İSTANBUL (AA) - Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, demokrasiye katkıda bulunduklarını belirterek, yerinden yönetimin, doğrudan yönetimin ve demokrasinin gelişmesi için ellerinden gelen gayreti sarf ettiklerini ifade etti.
60 farklı ülkenin ombudsmanlık ve insan hakları kurumlarından 200'ün üzerinde kişinin katıldığı "İyi Yönetim İlkeleri ve Ombudsmanlık" ana temalı "2. İstanbul Uluslararası Ombudsmanlık Konferansı" sona erdi.
Malkoç, kapanış oturumundaki konuşmasında, çok faydalı ve verimli geçtiği izlenimini elde ettiği konferanstaki çalışmalar ve konuşmaların ombudsmanların yoluna ışık tutacağı kanaatinde olduğunu söyledi.
KDK'nın gücünü anayasadan aldığını, baş ombudsman ve onunla çalışan 5 ombudsmanın da parlamento tarafından seçildiğini anlatan Malkoç, kurumun çalışmalarında anayasanın, halkın ve parlamentonun gücünü arkasında hissettiğini belirtti.
Malkoç, KDK'nın bağımsız bir kurum olduğunun altını çizerek, çalışmalarında hiçbir makam, mevki ve mercinin kendisine talimat vermediğini, telkin ve tavsiyede bulunamadığını kaydetti.
Kurumun bütçesinin özel olduğunu dile getiren Malkoç, "Çünkü Türk ombudsmanlığı idareyi denetliyor. Denetlediği idarenin elinde olursa bütçesi verdiği karar hoşuna gitmezse bütçesini kısabilir. O açıdan kanunda açık hüküm var, bütçesi özeldir. Yönetimi denetliyor ve insan hakları konusunda Türkiye'deki gelişmelere öncülük yapmaya çalışmaktadır. Bizim kanunumuzda açık ve net bir hüküm var, ombudsmanlığa yapılacak müracaatlara karar vermek için en geç 6 ay süremiz var." ifadelerini kullandı.
Şeref Malkoç, 31 Ekim 2019 itibarıyla KDK'ya 17 bin 105 başvuru yapılırken, kurumun geçen yıldan kalan dosyalarla beraber verdiği kararın ise 18 bin 405 olduğunu aktardı.
Başvuruların yanında kuruma telefon, faks ve mail yoluyla 85 bin 114 kişinin de müracaat ettiğini anlatan Malkoç, bu kişilerle de telefonda, e-posta ya da yüz yüze görüşerek onlara hukuki yardımda bulunduklarını kaydetti.
- "18 yaşından küçükler velisinin izni olmadan ombudsmanlığa müracaat edebilir"
KDK'nın faaliyetlerinden de bahseden Malkoç, şöyle konuştu:
"Türkiye'deki faaliyetlerimizin alanını genişlettik. Çünkü alan ve kapsam genişleyince hem ombudsmanlığın tanınması artıyor hem de etkisi kuvvetleniyor. Bu anlamda, biz illere gidiyoruz. İlin en üst düzey yöneticilerini, valiyi, belediye başkanını salona davet ediyoruz. O ilin sivil toplum kuruluş örgütlerinin yöneticilerini ve muhtarları topluyoruz. Serbest kürsü koyuyoruz. Muhtar veya sivil toplum kuruluşu yöneticisi çıkıyor valiye, belediye başkanına hesap soruyor. Yani, demokrasiye katkıda bulunuyoruz. Yerinden yönetimin, doğrudan yönetimin ve demokrasinin gelişmesi için elimizden gelen gayreti sarf ediyoruz. Türkiye'nin nüfusu 85 milyon civarında ve Türkiye'de ilkokul, ortaokul, lisede okuyan 18 milyon öğrenci var. Bu öğrencilere hak arama yollarını, anayasal haklarını, yasal haklarını anlatmak için öğrenciler arasında yarışmalar düzenliyoruz. Türkiye'de reşit olma yaşı 18'dir. 18 yaşından küçüklerin herhangi bir makama müracaatlarında velilerin ve vasilerinin izni aranır. Yaşı ne olursa olsun 18 yaşından küçük çocuklar, velisinin veya vasisinin izni olmadan ombudsmanlığa müracaat edebilirler. Üniversite çocuklarına adaleti, hakkaniyeti, hak arama yollarını anlatmak için üniversitelerde ombudsmanlık toplulukları kurduk."
Malkoç, KDK'nın gücünün sivil toplum örgütleri ve medya dayanışmasıyla arttığını belirterek, 2019'da 600 sivil toplum örgütü ve 500 medya mensubuyla temas kurduklarını dile getirdi. Türkiye ombudsmanlığının yeni bir kurum olduğunu da hatırlatan Malkoç, kararlara uyma oranının yüzde 20'lerden yüzde 75'lere çıktığını kaydetti.
Konuşmasında dünyadaki savaşlara ve insan hakları ihlallerine dikkati çeken Malkoç, mülteciler ve göçmenler meselesinin de 21. yüzyılın en büyük sorunu olduğunu ifade etti.
Malkoç, "ABD Güney Amerika'dan, Meksika'dan gelecek göçmenleri engellemek için duvar ördü. Avrupa Birliği (AB) ülkeleri Afrika'dan Asya'dan Orta Doğu'dan gelecek göçmenleri engellemek için tel örgüler örüyor ama biz bir şey biliyoruz ABD'nin yaptığı duvarlar veya AB ülkelerinin yaptığı tel örgüleri isterseniz gökyüzüne çıkarın, o göçmenleri önleyemezsiniz. Göçmenleri önlemenin yolu hukuktan, adaletten, hakkaniyetten, savaşı önlemekten, barıştan geçer. Bu anlamda, ombudsmanlara ve insan hakları savunucularına çok büyük görevler düşüyor." değerlendirmesini yaptı.
Kaynak:
