İSTANBUL (AA) - Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye Mukim Temsilcisi Claudio Tomasi, "Herkesin refahını eşit şekilde artırmak istiyorsak, gezegenimizi kirliliklerden korumak ve kaynakların adil paylaşımı için sürdürülebilir bir çözüm ortaya koymak zorundayız." dedi.
Tomasi, İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği'nin (SKD Türkiye), Hedefler İçin İş Dünyası Platformu (B4G) ve DCube Döngüsel Ekonomi Platformu (DCube) iş birliğiyle Döngüsel Ekonomi Haftası etkinliğinde yaptığı konuşmada küreselleşen sosyal ekonomik sistemlerin Kovid-19 salgını ile tekrar test edildiğini söyledi.
Tüm şokların sistemik bağlantılı olduğunun altını çizen Tomasi, "Salgın, sistemik şoklara ne kadar yatkın olduğumuzu tekrar bize hatırlattı. Salgın hayatımızın sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. Doğayla barışmamız ve ekonomik modellerimizi buna uygun tasarlamamız gerekiyor. Eğer doğayla barışık bir ekonomik sistem inşa edemezsek gezegende bir geleceğimiz olmayacaktır. Evrensel olarak mutabık kılınan 2030 Gündemi, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve 2015 yılında imzalanan Paris Anlaşması, dünyanın geleceğine yönelik en belirleyici sorun olan iklim değişikliği sorununa yönelik çözüm noktasında bir yol haritası ortaya koydu." diye konuştu.
Tomasi, Sürdürülebilir Kalkınma İçin Küresel Amaçlar ve Avrupa Yeşil Mutabakatı ve AB Yeşil İyileşme Planı'nın, sistemik değişikliğin sağlanması için önemli yapıtaşları olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ekonominin karbondan arındırılmasına yönelik taahhütlerin dünyadaki tüm hükümetler ve işletmeler için örnek teşkil etmesini istiyorsak küresel çok taraflı iş birliğini artırmalıyız. İş dünyası ile ekolojik sürdürülebilirlik arasında yeni bir denge bulunması gerektiği artık herkes için açıktır. Gezegeni yağmalamak ve kirletmek yerine akıllıca kar nasıl elde edilir bunu konuşmalıyız. Başarılı ve kapsayıcı iş modelleri nasıl oluşturulur bunun üzerine kafa yormalıyız. Barışa ulaşmada yeniliğin, dijitalleşmenin rolü nedir gibi sorulara cevaplar aramalıyız. Bugünün ekonomik modeli hala doğrusal bir modeldir. Doğal kaynakları alıyoruz, onlardan ürünler yapıyoruz ve daha sonra atık yığınına katkıda bulunuyoruz. Doğal kaynak rezervleri azalıyor fakat nüfus artmaya devam ediyor. Dolayısıyla bu model sürdürülebilir değil. Bu model ile refahı yaygınlaştıramayız. Herkesin refahını eşit şekilde artırmak istiyorsak, gezegenimizi kirliliklerden korumak kaynakların adil paylaşımı için sürdürülebilir bir çözüm ortaya koymak zorundayız."
Tasarım gereği atık ve kirliliğin olmadığı ürünlerin ve malzemelerin kullanımının artmasının döngüsel ekonomi modeline yönelik umutları artırdığına dikkati çeken Tomasi, döngüsel ekonomiye geçiş için tüm sektörlerden paydaşların ortak çabasının gerektiğini kaydetti. Bugünün ve geleceğin korunması adına daha dayanıklı, sürdürülebilir kapsayıcı bir ekonomi modeline geçiş için salgınla beraber ortak eylem ihtiyacı daha da arttığını vurgulayan Tomasi, "Teşvikleri uyumlu hale getirmek ve engelleri kaldırmak için yeni iş modellerini etkinleştirmeye ihtiyacımız var. Politika yapıcılar, malzemelerin yeniden kullanımını ve daha yüksek kaynak üretkenliğini teşvik ederek ekonomik dönüşümü destekleyebilirler. Teşvikleri yeniden düşünerek ve finansmana erişimde doğru politikaları üreterek, diğer paydaşlar, sektörler için sürdürülebilir, esnek ve kapsayıcı yenilikler geliştirebilirler. Tüketicilerin akıllı seçimler yapmaları adına farkındalık kampanyaları düzenleyebilirler." değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: