"Tüketiciler dezenfeksiyon işlemi yaptıracaklarsa mutlaka Türk Standartları Enstitüsü, Sağlık Bakanlığı gibi kurumlardan alınan izin belgelerini sorgulamalılar." diyen Ağaoğlu, özellikle zirai ilaç kullanımına karşı dikkatli olunması gerektiğine işaret etti.
Koronavirüs nedeniyle bu tip fırsatçılara karşı duyarsız kalınmaması gerektiğine dikkati çeken Ağaoğlu, dezenfeksiyon için kullanılan ilaçların üzerinde Sağlık Bakanlığı ruhsatının aranması gerektiğine vurgu yaptı.
Bazı firmaların zirai amaçlı ürünlerin üzerindeki Tarım ve Orman Bakanlığı izin numarasını ve insan sağlığına uygun olduğunu gösteren yazıları göstererek tüketicileri aldatmaya çalıştığını savunan Ağaoğlu, "Bu ürünler tarımsal kullanım içindir. İnsanların yaşadığı ortamların dezenfeksiyonu için kullanılmaz" dedi.
- "Ortamda asılı kalması gerekiyor"
İzmir'de dezenfeksiyon yapan bir firmanın yöneticisi olan yüksek ziraat mühendisi Oytun Nalbantoğlu da talebe yetişemez durumda olduklarını, gece gündüz çalışarak dezenfeksiyon taleplerini karşılamaya çalıştıklarını söyledi.
Ortam dezenfeksiyonun temizlik veya ilaçlamadan farklı bir uygulama olduğuna dikkati çeken Nalbantoğlu, insanların bilinçli olmaması nedeniyle bu işin suistimale açık olduğunu ifade etti.
Son dönemde ilaçlamada kullanılan cihaz ve ilaçlarla ortam dezenfekte etmeye çalışan çok sayıda insan gördüğünü belirten Nalbantoğlu, şunları kaydetti:
"Havada asılı kalabilme prensibi diye bir şey var. Buna göre kullandığımız, Sağlık Bakanlığı onaylı, etkinlik düzeyi yüksek dezenfektenlerin, tatsız, kokusuz ve ekolojik olmak kaydıyla, düzgün cihazlar tarafından kuru buhar seviyesine getirilip ortama entegre edilmesi lazım. Ama gördüğümüz kadarıyla püskürtme yöntemiyle yapılıyor. Bunların etkinlik düzeyi 24 saatle sınırlı kalıyor. Kuru buhar uygulamalarıyla süreyi yaklaşık 1 aya kadar uzatabiliyoruz. İşin sırrı da burada. Duman şeklinde ortama verdiğimiz dezenfektenler virüsü bulunca yok ediyor."
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.
