ORDU (AA) - Ordu'nun Altınordu ilçesinde bir gün arayla hayatını kaybeden iki kardeşi, tanıyanları anlattı.
Zaferimilli Mahallesi'nde yaşayan 90 yaşındaki emekli doktor Dikran Toraman'ın 27 Ekim, 86 yaşındaki eczacı kız kardeşi Ardem Toraman'ın 28 Ekim'de vefatı, yakınlarını üzüntüye boğdu.
Ermeni asıllı Toraman kardeşler, vasiyetleri üzerine defnedildikleri kentte yardımseverlikleriyle tanınıyor.
Aile dostu Süleyman Öner, AA muhabirine, yıllar önce dedesinin yanında hep beraber komşu olarak büyüdüklerini söyledi.
İki kardeşin Ordu'da doğup büyüdüğünü belirten Öner, şöyle devam etti:
"Çocukluğumuzda hasta olduğumuzda kendisine (Dikran Toraman) giderdik. Ordu'ya, aileye, çevreye çok büyük yardımı olan yardımsever insanlardı. Çoğu zaman hatırlıyorum, hiç ücret bile almazdı. Gece ne olursa olsun yardıma gelirdi. Herkese kapısı açıktı. En son gördüğümüzde kendisi yürüyemezdi. Arabaya bindiğinde arabayı kullanıp yaşadığı yere gelirdi. Türkiye'yi çok severdi. Herkesin, çevrenin, tanıyanların çok yakın dostuydu. Çok sevdiğimiz bir amcamız, büyüğümüz bir amcamızdı."
Dikran Toraman'ın çok hayırsever biri olduğunu vurgulayan Öner, yaşadığı müddetçe Ordu'da yardımının dokunmadığı kimsenin bulunmadığını dile getirdi.
Süleyman Öner, Ardem Toraman'ın ağabeyinin vefatına çok üzüldüğünü, "Beni yalnız bıraktın abi" dediğini sözlerine ekledi.
- "Çok sevilen insanlardı"
74 yaşındaki Kenan Çebi ise Toraman kardeşleri 65 yıldır tanıdığını, aynı mahallede komşu olmalarından dolayı çok yakın olduklarını söyledi.
Çebi, şunları anlattı:
"Dikran abi normal bir doktor olmanın yanında bir fakültede kalma şansını reddederek Ordu'ya hizmet vermek için doktorluğu Ordu'da yaptı. Yani okuduğu fakültede kalsaydı profesör olacaktı, reddetti Ordu'ya hizmet etmek için. Ben 15 yılımı Orduspor'a verdim. Yani UEFA'ya çıkan Orduspor'da düşünün, Dikran abi Orduspor'daki tüm profesyonel sporcuların, amatör futbolcuların hepsinin doktoruydu. Bunlara herhangi bir suretle ilaç lazım olursa Ardem ablanın eczanesinden ilaçlarını verirdi. Bunun yanında köyden fakir fukara gelir, kendisinden rica ederlerdi. Kalkıp köye giderdi. Garip gurebanın bakardı ki ilaç alacak parası yok, kız kardeşinin eczanesinden bütün ilaçlarını verirdi."
Her iki kardeşin de herkese iyiliği olduğunun altını çizen Çebi, "Çok sevilen insanlardı. Yani bizler de kendi öz kardeşimiz, öz ablamız gibi severdik. Bütün her şeyiyle beraber ilgilendik." dedi.
Kenan Çebi, kardeşlerin İstanbul'da gömülmeyi istemediklerini ifade ederek, "Bütün hayatları burada geçti. Onun için Ordu'da gömülmeyi vasiyet ettiler, açıkça söylediler. Bunu hepimiz biliyorduk. Yani onlara da yardımcı olmak bizler için bir vazifeydi. Ne zaman yapabileceğimiz bir şey olsa kesinlikle ben olduğum gibi diğer bütün tanıdıkları herkes zevkle koşardı. Allah nur içinde yatırsın." diye konuştu.
Kaynak: