Estetiği ve görselliğinin yanında ayrı bir anlamı olan semada semazenler dönerek Allah’ı zikrediyor. Semazenlerin giydikleri beyaz giysiye tenin nuru anlamına gelen “Tennure” deniliyor.
Semazenlerin Allah’ı zikretme yolculuğu tennurenin üretim aşamasında başlıyor… Semazenler, semaya başlamadan önce kıyafetlerinin her parçasını tek tek öperek giyiniyor.
Mest adı verilen yumuşak deri ayakkabıları giyen semazenler, daha sonra kolsuz gömlekleri tennureyi tek seferde dıştan içeri doğru giyiyor.
Bu işlemden sonra ‘Elif'i Mehmet’ denilen siyah kuşak bağlanıyor. Ardından ‘Destegül’ adı verilen dış gömlek giyildikten sonra, siyah cübbe omuza alınıyor. Son olarak da ‘sikke’ isimli başlık kıyafeti tamamlıyor.
Semazen ve zakir olarak yurt içinde ve yurt dışında birçok konser ve sema mukabelelerinde görev alan Ömer Kılıç, İrfan Medeniyeti Araştırma ve Kültür Merkezindeki atölyesinde uzun yıllardır semazen kıyafetleri üretiyor.
Tennure’nin beyaz renkte olması kefeni ve ölümü simgelediğini hatırlatan Kılıç, Tennureyle her yerde Sema edilmesinin doğru olmadığını vurguladı.
"TENNUREYİ DİKERKEN ABDESTLİ OLMAK GEREKİR"
Semazen Zakir Ömer Kılıç, "Tennure dikilen ortam temiz olmalı. Ayakkabı ile basılmamalı. Aynı zamanda tennureyi dikerken abdestli olmak gerekiyor. İsmi Celal, Allah Allah diyerek ki semazende zaten meydanda Mevlevi zikri Celal çekerek olur. Tennurenin dikildiği yer mutfaktır. Mutfaktan başlar abdestli, Celal çekilerek meydana yansır." dedi.
“MAKİNEYE HER BASTIĞIMDA ALLAH DİYORUM’
Tennureyi nasıl diktiğini anlatan Kılıç, “Ben tennureyi her diktiğimde ismi celal çekiyorum. Yani makineye her bastığımda Allah diyorum. Benim bu tennuremi bu şekilde donanımlı bir hale getirmişim. Tennureyi üstüne giydiğin zaman vaktin namazı geldiyse o anda çıkıp o kıyafetle o namazı giyebilecek temizlikte olması gerekiyor. Aslı budur. Sıradan bir kıyafet değildir. Semazen semaya çıkmadan önce abdestini alır. Tennuresini alıp Hem Hz Mevlana’nın ruhuna hem Mevlevi büyüklerine 1 Fatiha 3 İhlas okur. O şekilde Mevlevilikte görüşme olduğu için sağ tarafını öper üzerine giyer. Tabi bu süreçte semazen birçok şeyden uzak durur. Mevlevi hanenin kapısına girer ve orada sessizce meydanın açılmasını bekler. Mevlevilikte kıdem esastır. Daha sonra kıdeme göre sıralanırlar” diye aktardı.
Tennurelerin büyük dikildiğine işaret eden Kılıç, “Ben bunu diktiğim zaman kişinin uygunsuz yerlerde Sema etmesi yanlıştır. Dolayısıyla tennureyi diktiğimiz zaman namaza hazır bir şekilde çıkıp hemen o namazını kılması gerekmektedir. Bu çok önemlidir. Meydan öyle bir şey ki normal şartlarda Sema edilen meydana ayakkabıyla basılmaz. Tertemiz olması lazım. Tennureler büyük dikilir. Tennure her semazenin vücut ölçüsünden 15 cm yüksekte olur ki kaldırma payı olsun ve kollarını sıkmasın diye. Bu da yerde sürünme riski taşıyor. Semazen koridorlarda yürürken bile tennuresini toparlayıp bir şekilde yürümesi lazım ki yerlere değmesin. Bu açıdan tennure çok önemlidir” ifadelerine yer verdi.
Tennureyi giyecek kişilerin o kıyafeti taşıyacak uygun kişiler olması gerektiğini savunan Kılıç, “Semazen her şartta ismi celal çeker. Evveli Allah kelimesi lafsı tennuresinin dikiminden başlıyor. Sikkesinin yapılışından, derisinin dikilişinden başlar. Dolayısıyla bunu alacak kişi buna liyakatlı olması gerekmektedir. Hz. Mevlana, Sema aşıkların mezhebinde helaldir. Münkellerin mezhebinde haramdır diyor. Yani Sema ehline helal, ehli olmayana haramdır. Zaten ehil kişiyi burada bulduğumuz zaman tennure çıkıyor” diyerek sözlerini tamamladı.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.