ANKARA (AA) - MEHMET TOSUN - İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy'un torunu Selma Argon Ersoy, dedesinin bir manevi önder olarak görevlendirildiğini ve bu bedeli ödediğini söyleyerek, "Seve seve, ikiletmeden yapmıştır bu görevi. Çünkü o milleti için vardır. Şairliğini, bütün her şeyini geride bırakıp bir dava adamı olmuştur." dedi.
Anadolu Ajansı (AA) Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Yayın Yönetmeni Metin Mutanoğlu'nu ziyaret eden Argon, AA muhabirine açıklamada bulundu.
İstiklal Marşı'nın TBMM'de kabulünün 100. yıl dönümünde Ankara'da bulunmaktan heyecan duyduğunu belirten Argon, bundan çok mutlu olduğunu söyledi.
Bir milletin ortak mutabakatı olan İstiklal Marşı'nın, Türk milletinin ruhunu, coşkusunu, heyecanını anlattığını dile getiren Argon, bunu anlayabilmek için gençlerin araştırmalar yapması gerektiğini kaydetti.
"Çok mutluyum, gururluyum. Mehmet Akif benim dedem, kan bağımız var ama o hepimizin dedesi." ifadesini kullanan Argon, şöyle devam etti:
"İstiklal Marşı Ankara için çok önemli. Birincisi yazıldığı yer olan Tacettin Dergahı, ikincisi kabul edildiği yer eski Gazi Meclisimiz, üçüncüsü ise yayımlandığı Sebilürreşad dergisi. Hepsi de Ankara'da, burada toplanır ruh. Bu üç yer çok önemli Ankara'nın kalbinde. Bu yüzden de burada olmaktan son derece mutluyum, benim için çok onur verici bir gün."
- "Ziyarete gidenler Akif'i hissedecek"
Dedesi Mehmet Akif'in İstanbul'da Mısır Apartmanı'ndaki evinde son günlerini geçirdiğini anlatan Argon, burada kendisini çok sayıda kişinin ziyaret ettiğini, başında Kuran-ı Kerim'in okunduğunu kaydetti. Argon, şunları ifade etti:
"Bu ziyaretler sırasında gençler, 'Üstat, İstiklal Marşı'nın tekrar yazılması konuşuluyor, bu konuda ne dersiniz?" diye soruyorlar. Dedem doğrulmuş yatağından, gözlerinden o ateş hiç gitmemiş ve diyor ki 'Allah, bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın. Çünkü şimdi onu ben dahi yazamam. Onu yazmak için o günleri yaşamak lazım ve ben o günleri bir daha bu milletin yaşamasını istemem.' Allah'a bir yakarıdır bu ve Allah kabul etmiştir onun yakarısını. Dedem hepsini görerek, yaşayarak yazmıştır onu, kalbinde hissetmiştir. Safahat gerçeklerin kitabıdır. 'Ne gördüysem onu yazdım, hayalle yoktur benim işim.' der. Onun için gerçektir hepsi, onun için bizi sarsar, bazen tokat atar, ağlatır, bazen gülümsersiniz ama çoğu zaman yüreğinizde bir acı hissedersiniz."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla, dedesinin yaşadığı evin müzeye çevrilmesinin çok güzel bir şey olduğunu dile getiren Argon, "Nasıl Çanakkale'de bir ruh var, eminim ziyarete gidenler orada da Mehmet Akif'i hissedeceklerdir." dedi.
Argon, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, TBMM Başkanı Mustafa Şentop'a yaptıkları işlerden ve Mehmet Akif'i bu kadar çok sevdiklerinden dolayı minnet duyduğunu belirterek, "Gurur duyuyorum, teşekkür ediyorum, onları çok seviyorum. Bambaşkalar. Milletini seven insanları çok seviyorum. Cumhurbaşkanımız, Meclis Başkanımız ve diğer bütün güzel insanları seviyorum. Çünkü vatanlarına bağlılar, millet için, millete çalışmak için buradalar. Allah razı olsun hepsinden." diye konuştu.
- "Tam zamanında geldiniz"
Dedesinin, İstanbul işgal altındayken evlerine gelen sivil giyimli bir subay tarafından Ankara'ya davet edildiğini anlatan Argon, zor bir yolculuktan sonra Ankara'ya ulaşan dedesini TBMM önünde gören Mustafa Kemal Atatürk'ün "Hoş geldiniz, tam zamanında geldiniz." dediğini aktardı.
Mehmet Akif'in Ankara'da Tacettin Dergahı'na yerleştiğini ifade eden Argon, burada vatanın kurtarılması için neler yapılabileceğinin konuşulduğunu söyledi.
Dedesinin vazifeli olarak Anadolu'yu gezdiğini, Balıkesir'den başladığı vaazlarına Çankırı, Konya, Kastamonu'da devam ettiğini aktaran Argon, şunları belirtti:
"Dedem, Kastamonu'da Sevr Anlaşması ile ilgili, 'Çok berbat bir anlaşma, bizi mahvedecekler. Biz, birbirimize güvenmediğimiz, birlik olmadığımız sürece bizi yok edecekler.' der. Bütün vaazlarında, 'Düşmanlarımız 10-20 sene sonrasını değil, 1000 sene sonrasını düşünerek planlar yapıyorlar. Bunun için daima tetikte olmalıyız. Birlik ve beraberliğimizi bozmadan Mustafa Kemal'in etrafında toplanmalıyız. Çünkü o işgale karşı çıktı. Bizim en büyük vazifemiz, milli mücadeleye katılıp, onun etrafında halkalanıp vatanı kurtarmaktır.' der.
Onu dinleyenler, Milli Mücadele'ye inanmayanlar, düşmanın oralara kadar gelmeyeceğini sananlar, gerçeğin farkına varırlar. Gözyaşları içinde askere yazılmaya koşarlar. Askere gidemeyenler ellerindeki silahları, atı bağışlar askere. Yani millet ayağa kalkar dedemin konuşmalarıyla. Dedem, bir manevi önder olarak görevlendirilmiştir ve bu bedeli ödemiştir. Seve seve, ikiletmeden yapmıştır bu görevi. Çünkü o milleti için vardır. Şairliğini, bütün her şeyini geride bırakıp bir dava adamı olmuştur."
- "Ablam'a 'yarın' anlamına gelen Ferda ismini koyuyor"
Dedesinin Atatürk ile ilk Ankara'da karşılaştığını, sonrasında askere moral vermek için onunla cephe cephe dolaştığını belirten Argon, "Askerler başlarında Mustafa Kemal Paşa'yı görünce yürekleniyorlar. Bir de Atatürk'ün yanında onlara kuvvet veren, her şeyi anlatan manevi bir önder var. Güçleniyorlar, inançları kuvvetleniyor, yürekleri genişliyor. Var güçleriyle ilerliyorlar ki biz inancımızla kazandık." dedi.
Mehmet Akif'in bazen silahıyla ama daha çok ruhuyla, kalemiyle savaştığını vurgulayan Argon, dedesinin manen insanları güçlendirdiğini, hep askerinin ve milletinin yanında olduğunu söyledi.
Ablası Ferda'nın dedesini hayattayken gördüğünü ancak kendisinin bunu yaşayamadığını anlatan Argon, "Hep derdim ki 'Ne mutlu sana ablacım, onu gördün.' İsimlerimizi o göndermiş. Annem bebek beklerken birkaç isim ona geliyor. Ablam dünyaya geldiğinde Ferda ismini ona koyuyor. Farsça 'yarın' demektir. Ve ona yazdığı 'Küçük Çocuk' şiirini 'Zira yarın dünden güzel' diye bitirir. Ufukların açık olacağını, her şeyin düzeleceğini o zamandan görmüş." diye konuştu.
- "Gençler çok iyi anlasınlar"
Dedesinin Batı'yı da Doğu'yu da iyi tanıdığını, mütefekkir, profesör, sporcu, vaiz, şair olduğunu aktaran Argon, Akif'in vatan için kendini feda etmiş, Allah'a inanmış, bir tek Allah önünde başını eğen bir kişi olduğunu dile getirdi.
Nazım Hikmet'in dedesi hakkında, "O inanmış bir adamdı" dediğini belirten Argon, "Dedeme sorarlar, 'İstiklal Marşı'nı nasıl yazdın?" diye. Çünkü henüz savaşın tamamı kazanılmamış, yıl 1921. 'Başımızdakini (Mustafa Kemal) kim görse inanırdı.' der." ifadelerini kullandı.
Gençlerden Mehmet Akif'i çok iyi anlamalarını isteyene Argon, "Araştırsınlar, gerçeklerin peşine düşsünler, olmak istedikleri her neyse, onun en iyisi olsunlar. Asım olsunlar." sözlerine yer verdi.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.