Son Dakika Haberler

Bu haberi daha sonra okumak için kaydedebilir ve sağ üst köşedeki butona basarak haberi okuyabilirsiniz!

Ayasofya Camii 86 yıl sonra cemaatine kavuşuyor

Ayasofya Camii 86 yıl aradan sonra 24 Temmuz'da Kuran-ı Kerim tilaveti ile ibadete açılacak. Salgın önlemleri kapsamında, sosyal mesafe kurallarının uygulanacağı Cuma namazına kısıtlı sayıda kişi alınacak.

Ayasofya Camii 86 yıl sonra cemaatine kavuşuyor
Danıştay kararının ardından müze olmaktan çıkarılıp Diyanet Başkanlığı'na devredilen ve restorasyon çalışmaları devam eden Ayasofya Camisi'nde, 24 Temmuz Cuma günü yapılacak açılış için hazırlıklar sürüyor.

Caminin girişinde müzeye ilişkin tabelaların kaldırılmasının ardından, girişteki bilet satış ve hızlı geçiş yazıları da çıkarıldı.

İbadete açılacak Ayasofya Camii'ndeki hazırlıklar da büyük oranda tamamlandı.

Kıble tespiti yapıldı

Her aşaması merakla takip edilen cami için kıble tespiti de yapıldı. Ayasofya'nın kıblesi nedeniyle alanın her noktasında namaz kılınamayacak. Bununla ilgili en uygun bölümler tespit edilmeye çalışılıyor. Şu ana kadar 9 alan belirlendi. Bu kapsamda da her gün keşif yapılıyor. Tarihi günde kılınacak namaz için sosyal mesafe işaretlemeleri de Fatih Belediyesi tarafından yapılacak. 

Ayasofya'nın halısı Manisa'dan

Ayasofya Camii için hazırlanan halı da Manisa'nın Demirci ilçesinde dokunuyor. Gece gündüz çalışmalar sürüyor.  Ayasofya camii içerisine halıdan önce keçe konulacak. Özel olarak dokunan halı da onun üzerine serilecek.  

İlk cuma namazı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ilk cuma namazında salgın ile mücadele kapsamında tedbir alınacağını da söyledi. Açılış kapsamında ilk önce Kur'an-ı Kerim okunacak, ardından namaza geçilecek. Namazı ise Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın kıldırması bekleniyor.

24 Temmuz'da Sultanahmet meydanı ve çevresi güvenlik önlemleri kapsamında kapatılacak. Caddede araç trafiği kesilecek, tramvay çalışmayacak. Meydanda ise 17 bin polis görev alacak.
Ayasofya imar planlarına 'Ayasofya Camii-Külliyesi' olarak işlenecek

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi'nde, AK Parti ve MHP grupları, Ayasofya'nın imar planlarının "Ayasofya Camisi ve Külliyesi" olarak değiştirilmesini teklif etti.

İmar Komisyonu’na havale edilen teklif oy birliği ile kabul edildi.

Dünden bugüne Ayasofya

Tarihte 3 kez inşa edilen Ayasofya 15 asır ayakta kalmayı başardı.

Yunanların hakim olduğu (MÖ 660-MS 73) Byzantium şehrinde, bugünkü Ayasofya'nun bulunduğu yere yapılan dini yapı, Roma İmparatoru Septimius Severus tarafından tahrip edildi.

Roma İmparatorluğu hakimiyetindeki şehirde, I. Konstantin'in oğlu II. Konstantin tarafından 360 yılında aynı yere inşa edilen yapı, Hagia Sophia (Kutsal Bilgelik) olarak isimlendirildi. 1. Ayasofya, Doğu Roma İmparatoru Arkadios'un eşi Evdokia'nın Ayasofya önüne gümüş kaplamalı bir heykelinin dikilmesi üzerine çıkan ayaklanmada, yapılışından 44 yıl sonra büyük ölçüde yıkıldı.

Arkadios'un ardından başa geçen İmparator II. Theodosios tarafından mimar Ruffinos'a yeniden yaptırılan Ayasofya, 10 Ekim 415'te ibadete açıldı. 2. Ayasofya, 532'ye kadar şehrin en büyük kilisesi olarak varlığını devam ettirdi.

2. Ayasofya, I. Justinianus döneminde çıkan "Nika İsyanı" sırasında açılışından 117 yıl sonra 532'de yakılıp yıkıldı.

Ayasofya 5 yılda yeniden inşa edildi

Nika İsyanından 39 gün sonra I. Justinianus tarafından Ayasofya'nın inşasına yeniden başlandı. 

Bugüne kadar gelen Ayasofya'nın 532 yılında başlayan inşası, 537 yılında tamamlandı.

Ayasofya'nın yapımını, dönemin ünlü bilim insanları fizikçi Miletli İsidoros ve Trallesli matematikçi Anthemius yönetti. İki baş mimar ile birlikte çalışan yüz mimar ve her mimarın emrinde yüz işçi, binanın yapımını 5 yıl 10 ay gibi kısa bir sürede tamamladı.

3. Ayasofya'nın yapımında, ahşap malzeme yerine güçlü, çevre şartlarına ve ateşe dayanıklı olduğu için tuğla kullanıldı.

I. Justinianus, idaresindeki vali ve krallardan, bu büyük kilisenin yapılması için kendi memleketlerinde bulunan harabelerden en güzel malzemeleri göndermelerini istedi.

İmparatorluğun her yerinden tapınak, hamam ve saraylardan sütun, korkuluk, çerçeve ve pencere parmaklıkları sökülüp İstanbul'a getirildi. Bu malzemeler başta Kizikos'un (Aydıncık-Kapudağı Yarımadası) doğu sahillerindeki Belkıs harabeleri, Aspendos, Efesos'ta (Ayasuluk-Selçuk) Artemis Mabedi, Suriye'nin Ba'albek bölgesi olmak üzere Anadolu ve Suriye'nin diğer antik şehir kalıntıları ve eski abidelerden temin edildi.

Binanın zemin duvarlarını kaplayan beyaz mermerlerin Marmara Adası'ndan, yeşil somakilerin Eğriboz Adası'ndan, pembe mermerlerin Afyonkarahisar civarındaki Synada'dan, sarı mermerlerin Kuzey Afrika'dan, orta ve yan nefleri birbirinden ayıran dördü sağda, dördü solda bulunan yeşil siyah damarlı mermer sütunların Efes Diyana Mabedi'nden, yarım kubbe altında 8 büyük kırmızı porfir sütunun ise Mızır Heliopolis'ten getirildiği düşünülüyor.

Fil ayakları büyük kalker taşından yapılan, duvarları tuğla olan Ayasofya'nın inşasında İran tarzı takip edildi. 

Ayasofya'nın havada gibi duran geniş kubbesinin yapımında çok hafif olduğu için Rodos toprağı tercih edildi. Bu topraktan kalıba dökülmüş tuğlalar, Rodos valisi tarafından hazırlatılıp kısa sürede gönderildi.

Ayasofya'nın kubbesi kadar iç süslemeleri de göz kamaştırıcıydı.

Ayasofya'nın açılış töreni, İmparator I. Justinianus'un katılımıyla 27 Aralık 537'de bir Noel günü yapıldı.

Kubbesi 20 yıl sonra yaşanan depremden zarar gören Ayasofya'nın doğu tarafı da 558 yılında çöktü. Miletoslu İsidoros tarafından onarılan kubbeye dışarıdan payandalarla desteklenen alçak bir kasnak eklendi, kubbe kırk pencereyle hafifletildi ve yüksekliği artırıldı.

4. Haçlı Seferi sırasında, İstanbul'un ele geçirilmesiyle Ayasofya da yağmalandı. Bu dönemde Ayasofya, Roma Katolik Kilisesi'ne bağlı bir katedrale dönüştürüldü. 16 Mayıs 1204 'de Latin İmparatoru I. Baudouin imparatorluk tacını Ayasofya'da giydi.

Ayasofya 1261'de tekrar Bizanslıların kontrolüne geçtiğinde harap, virane ve yıkılmaya yüz tutmuş bir durumdaydı.

İmparator II. Andronikos, 1317'de finansmanını ölen eşi İrini'nin mirasından karşılayarak binanın kuzey ve doğu kısımlarına 4 adet istinat duvarı ekletti.

Ayasofya, inşa edildikten sonra ilk yapıldığı haliyle bugüne kadar gelemedi, pek çok doğal afet, bakımsızlık, istila ve savaşlar sebebiyle tahribata uğradı, yeniden yapıldı.
Fethin sembolü oldu

Osmanlı İmparatorluğu'nun 7. padişahı II. Mehmet'in 29 Mayıs 1453'te İstanbul'u fethiyle 916 yıl kilise olarak hizmet veren Ayasofya, camiye dönüştürüldü.

Fetihle birlikte "Fatih" unvanını alan Fatih Sultan Mehmet, fetihten sonraki ilk cuma olan 1 Haziran 1453'te cuma namazını Ayasofya'da kıldı.

Bizans'ın Ayasofya'ya verdiği değer, Osmanlı döneminde de devam etti. Osmanlı döneminde padişahlar Ayasofya'ya çok değer verdi, "Fethin Sembolü" olan Ayasofya'nın korunup yaşatılması için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadı. 

Fatih Sultan Mehmet, Ayasofya'yı camiye çevirdikten sonra en önemli gelir kaynaklarını aktardığı Ayasofya Camisi Vakfı'nı kurdu.

Ayasofya'ya bir minber ve mihrap yaptıran Fatih Sultan Mehmet, ayrıca medrese, kütüphane ekletti. Ayasofya'nın ilk minaresi de Fatih Sultan Mehmet döneminde yapıldı. Hızla inşa edilebilmesi amacıyla bu minare tuğladan inşa edildi.

II. Beyazıt (1481-1512) camiye beyaz mermerden bir mihrap ve kuzeydoğu köşesine bir minare ekletti.

Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566) fethettiği Macaristan'daki getirdiği iki kandili Ayasofya'ya hediye etti.

Ayasofya, II. Selim döneminde (1566-1574) yorgunluk ya da dayanıksızlık belirtileri gösterdiği için dünyanın ilk deprem mühendislerinden biri sayılan Osmanlı başmimarı Mimar Sinan tarafından eklenen dış istinat yapılarıyla takviye edilerek, son derece sağlamlaştırıldı.

Bu istinat yapılarıyla birlikte Sinan ayrıca kubbeyi taşıyan payeler ile yan duvarlar arasındaki boşlukları kemerler ile besleyerek kubbeyi iyice sağlamlaştırdı.
Osmanlı döneminde eklenen diğer yapılar

Ayasofya'nın içine Osmanlı döneminde eklenen diğer yapılar arasında mermerden minber, hünkar mahfiline açılan galeri, müezzin mahfili, vaaz kürsüsü bulunuyor.

III. Murat (1574-1595), Bergama'da bulunan Helenistik dönemden kalma (MÖ IV. yüzyıl) Bektaşi taşından yapılma iki küpü, Ayasofya'nın ana salonuna yerleştirdi.

I. Ahmet (1603-1617) devrinde geniş çaplı tamir ve bakım çalışması yaptırıldı, mihraba besmele yazdırıldı.

IV. Murat (1623-1640) devrinde Ayasofya'nın içi hat levhalarla süslendi. 

III. Ahmet (1703-1730) döneminde Ayasofya'nın hünkar mahfili yenilendi, cami ortasına büyük bir top kandil asıldı, yine genel bir tamir ve bakım yapıldı.

I. Mahmut, 1739'da binanın restore edilmesini emretti ve bir kütüphane ile binanın yanına bir medrese, bir imarethane ve bir şadırvan ekletti.

III. Selim (1789-1807) Ayasofya'da bulunan halıların tamanını değiştirdi, Mehmet Esad Yesari hattı ile yazılmış ike levha astırdı.

II. Mahmut (1808-1839) döneminde Ayasofya'da büyük çaplı tamir ve bakım çalışması yapıldı.

Ayasofya'nın Osmanlı dönemindeki en ünlü restorasyonlarından biri Sultan Abdülmecit'in emriyle mimar Fossati kardeşler tarafından 1847-1849 yılları arasında gerçekleştirildi.

Kubbe, tonoz ve sütunları sağlamlaştırıldı ve binanın iç ve dış dekorasyonunu yeniden elden geçirildi. Üst kattaki galeri mozaiklerinin bir kısmı temizlendi, çok tahrip olanları ise sıvayla kaplandı ve altta kalan mozaik motifleri bu sıva üzerine resmedildi.

Işıklandırma sistemini sağlayan yağ lambası avizeleri yenilendi. Kazasker Mustafa İzzed Efendi'nin (1801–1877) eseri olan, önemli isimlerin hat sanatıyla yazılı olduğu yuvarlak dev tablolar yenilenip sütunlara asıldı. Ayasofya'nın dışına yeni bir medrese ve muvakkithane inşa edildi. Minareler aynı boya getirildi.

Sultan Abdülaziz (1861-1876) ve II. Abdülhamit (1876-1909) devirlerinde de Ayasofya'da önemli onarım faaliyetleri gerçekleştirildi.
Ayasofya'nın müzeye dönüşümü

Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılması ve yerine Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla Ayasofya'nın tarihi de değişti.

Restorasyon çalışmaları nedeniyle 1930-1935 yılları arasında halka kapatılan Ayasofya'da, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün emriyle bir dizi çalışma yapıldı. Bu çalışmalar sırasında çeşitli restorasyonlar, kubbenin demir kuşak ile çevrilmesi ve mozaiklerin ortaya çıkarılıp temizlenmesi işlemleri gerçekleştirildi.

Bakanlar Kurulu'nun 24 Kasım 1934 tarih ve 7/1589 sayılı kararıyla Ayasofya, müzeye dönüştürüldü.

Ayasofya, 1985'te UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine girdi.

Açılışından İstanbul'un fethine kadar 915 yıl kilise, 1453'ten 1934'te alınan kararla müze oluncaya kadar cami olarak kullanılan, 86 yıldır da müze olarak hizmet veren Ayasofya, Türkiye'de yerli ve yabancı turistler tarafından en çok ziyaret edilen yapıların ilk sırasında yer alıyor.

Ayasofya'da müze olduktan sonra da çeşitli dönemlerde restorasyonlar yapıldı.

 

Kaynak:

Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te KONHABER'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.

Yasal Uyarı:

Yayınlanan haberler, köşe yazıları, fotoğraflar, yazı dizileri ve her türlü eserin tüm hakları Mirajans Medya İletişim Reklam Haber ve Prodüksiyon A.Ş.’ye aittir. Kaynak gösterilerek bile olsa eserin bütünü veya bir kısmı özel izin alınmadan kullanılamaz.

Bu İçeriğe Emoji İle Tepki Ver!

  • 4
  • 0
  • 4
  • 0
  • 3
  • 3
  • 0
  • 0
  • Begendim
  • Kalp
  • Begenmedim
  • Gülen Surat
  • Kalpli Göz
  • Kızgın
  • Şokta
  • Üzgün

Yorumlar (4)

Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
  • A
    ali
    4 yıl önce

    müslüman olarak biz önce kendimizden başlayarak kendimizi ve toplumu düzeltmeliyiz camiye gitsen ne olur kendimizi düzeltmeden hepimiz aynıyız sözde müslümanız eğer o kapıda bir dedektör olsaydı çok azımıza içeriye girebilirdik. oraya girmeyle namaz kılmayla bu işler olmaz

    • Cevapla
    • Begen (0)
    • Begenme (0)
  • R
    Receb
    4 yıl önce

    Bence müze kalmalıydı.

    • Cevapla
    • Begen (1)
    • Begenme (2)
  • H
    Hayret
    4 yıl önce

    Aman ne mutlu herşey bitti refah yükseldi işsizlik çözüldü aş ekmek dolu hayret ya

    • Cevapla
    • Begen (5)
    • Begenme (3)
  • E
    Enayi
    4 yıl önce

    Başka hiç işimiz kal adı

    • Cevapla
    • Begen (4)
    • Begenme (3)
X
Yorum Yazma Sözleşmesi
“Sayfamızın takipçileri suç teşkil edecek, yasal olarak takip gerektirecek,hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, müstehcen, toplumca genel olarak kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir yorumu bu web sitesinin hiçbir sayfasında paylaşamazlar. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderen takipçiye aittir. KONHABER yapılan yorumlar arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Konhaber başta yukarıda sayılan hususlar olmaz üzere kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen yorum yapan takipçilerine ait ip bilgilerini ve yapmış olduğu yorumları paylaşabileceğini beyan eder ”
Türkçe العربية English