Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Güngör: "Ülkemizde Hepatit B yüzey antijen pozitifliği yüzde 4, Hepatit B antikor pozitifliği yüzde 30; Hepatit C antikor pozitifliğinini ise yüzde 0,5-1 civarındadır, Hepatit B, C ve D ülkemizde Kronik Hepatitlerin yaklaşık %70’ ini oluşturmaktadır. Hepatit B enfeksiyonu siroz olgularının yüzde 30-40’ ından, karaciğer kanserinin yüzde 40-50’ sinden; HCV enfeksiyonu ise siroz olgularının yüzde 25’ inden ve karaciğer kanserinin yüzde 25-30’ undan sorumludur, yine Ülkemizde gerçekleştirilen karaciğer transplantasyonu olgularının da yaklaşık yarısından fazlası viral hepatit nedenlidir’’ dedi.
Dr. Güngör hem Hepatit B hem de Hepatit C’ nin temel olarak kan ürünleri ve cinsel temas yoluyla bulaşabileceğini belirtti ve sağlık çalışanları, sık sık kan ürünü kullanmak zorunda olanlar, organ nakli alıcıları ve hemodiyaliz hastaları, madde bağımlıları, birden fazla veya şüpheli cinsel partner birlikteliği olanlar, cezaevi-yurt gibi toplu yaşam alanlarında yaşayanlar, riskli diş tedavisi öyküsü olanlar, dövme-piercing yaptıranlar, hijyenik olmayan berber ve kuaförlerde manikür-pedikür ve kişisel bakım yaptıranlar, pozitif anneden doğan bebeklerin enfeksiyon açısından yüksek riskli bireyler olduğunu söyledi.
Sözlerine Hepatit C’ nin henüz aşısının olmadığını belirterek devam eden Güngör, hepatit B’ nin etkili bir aşısının bulunduğunu ve Sağlık Bakanlığının uyguladığı etkili aşı takvimi ile HBV enfeksiyonunun azalma eğiliminde olduğunu kaydetti.
Doç. Dr. Güngör, günümüzde artık hem hepatit B, hem de hepatit C ile ilgili çok etkili antiviral ilaçlar olduğunu, bu ilaçların yüzde 90’ ların üzerinde kalıcı virolojik yanıt sağlayarak virüsün çoğalmasının ve hastalık yapma gücünün baskılandığını, dolayısıyla karaciğer üzerine zarar verme yeteneğinin önlenerek karaciğer yapı ve fonksiyonlarının korunduğunu, siroz, karaciğer kanseri, karaciğer nakline gidişin ve komplikasyonların engellendiğini belirtti.
Pahalı olan ve tedavi maliyeti milyarları bulan bu tedavinin Ülkemizde Sosyal Güvelik Kurumu tarafından tamamen karşılandığını söyeleyen Güngör, Türkiye tedaviye ulaşabilmenin en kolay olduğu ülkelerden biri olduğunun altını çizdi.
Bu nedenle hastalık farkındalığının önemli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Gökhan Güngör, özellikle riskli bireylerin tarama yaptırmalarını, eğer pozitifler ise tedavi olmalarını tavsiye etti.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.