ANKARA (AA) - Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Konseyi Genel Sekreteri Saib Ureykat, ABD Başkanı Donald Trump'ın açıkladığı sözde Orta Doğu barış planının ardından, ABD'nin artık barış için bir aktör olmadığını, diğer ulusların İsrail'e baskı yapması gerektiğini belirtti.
Ureykat, Washington Post gazetesi için "ABD artık barış için aktör değil. Diğer uluslar, İsrail'e baskı yapmalı" başlıklı makale kaleme aldı.
Trump'ın sözde Orta Doğu barış planının iki nedenden dolayı öngörülebilir olduğuna işaret eden Ureykat, "Trump'ın Orta Doğu ekibi, büyük oranda İsrail'in yasa dışı yerleşimlerinin destekçilerinden oluşuyor ve ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımasından işgal altındaki Filistin topraklarının ilhakının onaylanmasına kadar son 3 yılda atılan adımlar, ABD'nin Orta Doğu barış sürecine ilişkin taahhütleriyle çelişiyor." ifadelerini kullandı.
Planın, temelde İsrail'in sömürgeci yerleşim planlarının Filistin halkı, toprakları ve doğal kaynakları üzerindeki kontrolünü en üst düzeye çıkarmasını mümkün kıldığını belirten Ureykat, "Trump, böyle dikte edilen bir planın başarı şansının sıfır olduğunu biliyor ancak burada amaç, kendisinin azil sürecinin ve İsrail Başbakanı Binyamin Netenyahu'nun zorlu yeniden seçim sürecinin ortasında siyasi mesajlar vermek." değerlendirmesinde bulundu.
- "ABD, Orta Doğu'yla gitgide ilgisiz hale geldiğini kanıtlamıştır"
Ureykat, Trump'ın açıkladığı sözde Orta Doğu barış planının, Filistinlilerin yenildiği ve bu nedenle her şeyi kabul edeceği varsayımıyla ortaya konduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Böyle bir anlaşma, iflas ve emlak dünyasında işleyebilir ancak bağımsızlığını kazanmak isteyen ve özgürlük mücadelesi veren insanlar söz konusu olduğunda işlemez. ABD, bir kez daha bu sorunun bir parçası olduğunu ve Orta Doğu'yla gitgide ilgisiz hale geldiğini kanıtlamıştır."
Ureykat makalesinde, İsrail'i onlarca yıl uluslararası hukuk ve BM kararlarını sistematik olarak ihlal etmekten sorumlu tutup harekete geçmeyi reddedenlerin bu politikalarını ciddi şekilde yeniden değerlendirmesi gerektiğini belirterek, söz konusu tutumun İsrail'i eylemlerinin yansımalarından korkmadan toprak ilhak etmeye doğru ilerlediği bu aşamaya taşıdığını vurguladı.
- "ABD'nin sözde barış planını reddetmek, apartheid sisteminin sürdürülmesini reddetmektir"
Ureykat, "Filistin devletinin tanınması, barış beklentilerini kurtarmak için temel adımdır fakat çok daha fazlasına ihtiyaç var." açıklamasında bulundu.
Söz konusu uygulamaların, uluslararası toplumun çoğunluğunun paylaştığı ortak hedefle çelişmeyen birkaç örnek olduğuna dikkati çeken Ureykat, öte yandan bu uygulamaların 1967 sınırlarında iki devletli çözüme dayanan, adil ve kalıcı barışın sağlanmasında anlamlı barış sürecine sahip olma amacı taşıdığını kaydetti.
Ureykat, hem Trump yönetiminin hem de İsrail hükümetinin Filistin'in bağımsızlığını, uluslararası hukuku ve çok taraflılığı açıkça reddettiklerinin altını çizerek, "Bu (ABD'nin sözde barış) planı reddetmek, barışı reddetmek değil aksine bir apartheid sisteminin sürdürülmesini reddetmek demektir." ifadesini kullandı.
Halihazırda Filistin'in özgürlüğüne giden uzun yolun yeni bir bölümünün başladığına dikkati çeken Ureykat, makalesinde şunları kaydetti:
"Uluslararası sistemin temelleri, uluslararası hukuku sabote etmeye çalışanların girişimlerinin üstesinden gelecek. Bu, Filistin ve İsrail'in kapsamı dışına çıkıyor. Ülkemizin yasal statüsü değil fakat siyasi koşulları değişebilir. Uluslararası toplumun karar vermesi gerekiyor, ya 1967 sınırlarında İsrail devletiyle yan yana barış ve güvenlik içinde yaşayan Filistin devletinin bağımsızlığından yana tavır sergileyerek tarihin sağ tarafında durur ya da bir apartheid rejimini tolere etmeyi kabul eder."
Kaynak:
