını en çok telaffuz eden ne Meral Akşener ne Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Türkiye'de 2020 başından beri seçim lafını en çok telaffuz eden Recep Tayyip Erdoğan'dır. 3 yıl içinde yapılacak bir seçim için örgütlere, her toplantıda, seçim talimatı verilmez, 'seçim geliyor' denmez. Güya daha 3 yıl var. "
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin siyasetçi ve gazetecilere yönelik saldırılara ilişkin açıklamalarının hatırlatılması üzerine Altay, Bahçeli'nin, aba altından sopa gösterip "Biz yapmadık ama yaparsak daha fena yaparız" demeye getirdiğini öne sürdü.
Altay, kimsenin bu saldırıları, MHP'nin yaptığını veya yaptırdığını söylemediğini dile getirerek, "Ama onlar konuyu kendi üstlerine alınmış gibi görünüyorlar." ifadesini kullandı.
Kaynak: