İSTANBUL (AA) - Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Ruanda İş Konseyi Başkanı Erhan Barutoğlu, "Bizim Afrika'yla olan genel ilişkilerimiz de 2003 ivmeyle başlıyor. Bu ivmeyle birlikte büyükelçiliklerimiz, ticari müşavirliklerimiz açılmaya başlıyor ve bu 17 yıllık 2003'ten şu ana kadar olan süre içerisinde toplam müteahhitlik olarak kıtada gerçekleştirdiğimiz projeler (tabi burada Kuzey Afrika çok daha ağırlıklı) 68 milyar doları geçmiş durumda." ifadesini kullandı.
Ekonomi Gazeteciler Derneği (EGD) ve DEİK iş birliğiyle çevrim içi olarak düzenlenen "Ticari Diplomasi Yolculuğu" buluşmalarının bu haftaki konuğu DEİK/Türkiye-Ruanda İş Konseyi Başkanı Erhan Barutoğlu oldu.
Barutoğlu burada yaptığı konuşmada Türkiye'nin Afrika olan ilişkilerinin 12'nci yüzyıldan itibaren başladığını belirterek, "Bizim Afrika'yla olan genel ilişkilerimiz de 2003 ivmeyle başlıyor. Bu ivmeyle birlikte büyükelçiliklerimiz, ticari müşavirliklerimiz açılmaya başlıyor ve bu 17 yıllık 2003'ten şu ana kadar olan süre içerisinde toplam müteahhitlik olarak kıtada gerçekleştirdiğimiz projeler tabi burada Kuzey Afrika çok daha ağırlıklı 68 milyar doları geçmiş durumda." dedi.
Salgına rağmen 2020'de Türkiye'nin kıtayla arasında ciddi bir ticaret hacmi gerçekleştiğini kaydeden Barutoğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Geçtiğimiz yıl pandemiye rağmen 26 milyar dolara yakın bir ticaret hacmimiz var. Türkiye'nin kıta üzerindeki toplam yatırımı 6,8 milyar dolar, 80 bin kişilik istihdam yaratılmış durumda. Bizim orada yaklaşık 42 büyükelçiliğimiz var. DEİK olarak yaklaşık bizim yaklaşık 146 iş konseyimiz var bunun 139 tane iş konseyi ülke bazlı iş konseyleri, ikili iş konseyleri bu 139 da ortalama iş konseylerinin 10 (bazı konseylerimizin yaklaşık 100) üyesi var. Her ülke de de karşı tarafımızda aynı şekilde olduğunu kabul edersek 3 bine yakın kişi gönüllü olarak iki ülke ilişkilerini geliştirmeye büyük zaman sarf ediyor.Bizler, Büyükelçilikler eş güdümlü veya senkronize olarak bunu gerçekleştiriyoruz."
Barutoğlu, Türk Hava Yolları'nın bölgeye yaptığı uçuşların kıtayla yapılan ticaretin geliştirilmesine önemli katkı sağladığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"TİKA, Yunus Emre Vakfı, Maarif Vakfı, kültür merkezleri bunlarla birlikte biz Afrika'ya gerçekten çok önemli bir şekilde bir açılım gerçekleştirdik verimli sonuçlar da alınıyor. Mesela 4-5 yıldır Türk dizilerinin oynuyor olması orada büyük bir memnuniyetle karşılanıyor.Takdir edersiniz ki insanların en önemli şeyi güvenmek. Bir insanı tanırsanız güvenirsiniz veya güvenmezsiniz ama o tanımakla ilgili olan şeyleri de bu diziler ve aynı zamanda dediğim gibi büyükelçilikler hepsi birlikte bunu sağlıyor."
Türkiye'nin Afrika'ya insancıl bir yaklaşım sergilediğini belirten Barutoğlu, şu değerlendirmede bulundu:
"Bakıyorsunuz, Çinlilerin ülkelere girişi para vererek onları sadece bir para aracı olarak görüyorlar fakat biz Afrika'ya yaklaşımlarımızda insancıl yaklaşıyoruz. İnsancıl yaklaştığımız için güveni sağlamaya çalışıyoruz ve bu güveni sağlıyoruz. Bu güvenle birlikte biz bir şeyler gerçekleştiriyoruz. Halbuki Çin çok uzak duruyor.
Özellikle Çin'i niye söylediniz diye sorabilirsiniz ama Çin gerçekten Afrika'ya çok iyi nüfuz etmiş durumda birçok projeleri gerçekleştiriyor fakat onlar kendiler yapıyorlar ve borçlandırıyorlar. Borçlandırdıktan sonra Afrikalı ülkelerin bunu ödemesini sağlıyorlar. Oradaki doğal kaynakları üzerinde de nüfuzlarını bir nebze bazı yerde nüfuzlarını bazı yerde işte koloni şeklinde gruplaşmalarla birlikte sürdürüyorlar ama bunlara bakış bize bakışla çok farklı."
- "Ruanda ile ilişkilerimiz çok iyi fakat ticaret hacmimiz çok düşük"
Barutoğlu, Afrika'daki herhangi bir ülkenin anlaşılabilmesi için kıtanın tarihinin ve mantığının iyi anlaşılması gerektiğine vurgu yaparak, Ruanda hakkında şunları kaydetti:
"Ruanda Afrika'nın ortasının doğusunda yer alan bir ülke, nüfusu ve yüzölçümü küçük 12 milyon nüfusu var. İki tane konuyla ilgili tüm dünya tarihine ismini yazdırmış bir ülke birisi 1994 yılında Hutu ve Tutsi kabileleri arasında çıkan olaylar 100 gün süren. Burada yönetimde olan ve çoğunluk nüfusa sahip Hutuların Tutsilere katliam yapması ve ılımlı Hutulara katliam yapması yani Tutsileri koruyanlara. Katliam yapmasıyla birlikte tarih sahnesinde ismini duyurdu. Bu 100 günlük süre içerisinde en büyük problem bu olayları kimin desteklediği ya da kimin desteklemediği değil bu olayların sürmesine Birleşmiş Milletler'in (BM) seyirci kalması."
Ruanda'nın bir rol model olduğuna dikkati çeken Barutoğlu, "Katliam yapılmış, birbirleriyle savaşmış, iç savaşı yaşamış iki kabilenin bir araya gelip intikam duygularını yok etmesi kalıcı barışı sağlaması ve ülkenin hedefleri doğrultusunda birbiriyle kitlenmesi de aslında Ruanda'yı bir rol model olarak ortaya çıkartıyor.Ekonomisi tarıma dayalı fakat Afrika kıtasının pandemi öncesinde en hızlı büyüyen ikinci ekonomisi ve yatırım çekme açısından da en iyi. Güvenli, istikrarlı devlet hizmetlerinin eşit ve hızlı uygulanması, iletişim alt yapısı, finans yapılarının işleyişi, yurtdışıyla olan ilişkileri yabancı yatırıma tanınan teşvikleriyle küçük ama çok etkili bir devlet olarak konumlanıyor." dedi.
Barutoğlu, Türkiye'nin Ruanda ile ilişkilerinin çok iyi ancak ticaret hacminin çok düşük olduğuna vurgu yaparak, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Ruanda ile ilişkilerimiz çok iyi fakat ticaret hacmimiz çok düşük. Bu rakamsal olarak 35-40 milyon dolar civarında bizim oradaki en büyük girdimiz 2015 yılında bizim Türk müteahhitlik firmamız tarafından yapılan kongre merkezi ve hotel ve 2019 yılında aynı firma tarafından tamamlanan kapalı spor arenası işlerimiz var. Bunlar çok büyük işler bir de şu anda Türk ortaklı olarak devam etmekte olan bir enerji projesi var.Bunun şu an da inşaatı belirli bir seviyeye geldi devam ediyor."
Kaynak:
