İSTANBUL (AA) - Aile İşletmeleri Derneği (TAİDER) Yönetim Kurulu Başkanı Tekin Urhan, "Salgın dönemi tüm dünyayı olduğu gibi biz aile şirketlerini de derinden etkiledi. Hem bireylerin hem de şirketlerin yaşamını sağlıklı sürdürebilmesi için aile şirketlerinin çok hızlı hareket etmesi ve değişime uyum sağlaması yaşamsal bir zorunluluk haline geldi." dedi.
Urhan, çevrim içi düzenlenen TAİDER 9. Ulusal Aile İşletmeleri Zirvesi'nin açılışında yaptığı konuşmada, salgın döneminin tüm dünya için, değişken, belirsizi karmaşık ve muğlak bir dönem olduğunu söyledi.
Salgın döneminin tüm dünyayı olduğu gibi aile şirketlerini de derinden etkilediğine dikkati çeken Urhan, "Hem bireylerin hem de şirketlerin yaşamını sağlıklı sürdürebilmesi için aile şirketlerinin çok hızlı hareket etmesi ve değişime uyum sağlaması yaşamsal bir zorunluluk haline geldi. Piyasalar tam anlamıyla belirsiz ve sürekli değişkenlik gösteriyor. Yıkıcı inovasyon her geçen gün ezberleri bozuyor. Bu durum tüm işletmelerin çevik organizasyon olma ihtiyacını maksimum seviyeye getirdi. Dün doğru olan bugün artık ne yazık ki doğru olmaktan çıktı. Böylesi bir dönemde standart yaklaşımlar yerini daha esnek, çevik ve adaptif yaklaşımlara bırakmak zorunda." ifadelerini kullandı.
TAİDER olarak aile şirketlerinin sürdürülebilir büyümesine destek olmak için pek çok çalışma yaptıklarını aktaran Urhan, 9 yıllık bir sürede 300'ü aşkın etkinlikte 10 binin üzerinde kişiye dokunarak Türkiye'deki aile işletmelerinin gündemini yansıttıklarını ve Türkiye'deki aile işletmelerinin sürdürülebilirlik yolculuğunda farkındalık oluşturmaya ve bilgilendirerek destek olmaya çalıştıklarını ifade etti.
Bu yıl salgın döneminde "TAİDER Üye Profil ve Eğilimler Araştırması" adı altında yaptıkları bir anket çalışmasının sonuçlarını da paylaşan Urhan, şöyle devam etti:
"Anket çıktılarında da görüldüğü gibi aile işletmeleri; kendi sürdürülebilirliklerini sağlama konusunda geliştirilecek alanları 'nesil devrinin planlanması' ve 'kurumsallaşma süreçlerinin tamamlanması' şeklinde önceliklendiriyorlar. Bu dönem anket sonuçlarının işaret ettiği gelişme alanlarına, özellikle TAİDER Akademi eğitimlerinde odaklanmayı planlıyoruz. Böylelikle aile işletmelerinin sürdürülebilir ve güçlü büyümesine daha etkili katkılar sağlayacağımıza inanıyoruz. Anket sonuçlarından da görüldüğü gibi aile şirketlerimizin işletmenin ve ailenin kurumsallaşması ile birlikte Aile-İş-Ortaklık boyutlarının etkili bir şekilde yönetilmesi konusuna verdikleri önem, dikkati çekici...Yönetim kurullarının ve icra komitelerinin aktif çalışması, uzlaşma kültürü ile kararların alınması, profesyonelleşmede atılan adımlar, gelecek nesillere liderliğin devri için planlı yaklaşımlar, aile anayasaları, aile meclisi toplantıları gibi birçok adım kurumsallaşma yönünde alınan mesafeleri gösteriyor."
TAİDER olarak en büyük amaçlarının sürdürülebilir işletmelere vesile olmak olduğunu belirten Urhan, ayrıca sürdürülebilir bir gelecek için karbon ayak izini küçültüp, dayanışmayı büyütmenin zamanı geldiğini ve artık günümüzde toplum, çevre, çalışanlar ve gelecek nesiller için değer yaratma amaçlı yatırımların geliştirilmesinin büyük önem kazandığını sözlerine ekledi.
- "Aile şirketleri ekonomik kalkınma için çok önemli"
Fiba Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve TAİDER Üyesi Murat Özyeğin ise zirve kapsamında düzenlenen "Yeni Nesil Kurumsallaşma: Liyakat ve Eşitlik" konulu panelde yaptığı konuşmada, aile işletmelerinin kurumsallaşmasının her anlamda ön plan tutulması gereken bir konu olduğunu belirtti.
Aile şirketleri arasında açık iletişimin çok önemli olduğunu belirten Özyeğin, yeni jenerasyonun şirket içinde inisiyatif alma konusunda ailelerine karşı açık olmaları konusunda tavsiyede bulunarak, "Biz aile şirketlerini yaşatmak zorundayız. Aile şirketleri değerleriyle yaşıyor. Pandemide en az destek almış şirketler aile şirketleriydi. Aile şirketleri işlere çok daha uzun vadeli bakıyor. Ekonomik kalkınma için çok önemli." dedi.
Kurumsallaşma modellerini her şirketin kendi dinamikleri içinde benimsemesi gerektiğine işaret eden Özyeğin, ayrıca şirketi yeni jenerasyona devredecek ilk kurucuların da yapıcı davranması gerektiğini söyledi.
Moderatörün, "Bütün bu kurumsallaşma çalışmalarının olmazsa olmazı, ilk ve en önemli maddeleri nelerdir?” şeklindeki sorusunu yanıtlayan Özyeğin, şunları kaydetti:
“Bir gömleği herkese giydiremeyiz. Çok özel dinamikleri var şirketlerin, ailelerin grupların. Her biri kendine özel. Bu anlamda bana 'Murat sana bir uğramak istiyorum. Şu işi nasıl yaptınız? Sizin anayasayı bir alabilir miyim? Ya da anayasanın temel haklarını bana anlatır mısın? Biz de anayasa hazırlıyoruz' dendiğinde anayasanın temel maddelerinde neleri adreslemeleri gerektiğini paylaşmayı seviyorum. Çünkü burada yapılabilecek son şey bir tane gömleği başka ailelere giydirmeye çalışmak.
Çünkü ikinci jenerasyonda bile farklı görüşler olabiliyor. Farklı tercihler olabiliyor. Birinin daha farklı bir önceliği olabiliyor. Diğer kişinin daha farklı olabiliyor. Bu anlamda vaka çalışmalarını incelememiz gerekiyor. Bugün burada bulunmamız, örneğin bizim kendimizi eğitmemiz adına muazzam bir fırsat. TAİDER bunun tartışılmaz öncüsü Türkiye'de. Bununla birlikte bizim vaka çalışmalarında daha ziyade Batıya bakmamız gerekiyor. Çünkü bu ülkelerde bizlerden daha eski aile şirketleri var. Daha eski bir dönemde liberal ve kapitalist ekonomik konuları ele almışlar. Bu şirketlerden bir sürü vaka var önümüzde. Bunlar çalışılıyor. Birçok okulda öğretiliyor. Bu vakalar çalışılıp kendinize en uygun olan gömleği bulabilme imkanınız var."
- "Avrupa'da birçok aile şirketi ortak işlere giriyor"
Özyeğin ayrıca Avrupa'da birçok aile şirketinin ortak işlere girdiğini belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Birçok aile güçlerini birleştiriyor, her biri birbirinden öğreniyor. Her biri bir araya geldiğinde onların know-how'ları artıyor. Onların bir yatırım yaparken ki pazarlık güçleri artıyor ve bunun etrafında çok büyük iş birlikleri gerçekleşiyor. Bu da ileriye dönük bana göre bizlerin yaşaması gereken çok kıymetli bir fırsat. Biz aileler finansal yatırımlara falan bakarken hiçbirimiz birbirimize rakip falan değiliz. Hepimiz bir takım varlıklarımızın değerini, enflasyona karşı eritmemeye, reel anlamda sabit tutmaya veya geliştirmeye çalışıyoruz. O anlamda ben bu konularda iş birliği yapma konusunda bu mesajı da burada vermek isterim."
Kaynak: