BRÜKSEL (AA) - SETA Brüksel, İbn Haldun Üniversitesi Haydar Aliyev Avrasya Araştırmaları Merkezi ile "Türk Devletleri Teşkilatı ve Avrupa Birliği (AB): Ortaklık Fırsatlarını Keşfetmek" başlıklı panel düzenledi.
TOBB Brüksel Ofisi'nde yapılan etkinliğin moderatörlüğünü üstlenen SETA Brüksel Ofisi Koordinatörü Talha Köse, AB ve Türk Devletleri Teşkilatı arasında fırsat penceresi olduğunu gördüklerini, irade ve isteğin de mevcut olduğunu belirtti.
Köse, uzmanlar, siyasetçiler ve epistemik toplulukların çabalarıyla iki kuruluş arasındaki ilişkinin güçleneceğinin altını çizerek, bu gibi iş birliği çabalarının Ukrayna'da başlayan savaşın ardından dünyanın içinden geçtiği dönüşüm döneminin maliyetini düşürmeye yardımcı olacağına işaret etti.
Türkiye'nin AB Daimi Temsilcisi Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay da açılış konuşmasında, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in "Semerkant AB-Orta Asya Bağlantı Konferansı: Küresel Ağ Geçidi" konferansı nedeniyle Semerkant'ta bulunduğu sırada düzenlenmesi nedeniyle panelin zamanlamasının yerinde olduğuna dikkati çekti.
Bozay, AB'nin açılımlar yapma ve daha sürdürülebilir stratejilerin arayışında olduğunu belirterek AB'nin, Çin'in "Kuşak ve Yol" girişimine "alternatif" hazırladığı "Küresel Geçit" stratejisinin, Ukrayna ve Suriye'de devam eden çatışmalar nedeniyle jeopolitik olarak Türkiye ve Türki devletler üzerinden geçtiğini söyledi.
Bu fırsatı değerlendirmek için zaman kaybedilmemesi gerektiğini vurgulayan Bozay, "Aksi halde tarihin yanlış tarafında yer almış olabiliriz." ifadesini kullandı.
- AB ve Türk devletleri arasındaki ilişkilerin durumu
Hacı Bayram Veli Üniversitesinden Prof. Dr. Fırat Purtaş, geçen ay düzenlenen AB-Orta Asya zirvesine değinerek kısa süre öncesine kadar AB'nin Orta Asya'yı "ihmal ettiğini" belirtti.
Purtaş, AB'yi Orta Asya ile ilişkilerine, Birliğin üyesi ve aynı zamanda Türk Devletleri Teşkilatı'nın gözlemci üyesi olan Macaristan, Birliğe aday ülke ve Türk Devletleri Teşkilatı'nın üyesi Türkiye, Birliğe ortak ülke ve yine Türk Devletleri Teşkilatı'nın üyesi Azerbaycan üzerinden yaklaşmaması konusunda eleştirdi.
Türk dünyasının son dönemde jeopolitik anlam kazandığını ifade eden Purtaş, AB'nin Orta Asya'ya, Türkiye'nin çabaları sayesinde yaklaştığını kaydetti.
İbn Haldun Üniversitesi Haydar Aliyev Avrasya Araştırmaları Merkezi Direktörü Prof. Dr. Yaşar Sarı da AB'nin bölgeyle ilişkilerini 30 sene önce kurduğunu ancak Türkiye'nin rolünü buna dahil etmediğini söyledi.
Yüksek düzeyli bağlantılılığın yalnızca Türkiye üzerinden mümkün olduğunu belirten Sarı, AB'nin Küresel Geçit stratejisinin Çin'in Kuşak ve Yol stratejisiyle rekabet edebileceğini düşünmediğini yine de bunun tek yolunun da Türkiye ile ilişkilerden geçtiğini vurguladı.
Azerbaycan Uluslararası İlişkiler Analiz Merkezi'nden Dr. Esmira Jafarova da enerjinin her zamankinden daha çok rol oynadığına değinerek, AB ile enerji iş birliğini artırmak ve derinleştirmek için potansiyelin var olduğunu ancak bunun için uzun dönemli ilgi ve yatırım gerektiğini dile getirdi.
Jafarova, Ukrayna'daki savaşın, AB'nin "yeşil dönüşüm"ünü sekteye uğrattığını, Birliğe bir süre daha hidrokarbon kaynaklara yatırım yapması gerektiğini gösterdiğine dikkati çekti.
Avrupa Parlamentosu Politika ve Stratejik İletişim Danışmanı İpek Tekdemir de Türk dünyası ile Avrupa arasındaki ilişkinin yüzyıllar önce kurulduğunu vurgulayarak, İpek Yolu'nun ticaretin yanı sıra kültür ve turizm açısından en eski yollardan biri olduğunu söyledi.
AB'nin halihazırda bölgede farklı kanallar aracılığıyla rol oynadığını ifade eden Tekdemir, bu ilişkinin geliştirilmesi için gerekli reformlar üzerinde düşünülmesi gerektiğini bildirdi.
Kaynak: