Salgınla mücadele etmek amacıyla, birçok ülkenin kendi içine döndüğü bir dönemde alınan önlemlerin, mültecilerin ve sığınmacıların durumunu olumsuz etkilediği ifade edilen açıklamada, mültecilerin ve sığınmacıların korunması ile sağlık başta olmak üzere temel hizmetlere hızlı ve etkin erişiminin daha da elzem hale geldiğinin altı çizildi. Açıklamada, "Dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülkemiz, daha önce olduğu gibi salgın döneminde de bu kişilerin korunması, her türlü temel hizmete ulaşması, salgın hakkında bilgilendirilmesi ve en kırılgan durumda olanların desteklenmesi için gereken önlemleri almıştır." değerlendirmesinde bulunuldu.
Türkiye'nin, bu çerçevede uluslararası çabalarını da sürdürdüğü belirtilen açıklamada, son olarak, salgın döneminde mültecilerin durumuna dikkati çekmek ve bu konuda uluslararası iş birliği ihtiyacına vurgu yapmak amacıyla 9 Haziran'da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun ev sahipliğinde üst düzeyli bir telekonferans düzenlendiği anımsatıldı.
Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Mültecilerin ve sığınmacıların yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve sorunlarına kalıcı çözümler bulunması uluslararası toplumun ortak sorumluluğu ve görevidir. Bu çerçevede, göçe kaynaklık eden ülkelerde, bireyleri ülkelerini terk etmeye yönelten etmenlerin ortadan kaldırılması, mültecilerin güvenli, gönüllü ve onurlu şekilde ülkelerine dönmelerini kolaylaştıracak koşulların hazırlanması ve yeniden yerleştirme gibi üçüncü ülke çözümlerinin arttırılmasının önemli olduğunu vurguluyoruz. Başta donör ülkeler olmak üzere, tüm paydaşları adil yük ve sorumluluk paylaşımı çerçevesinde bu konuda bir kez daha göreve çağırıyoruz."
"Tüm ülkeler yükümlülüklerine riayet etmeli"
Salgın döneminde ve sonrasında bu görevin daha önemli ve acil hale geldiğine işaret edilen açıklamada, sığınmacıların uluslararası hukuktan kaynaklanan sığınma haklarının ellerinden alınmaması, mültecilere ve sığınmacılara insanlık dışı muamele yapılmaması, geri itilmemesi , bu çerçevede tüm ülkelerin temel uluslararası insan hakları sözleşmelerinden ve 1951 Cenevre Sözleşmesi'nden doğan yükümlülüklerine riayet etmeleri gerektiği hatırlatıldı.
"Mültecilere İlişkin Küresel Mutabakat"ın, Kovid-19'la mücadele sürecinde mültecilerin korunması için rehber niteliğinde bir belge olduğu da vurgulanan açıklamada, "Tüm paydaşları bu mutabakatı uygulamaya davet ediyoruz. Dünya Mülteciler Gününün, mülteci sayılarının azaldığı, kalıcı çözümlerin nicelik ve nitelik bakımından arttırıldığı ve bu kişilerle ve ev sahibi ülkelerle daha yoğun dayanışma gösterildiği bir dönemi beraberinde getirmesini umuyoruz." değerlendirmesinde bulunuldu.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.
