İsrail-Filistin arasındaki gerilimin daha fazla sivil can kaybı olmaksızın daha fazla masum insanların kanı dökülmeksizin çözülebilmesi için Türkiye olarak baştan beri büyük bir katkıyı ortaya koymaya gayret ediyoruz. Bir an evvel çatışmaların durdurulması ve özellikle zaten açık bir hapishane olan Gazze Şeridi'nde insanları hayattan kopartan bu saldırıların bir an evvel sonlandırılması, gıdası tükenmiş, suyu tükenmiş, sağlık hizmetlerine ulaşımı neredeyse tamamıyla engellenmiş olan Gazze halkının nefes alabilmesi için ateşkesin tesis edilmesi yönünde Türkiye'nin çok ciddi adımları, çok ciddi diplomatik temasları mevcuttur.
Ayrıca zaten bir barut fıçısına dönmüş olan Orta Doğu'da bu gerilimin daha fazla sürdürülmesi bu savaşın bölgesel ve küresel yeni çatışmaların da fitilini ateşleyebilecek bir imkana sahip olduğu açıktır. Onun için diyoruz ki savaşın genişlemesinin önlenmesi için barış, güven ve istikrar ekseninde bu anlayışımız çerçevesinde adil ve hakkaniyetli bir barışın tesis edilebilmesi için Türkiye olarak üzerimize düşen her türlü görevi yerine getirmeye hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Bugünkü toplantı ve sonunda deklare edeceğiniz bildiri aslında tarihe düşülen bir imzadır. Bir kez daha bu vesileyle parlamentoda grubu bulunan bütün siyasi partileri, grubu olmayan bütün partilerin mensubu milletvekili arkadaşlarımıza teşekkür ediyor ve tebrik ediyorum.
"Dünya barışının kapısı Orta Doğu barışıdır"
İnsanlık tarihini bölge tarihini bilenler şu gerçeğin altını çizeceklerdir; Dünya barışının kapısı Orta Doğu barışıdır. Orta Doğu barışının kapısı ise hiç kuşkusuz Filistin halkının barış ve esenlik içerisinde Orta Doğu'da yaşayabilmesidir. Onun için bu gerçeği en iyi bilen bir milletin çocukları olarak şu anda yaşananları bir sebep olarak değil on yıllar boyunca süren yanlış uygulamanın sonucu olarak görüyor ve bu nedenler ortadan kalkmadan Orta Doğu'da barışın tam manasıyla kurulmasının mümkün olmadığına inanıyoruz.
"Filistin Devleti kurulmalıdır ve bütün dünya tarafından tanınmalıdır"
Orta Doğu barışının Filistin ve İsrail arasındaki gerilimin ortadan kaldırılması için hiç şüphesiz üç tane temel konuda adım atılmak mecburiyeti vardır. Bunlardan birisi, 1967 sınırlarında bütünleşik, tam manasıyla bağımsız, egemen ve başkenti Kudüs olan bir Filistin Devleti mutlaka ve mutlaka kurulmalıdır ve bütün dünya tarafından tanınmalıdır.
Bir halkın devlet olarak varlığına müsaade edeceksiniz. Asırlardır onlarla birlikte yan yana yaşamış bir başka halkın devlet olmasını kabul etmeyeceksiniz. Böylesine bir çifte standart böylesine bir yanlış anlayış olamaz. Dolayısıyla diyoruz ki, Türkiye olarak başından beri ifade ettiğimiz iki toplum iki devletli çözümden başka hiç bir çözüm olmadığını son olaylar bir kez daha ortaya koymuştur.
Bu sorunun çözülmesi için ikinci temel mesele ise özellikle on yıllar boyunca yerleştirilen ve son bir kaç yıldır giderek sayıları artan yasa dışı yerleşimciler meselesidir. İnsanlar evlerinden, iş yerlerinden, köylerinden, kentlerinden tehdit edilerek, onların yerine orayla hiç ilgisi olmayan halklar getirilmiş ve yerleşimciler uluslararası hukuka aykırı, Birleşmiş Milletler kararlarına aykırı şekilde yerleştirilmeye devam edilmiştir. Yasa dışı hukuk dışı bu yerleşimciler meselesinin ve buna bağlı olarak İsrail'in işgal ve ilhak teşebbüslerinin sona erdirilmesi barışın önünü açacak en önemli gelişmelerden birisidir.
"Dinlerin kutsallarına karşı saygı gösterilmelidir"
Üçüncü temel mesele ise başta Mescid-i Aksa olmak üzere Müslümanların, Hristiyanların ve Yahudilerin bütün din mensuplarının kutsal mekanlarının masumiyetinin korunması ve bu anlamda dinlerin kutsallarına karşı saygı gösterilmesidir. Onlarca kere yaşandığı gibi özellikle son dönemde sadece sıradan insanların da değil, bazı milletvekillerinin bazı bakanların öncülüğünde Müslümanların kutsal mekanı olan Mescid-i Aksa'nın defalarca baskılara uğramış olması baskınlarla işgal edilmiş olması uluslararası hukuk bakımından kabul edilebilecek bir durum değildir.
İşte bu temel üç maddeyi inşallah önümüzdeki dönemde dünya sisteminin yeniden güçlü ve hakkaniyetli bir şekilde oluşması için Filistin barışının Filistin-İsrail barışının temel meseleleri olarak görüyoruz. Ümit ediyorum ki Türkiye'nin öncülüğünde Orta Doğu'daki bu sorunu çözecek ve nihai olarak adil, hakkaniyetli bir barışı sağlayacak adımların atılması mümkün olur.
Kaynak: Haber Merkezi
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.