ANKARA (AA) - Almanya'da 18 Şubat'ta başlayacak Münih Güvenlik Konferansı'ndan önce yayımlanan Münih Güvenlik Raporu'nda 2021'de birbirini pekiştiren krizlerin bolluğu nedeniyle "toplu çaresizliğin" ortaya çıktığı ifade edildi.
"Acziyet Dalgasını Tersine Çevirme" başlıklı raporda, 2021 yılının değerlendirmesi yapıldı.
Raporda, 2021'de neredeyse her ay yeni bir krizin yaşandığı, kriz gelgitlerinin, Avrupa'da ve ötesinde, artan biçimde "kontrolü kaybetme endişesinin yaygınlaşmasına" yol açtığı belirtildi.
Münih Güvenlik Endeksi 2022 bulgularının, sadece G7 ve BRICS ülkelerinden katılımcıların algıladığı "yüksek risk seviyesini yansıtmadığı" vurgulanan raporda, aynı zamanda birbirini pekiştiren krizlerin bolluğu karşısında "toplu çaresizliğin" ortaya çıktığı, bireyler gibi toplumların da "öğrenilmiş çaresizlik" sıkıntısı çekebileceği ve zorluklar karşısında dizginleri ele alamayacaklarına kanaat getirebileceklerinin altı çizildi.
Raporda, sonu gelmeyen Kovid-19 salgını, iklim değişikliği tehdidi, artan jeopolitik gerilimler gibi zorluklara atıfta bulunuldu; özellikle liberal demokrasilerin bunalmış göründüğüne dikkat çekildi.
İnsanoğlunun en zorlu sorunları çözemeyeceği inancının yerleştiği toplumların, işleri yoluna koymayı denemeyebileceği kaydedilen raporda, ABD'nin Afganistan'dan geri çekilmesi, Mali ve Sahel bölgesindeki gelişmeler, Rusya-Ukrayna geriliminin yanı sıra Kovid-19 salgını ve iklim değişikliği üzerinde duruldu.
ABD güçlerinin Afganistan'dan çekilmesinin ardından Batı'nın kabiliyetli, meşru devlet yapıları inşa etme ve dünyanın diğer bölgelerinde istikrara katkı sağlama gücünün ciddi biçimde sorgulandığı belirtilen raporda, "Afganistan, bugün kendini dünyanın en kötü insanlık krizinin eşiğinde bulurken, Taliban yönetimi altındaki ülkede sivil özgürlükler ciddi şekilde sınırlanıyor. 20 yıllık dış müdahalenin yatırımları tehdit altında. Batı, 'sonu gelmeyen bir savaşı' sonlandırırken Afganistan'daki insanlar, belirsiz bir geleceğe doğru bakıyorlar." ifadesi kullanıldı.
Raporda, Mali ve Sahel bölgesinde de 2013'ten bu yana barışı sağlamaya yönelik girişimler büyük ölçüde artsa da güvenliğin devamlı kötüye gittiği kaydedildi.
Mali hükümetinin, Rus paralı asker grubuyla görüşmelere başlamadan önce bile uluslararası toplum için son derece zor bir ortak olduğuna, Mali'de ve komşu ülkelerde artan şiddet olaylarının ve dış aktörlerin, bölgeyi etkileyen sorunların ana nedenini ele almayı zorlaştırdığına dikkat çekildi.
Afrika'nın Sahel bölgesinde Afrika Boynuzu ve Basra Körfezi'nde demokratikleşme ve bölgesel uzlaşma umudu döneminin ardından derin bir istikrarsızlaşma görüldüğü bildirilen raporda, Kasım 2020'den bu yana iç savaşın Etiyopya'nın kuzey Tigray bölgesini içine çektiği ve büyük ölçekli insani acil duruma yol açtığı vurgulandı.
Hint-Pasifik'te ve Doğu Avrupa'da artan gerilimlerin, transatlantik ortaklar arasında başka bir tür korku yaratığına değinilen raporda, NATO'nun doğu kanadında giderek artan gerilimin Batı'da da toprak savunmasını yeniden gündeme getirdiğine, Rusya'nın retorik tırmanışı ve askeri yapılanmasının, Avrupa genelinde güvenlik endişelerini artırdığına işaret edildi.
2021'de ayrıca Kovid-19 salgınının, toplumların çeşitli alanlardaki kırılganlıklarını acımasızca ortaya çıkardığı vurgulanan raporda, "Salgın, kritik teknolojilerin tedarik zincirindeki aşırı bağımlılıkların yanı sıra artan eşitsizlikleri ve küresel krize mukavemetteki zararlı etkilerini gösterdi." değerlendirmesine yer verildi.
Kovid-19'un ülkelerde ve ülkeler arasındaki eşitsizlikleri acımasız şekilde ifşa ettiği ancak bugün insanlığın karşı karşıya olduğu ve küresel farklılıklarla ayrılmaz biçimde ilişkili tek büyük tehdidin salgın olmadığı, iklim değişikliğinin de böyle bir tehdit olduğunun altı çizilen raporda "Dünyanın diğer bölgelerinde Kovid-19 var olduğu sürece hiçbir ülke, bu hastalıktan emin olamayacak. Ayrıca daha az gelişmiş ülkeler, düşük karbon izi oluşturma girişimi için kaynak eksikliği çektiği sürece küresel ısınma etkili şekilde sınırlanamayacak." ifadelerine yer verildi.
Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşmak için yeniden yola koyulmanın bu noktada ilk en önemli adım olacağına işaret edilen raporda, "Münih Güvenlik Konferansı'nın bu yılki gündeminde buna ve çok sayıdaki başka zorluklara rağmen, öğrenilmiş çaresizlikten geri dönmenin mümkün olduğuna inanmak için iyi sebepler var." yorumu yapıldı.
Kaynak: