Son Dakika Haberler

Bu haberi daha sonra okumak için kaydedebilir ve sağ üst köşedeki butona basarak haberi okuyabilirsiniz!

ANALİZ - Macron'un NATO çıkışında asıl hedef Türkiye

Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un "şu anda yaşanmakta olan NATO’nun beyin ölümüdür" ifadelerindeki amacın, ABD’nin tutumundan kaynaklanan kaygılarını dile getirmekten çok Türkiye’yi hedefe koymak olduğu anlaşılıyor Barış Pınarı harakâtının Batı dünyasında oluşturduğu rahatsızlığın sözcülüğünü Macron’un üstlenmiş olduğu anlaşılıyor. Görünen o ki, Fransa Cumhurbaşkanı, bu tutumunu Aralık ayında Londra’da toplanacak NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’ne de taşıyacak Barış Pınarı harekâtı, birço

Anadolu Ajansı haberine göre;

İSTANBUL (AA) -MUSTAFA KİBAROĞLU- Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 6 Kasım 2019'da İngiltere'de yayımlanan The Economist dergisine verdiği demeçte, Avrupa ülkelerini uyararak, “NATO müttefiklerinin savunmasında artık Amerika Birleşik Devletleri'ne güvenemeyeceklerini” vurguladıktan sonra dile getirdiği “şu anda yaşanmakta olan, NATO'nun beyin ölümüdür” ifadesi uluslararası arenada büyük bir sarsıntı meydana getirdi.


Başta Almanya Şansölyesi Angela Merkel ve Kanada Başbakanı Justin Trudeau olmak üzere, Kuzey Atlantik İttifakı Örgütü'ne üye ülkelerin liderleri ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg art arda açıklamalar yaparak, Macron'un sözlerinin, özellikle eski Varşova Paktı üyesi olan ve Rusya'dan algıladıkları tehdidi halen iliklerine kadar hisseden, Orta ve Doğu Avrupalı müttefik ülkelerde doğurduğu endişeleri gidermeye çalıştılar.


Macron, The Economist dergisinde yayınlanan ve meşhur Elysée Sarayı'nda gerçekleştirilen söyleşisinde, 4 Nisan 1949'da Washington'da imzalanan Kuzey Atlantik Antlaşması'nın 5. Maddesi kapsamında vurgulanan İttifak dayanışmasının, son yıllarda ABD'nin başına buyruk davranışları sebebiyle, gelecekte geçerliliği olup olmayacağından emin olmadığını dile getirdi.


Fransa Cumhurbaşkanı bu görüşünü desteleyen bir gelişme olarak da, ABD Başkanı Donald Trump'ın Suriye'den asker çekme kararı alması sürecinde, NATO'lu müttefiklerine danışmadığının altını çizerek, Trump'ın bu kararıyla Türkiye'nin Barış Pınarı harekâtını başlatmasına zemin hazırladığını ve bu gelişmeden duyduğu rahatsızlığı ifade etti.


Macron'un bu ifadeleri ve Suriye'de yaşanan süreçle alakalı olarak Türkiye'yi de içine alan sözlerinin amacının, esas olarak, NATO'nun geleceği hakkında ABD'nin tutumundan kaynaklanan kaygılarını dile getirmekten çok, en önemli müttefiklerinden olan Türkiye'yi hedefe koymak olduğu anlaşılıyor.


Macron, ayrıca, üstü kapalı olarak, aynen Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi, Türkiye'nin Suriye ile bir sorun yaşaması durumunda, İttifak dayanışmasının sergilenmeyebileceği, bir başka deyişle, 5. Madde kapsamında NATO'lu müttefiklerinin Türkiye'nin yardımına gelmeyebileceği konusunda bir imada da bulunmakta. [1]


9 Ekim günü başlayan Barış Pınarı harekâtı, birçok kişinin yansıtmaya çalıştığı gibi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasında yapılan bir telefon görüşmesinden sonra ve “Trump'ın izni ile” apar topar başlamış bir askeri harekat değildir.


Türk yetkililer, devletin en üst seviyesinden itibaren, her kademede, başta Amerikalı muhatapları olmak üzere, NATO müttefiki ülkelerde, en azından son beş yıldır, Suriye'nin kuzeyinde YPG/PYD terör örgütünün varlığı ile oldu bittiye getirilmeye çalışılan fiili bir durumun ve kurulmaya çalışılan siyasi bir yapının Türkiye'nin güvenliği bakımından arz ettiği tehditleri defalarca dile getirmişler ve aslında yapılması gerekenin, söz konusu coğrafyada, Türkiye-Suriye sınırı boyunca, belli bir derinliğe kadar inecek şekilde bir “güvenli bölge” oluşturulmasının gerekliliğini anlatmışlardır.


Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, önceki ABD Başkanı Obama ile yapmış olduğu hemen her yüz yüze görüşmede ve telefon konuşmalarında bu konuyu ısrarla ve kararlılıkla gündeme getirmesine karşılık, Obama'nın tutumunun tam anlamıyla “ipe un sermek” ve zaman kazanmak için ilerideki belirsiz tarihleri işaret etmek olduğu zaman içinde anlaşılmıştır.


Türkiye Cumhuriyeti devletinin asker ve sivil ilgili tüm unsurları, müttefik ülkelerin kayıtsız ve hatta karşıt tutumlarına rağmen, hazırlıklarını her alanda eksiksiz olarak yerine getirmişler ve bir gün nasıl olsa kaçınılmaz olarak başlatılacak olan harekâtın planlarını defalarca gözden geçirmişlerdir. Bu sebepledir ki, Barış Pınarı harekâtı hem sahada hem diplomasi alanında hedeflerine varmak yolunda hızla ilerliyor.


Bu durumun Batı dünyası içinde meydana getirdiği rahatsızlığın sözcülüğünü Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un üstlenmiş olduğu anlaşılıyor. Görünen o ki, Macron, bu tutumunu Aralık ayı başında İngiltere'nin başkenti Londra'da toplanacak olan NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'ne de taşıyarak, Türkiye'ye yönelik ağır eleştirilerin hız kesmeden devamını sağlamakta kararlı.


Benzer şekilde, Kasım 2010'da Portekiz'in başkenti Lizbon'da toplanan NATO Zirvesi öncesinde, dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, İttifak'ın “Füze Kalkanı” projesi kapsamında Malatya yakınlarında bulunan Kürecik'teki radar üssünün kullanımıyla ilgili olarak başlatılan tartışmalarda, Türkiye'nin NATO'nun bu önemli projesine karşı olduğu görüşünü yaymış ve müttefiklerin haksız yere Türkiye'yi eleştirmelerine yol açmıştı.


Türk yetkililer, o dönemde de, Sarkozy kaynaklı yanlış bilgiler üzerinden yapılan yersiz ve haksız eleştiriler karşısında soğukkanlı tutumlarını koruyarak, her seviyeden muhataplarına Türkiye'nin NATO'nun Füze Kalkanı projesine verdiği önemi, Kürecik'teki radarın bu proje içindeki hayati önemini sabırlı ve detaylı bir şekilde anlatmışlardır. Nihayetinde, 2010'da Lizbon'da alınan karar gereği projenin 2012 Chicago Zirvesi itibarıyla Avrupalı müttefik topraklarını koruyabilecek şekilde operasyonel hale getirilmesi hedefi üzerinde fikir birliğine varılmıştır.


Aralık 2019'da Londra'da yapılacak NATO Zirvesi, Türkiye'nin Barış Pınarı harekâtının yalnızca siyasi ve askeri yönlerinin değil, daha önemlisi, insani açıdan kaçınılmaz gerekliliğinin bütün yönleriyle gözler önüne serilmesi ve Suriye'de yaşanan iç karışıklıktan her bakımdan en mağdur olan ülkelerin başında gelen Türkiye'nin müttefiklerine yönelik beklentilerini de anlatması için çok önemli bir zemin olacaktır.


Londra'daki Zirve toplantısına kadar geçecek kısa süre zarfında, her kademedeki Türk yetkililerin, müttefik ülkelerdeki muhataplarına, NATO dayanışmasının gücünü ve hazırlık seviyesini, yalnızca devletlerden kaynaklanan tehditler karşısında değil, “devlet-dışı aktörler” olarak tanımlanan ve küresel boyutta eylemler gerçekleştirebilecek yapıya ulaşan bütün terör örgütleri karşısında da göstermek için önlerinde çok önemli bir fırsat olduğunu ve bunun kısa vadede ortaya konulabilecek örneğinin de, Suriye'de yaşanan trajedinin ve güvenlik sorunlarının sona erdirilmesinde İttifak'ın ruhuna ve 1949 Washington Antlaşması'nın lafzına uyacak şekilde Türkiye ile güçlü bir dayanışma içinde olmaktan geçtiğini vurgulamalarında yarar vardır.


[1] Soğuk Savaş döneminde NATO'nun Avrupalı müttefikleri tarafından Orta Doğu'nun “alan dışı bölge” olarak görülmesinin Türkiye'nin güvenliğine ve İttifak dayanışmasına olan olumsuz etkileri hakkındaki analizler için bkz:


Mustafa Kibaroğlu, Türkiye NATO İlişkileri, SETA Analiz, No. 191, Mart 2017, SETA Vakfı;


http://www.mustafakibaroglu.com/sitebuildercontent/sitebuilderfiles/mustafakibaroglu_thestrategist_turkeynato-partii_julyaugsept2018.pdf


Mustafa Kibaroğlu, “Turkey and NATO in Retrospect: Hard to Classify as a “Win-Win” Relationship - Part I”, The Strategist, April-June 2018, BILGESAM, pp. 6-13.


http://www.mustafakibaroglu.com/sitebuildercontent/sitebuilderfiles/mustafakibaroglu-seta-analiz191-turkiye-nato-mart2017.pdf


Mustafa Kibaroğlu, “Turkey and NATO in Retrospect: Hard to Classify as a “Win-Win” Relationship - Part II”, The Strategist, July-September 2018, BILGESAM, pp. 6-12.


http://www.mustafakibaroglu.com/sitebuildercontent/sitebuilderfiles/mustafakibaroglu_thestrategist_tr-nato_april-june2018.pdf


[Prof. Dr. Mustafa Kibaroğlu MEF Üniversitesi İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi dekanıdır]



Kaynak:

Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te KONHABER'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.

Yasal Uyarı:

Yayınlanan haberler, köşe yazıları, fotoğraflar, yazı dizileri ve her türlü eserin tüm hakları Mirajans Medya İletişim Reklam Haber ve Prodüksiyon A.Ş.’ye aittir. Kaynak gösterilerek bile olsa eserin bütünü veya bir kısmı özel izin alınmadan kullanılamaz.

Bu İçeriğe Emoji İle Tepki Ver!

  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • Begendim
  • Kalp
  • Begenmedim
  • Gülen Surat
  • Kalpli Göz
  • Kızgın
  • Şokta
  • Üzgün

Yorumlar (0)

Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
X
Yorum Yazma Sözleşmesi
“Sayfamızın takipçileri suç teşkil edecek, yasal olarak takip gerektirecek,hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, müstehcen, toplumca genel olarak kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir yorumu bu web sitesinin hiçbir sayfasında paylaşamazlar. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderen takipçiye aittir. KONHABER yapılan yorumlar arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Konhaber başta yukarıda sayılan hususlar olmaz üzere kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen yorum yapan takipçilerine ait ip bilgilerini ve yapmış olduğu yorumları paylaşabileceğini beyan eder ”
Türkçe العربية English