TUNUS (AA) - YUSRA VENNAS - Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in yasama ve yürütmede yetkilerini genişleten son adımının ardından aralarında daha önce Said'in 25 Temmuz'daki kararlarını destekleyenlerin de bulunduğu bazı isimlerin muhalefet safına geçerek yetkilerin tek bir elde toplanmasına itiraz etmesi dikkati çekiyor.
Said'in, cumhurbaşkanı kararnameleriyle yasama ve yürütme yetkisini devralması ve yasa tekliflerinin Anayasa'ya uygunluğunu denetleyen geçici komisyonu feshetmesi sonrası muhalefet; "kınamakla yetinmek", "gösteri çağrısı yapmak" ya da son günlerde 4 partinin "Demokratik Güçler İttifakı" adı altında yaptığı gibi "Cumhurbaşkanı'nın yetkileri elinde toplamasına karşı ittifak kurmak" şeklinde üç farklı tutum içine girmiş bulunuyor.
Tunus'taki en güçlü sivil toplum oluşumu olan Tunus Genel İşçi Sendikası, Said'in başbakanı azlettiği ve Meclisin çalışmalarını durdurduğu 25 Temmuz'daki kararlarının ardından Cumhurbaşkanı'nı destekler bir tutum sergilerken, Said'in 22 Eylül'de cumhurbaşkanı kararnameleriyle yasama ve yürütmeyi elinde toplaması üzerine "tek adam eğilimindeki kararlara" itirazını açıkladı.
Meclisin en büyük üçüncü partisi Demokratik Akım, 25 Temmuz sonrasında Cumhurbaşkanı'nın kararlarının "anlaşılabilir olduğunu" ifade ederken, Said'in 22 Eylül'de tüm yetkileri elinde toplaması üzerine itiraz etti ve beraberindeki üç partiyle Said'in bu adımına karşı "Demokratik Güçler İttifakı" isimli bir oluşumda yer aldı.
Tunus'ta Cumhurbaşkanı'nın adımlarına karşı muhalefetin geleceğine ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan uzmanlar, Said'in kararlarını protesto için 18 Eylül'de yapılan gösterinin korku duvarını yıkma konusunda olumlu bir gelişme olduğunu, sokağın yavaş yavaş aşamalı olarak harekete geçeceğini belirtiyor.
Uzmanlar, Said'in ekonomik ve sosyal refah vaadini gerçekleştiremeyeceğini, bu durumun da Cumhurbaşkanı'nın kararlarına karşı gösteri hareketlerini besleyeceğini düşünüyor.
- "Sokağın harekete geçmesi yavaş yavaş olacak"
Tunus Üniversitesi Sosyal Bilimler Bölümü Öğretim Görevlisi Mehdi Mebruk, sokağın harekete geçme gücünün sınırlı olduğunu söyledi.
Bunun aşamalı olduğunu ve iki unsurun etkisinden söz edilebileceğini aktaran Mebruk, Tunus'ta Cumhurbaşkanı Said'in ilk kez, olağanüstü kararlarını duyurduğu 25 Temmuz sonrası ile Said'in kararlarını protesto için eylemlerin yapıldığı 18 Eylül sonrasının farklı olduğunu, zaman faktörünün burada kendini gösterdiğini kaydetti.
Mebruk, ikinci unsur olarak da Said'in zaman içinde açıkladığı kararlarla, destekçilerini azalttığı, muhaliflerini artırdığı ve planlarına karşı çıkanları güçlendirdiği değerlendirmesinde bulundu.
Muhalefetin gücünün sınırlı olduğunu, 25 Temmuz öncesinde siyasete ve seçimlere katılım konusunda halk nezdinde isteksiz bir ortamın bulunduğunu aktaran Mebruk, Said'in kararlarına karşı 18 Eylül'de yapılan protestoların, Cumhurbaşkanı'nın sabrını test etme amacı taşıdığını ve amacına da ulaştığını kaydetti.
Mebruk, Said'in Sidi Buzid'de yaptığı son konuşmada çok defa bu protestolara değindiğine ve sert tepki gösterdiğine işaret ederek, "Bu gösteri ayrıca, korku duvarını yıkmayı hedefliyordu. Bu anlamda olumlu bir mesaj verildi. Öyle sanıyorum ki sokağın harekete geçmesi yavaş yavaş olacak." ifadesini kullandı.
Nahda Hareketinin 25 Temmuz öncesinde sokağı harekete geçiren en büyük parti olduğunu ve şimdi sokağa çıkması halinde, "sokaktaki diğer hareketliliklerin de arkasında olma" suçlamasıyla karşı karşıya kalabileceği öngörüsünde bulunan Mebruk, şu an harekete geçmenin "Nahda'nın çıkarına olmayacağını" söyledi.
- Partizan duygularla değil vatandaşlık hissiyatıyla hareket edilmeli
Partizan duygularla değil, vatandaşlık hissiyatıyla hareket etmenin herkesin çıkarına olacağını kaydeden Mebruk, "cumhuriyete yapılan bir saldırının özgür vatandaşlara yapılmış olacağı" değerlendirmesinde bulundu.
Mebruk, "Darbe karşıtı hareketi destekleyen en önemli etkenlerden biri, Cumhurbaşkanı'nın ekonomik ve sosyal refah vaadi. Said'in, aşırılıkçı bir eğilim altında bu vaadini gerçekleştirmeye gücü yetmez." diye konuştu.
Ekonomik göstergelere göre insanların mali ve sosyal beklentilerinin daha fazla gerileyeceğini kaydeden Mebruk, "gelecek aylarda, Said'in söylediklerinin, gerçeklikten uzak ütopik bir siyasi proje olduğu ortaya çıktığında darbeye karşı mücadelenin daha da güçleneceğini" belirtti.
Mebruk, "Darbeye karşı direnişin bir kısmı, önümüzdeki dönemde ekonomik başarısızlığın ardından geniş bir halk tabanı tarafından gerçekleştirilecektir." dedi.
- Partilerin itiraz hakkı var
Siyasi Bilimler Fakültesi Genel Hukuk Bölümü Müdürü Sağir ez-Zekravi ise partilerin, demokratik uygulama ve ifade özgürlüğü çerçevesinde itiraz haklarının bulunduğunu ifade etti.
Zekravi, "Partilerin yaptığı, başı kesik tavuk gibi oradan oraya koşmak. Partiler, yönetimi ve ayrıcalıklarını kaybetti. Bugün sokaklara çıkıp eylem yapmak, haklarıdır." diye konuştu.
- Değişim isteği
Gözle görülür bir kitlenin 25 Temmuz'da sokaklara çıkarak Said'in kararlarına destek verdiğini söyleyen Zekravi, bu insanların değişim istediğini, Cumhurbaşkanı'nın bu kitleye işaretle Anayasa'nın 80. maddesini uygulamaya koyduğunu ifade etti.
Zekravi, "Yasalara göre Said'in yaptığı, devletin meşru müdafaa durumunda olması ve mevcut durumda devletin Cumhurbaşkanı tarafından temsil edilmesidir. Anayasal meşruiyeti ortadan kaldıran bir halk iradesinden bahsediyoruz. Çünkü bir zorunluluk durumunda bulunuyoruz." şeklinde konuştu.
Tunus'taki asıl sıkıntılı durumu, "ülkede sistem olarak Cumhurbaşkanı'nı denetleyen kimsenin olmaması, Anayasa Mahkemesi ya da Meclisin bulunmaması" şeklinde özetleyen Zekravi, Said'e "sivil toplum kuruluşları ile partilere açık olması, sürece demokratik bir boyut kazandırması" çağrısında bulundu.
Zekravi, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Said'den ayrıca diyaloğa olumlu cevap vermesini, Tunus Genel İşçi Sendikası başta olmak üzere destekleyen ve muhalefet eden partilerin diyaloğa dahil edilmesini istiyoruz. Kendisi de reformların amacının demokratik bir sistem kurmak olduğunu söylemişti. Kararlarına bir zaman sınırlaması koymasını umuyordum. Akıllı hiç kimse, tek adamlığa ve kendi özel projelerini hayata geçirmeye cesaret edemez."
- Said, yasama ve yürütme yetkilerini devraldı
Tunus Cumhurbaşkanı Said, 25 Temmuz'da Meclisin çalışmalarını dondurması ve Başbakanı azletmesinden sonra, 22 Eylül'de yetkilerini genişleten yeni kararnameler yayımladı.
Yeni kararnamelerle Cumhurbaşkanı'nın yasama ve yürütme yetkisine yönelik olağanüstü düzenlemeler yapıldı ve yasa tekliflerinin anayasaya uygunluğunu denetleyen geçici komisyon feshedildi.
Resmi Gazete'de yayımlanan kararnamelere göre, TunusCumhurbaşkanı'na Bakanlar Kurulunun görüşünü aldıktan sonra Cumhurbaşkanlığı kararlarıyla "yasama metinlerini" çıkarma yetkisi verildi.
Kararname uyarınca, Bakanlar Kurulu artık Meclise değil Cumhurbaşkanı'na karşı sorumlu olacak. Cumhurbaşkanı, başbakanı atayacak, kabine üyelerini, hükümetin siyasetini ve kararlarını belirleyecek.
Cumhurbaşkanı'na ayrıca her türlü Cumhurbaşkanlığı kararını halk oylamasına sunma yetkisi de verildi.
Said dün de kadın akademisyen Necla Buden Ramazan'ı hükümeti kurmakla görevlendirmişti.
Kaynak: