Son Dakika Haberler

Bu haberi daha sonra okumak için kaydedebilir ve sağ üst köşedeki butona basarak haberi okuyabilirsiniz!

Konya Aydınlar Ocağı'nın Salı Sohbetlerinde merhum Mahmut Sami Ramazanoğlu ve Nuri Baş anlatıldı

Araştırmacı yazar Recep Öncel Konya Aydınlar Ocağının Salı Sohbetleri'nde merhum Mahmut Sami Ramazanoğlu ve Nuri Baş’ı anlattı.

Konya Aydınlar Ocağı’nın Salı Sohbetlerinde merhum Mahmut Sami Ramazanoğlu ve Nuri Baş anlatıldı

Konya Aydınlar Ocağı'nın düzenlediği Selçuklu Salı Sohbetleri'nde bu hafta Araştırmacı Yazar Recep Öncel tasavvuf dünyasının önde gelen isimlerinden merhum Mahmut Sami Ramazanoğu ve Nuri Baş’ın hayatı ve hatıralarını anlattı.

İl Halk Kütüphanesi salonunda yapılan toplantının açılış konuşmasında Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü zorlu kış şartlarına rağmen konferans vermek üzere İstanbul’dan gelen yazar Recep Öncel’e teşekkür ederek, “Peygamber Efendimiz vefat edinceye kadar Müslümanlar sorunlarını ona iletiyordu. Vefatından sonra sahabenin büyüklerine gidildi. Ashabı Suffe diye bir grup vardı, bunlar Peygamberimize çok yakındı ama eğitimli değillerdi. İnsanlar arasında fıtrat farklılığı vardır; zamanla İslâmi yaşayışta farklıklar oluştu. İslâm coğrafyası genişleyince de insanlar Müslüman olsa da Mümin olamadı. Hz. Ali ile Muaviye’nin iktidar mücadelesinde ateşe odun taşıyanlar fitnecilik yapmış oldular. Muaviye haksız da olsa savaşı kazandıktan sonra Abbasiler dönemi başladı” dedi.

Tarikatların oluşum sürecine dair bilgiler de veren Güçlü, “Tarikatların kahir ekseriyeti Hz. Ali’ye dayandırılır. Fakat Hz. Ali iktidar mücadelesinde taraf olduğu için bu tarikatlar da muhalif olarak görüldü. Aklı başında insanlar da kaynağı Hz. Ali’ye değil de Hz. Ebubekir’e dayanan bir damar yakaladı. Bunlara Sıddıkiye denir. Halid-i Bağdadi’nin 116 halifesi Anadolu topraklarındadır ve devletle barışık olmuşlardır. Mahmut Sami Efendi Halidiye kolunun son zirve isimlerindendir” diyerek sözlerini tamamladı.
Daha sonra kürsüye gelen Yazar Recep Öncel merhum Ramazanoğlu ve Baş’ın hayatını serdeden fotoğraf sunumu eşliğinde yaptığı konuşmasına, “Öğrenciliğim zamanında her hafta cumartesi günleri, İstanbul Aydınlar Ocağı Genel Merkezindeki konferanslara giderdim. Fikir hayatımın gelişmesinde bu kurumun çok faydasını gördüm. Konya şubesini de yıllardır devam eden faaliyetleri için tebrik ediyorum” diyerek başladı.

Tasavvuf nasıl tanıştığını da anlatan Öncel, “1982 yılında İktisat Fakültesi öğrencisiyken rüyamda Sami Efendi Hazretlerini gördüm, bana ballı süt içiriyordu. Uyandığımda bu tadı halâ ağzımda hissediyordum. Sonra Dr. Mehmet Hulusi Baybal ağabeyi ziyaret edip rüyamı anlatınca bana manevi ders verdi ve 43 sene önce tasavvufla tanışmış oldum” dedi.
Mahmut Sami Ramazanoğlu’nun 13.10.1892 tarihinde Adana’da dünyaya gelip 12 Şubat 1984 tarihinde Medine’de vefat ettiğini hatırlatan Öncel, “Çok sevdiğim Sami Efendi’yi vefatında yine rüyamda gördüm. Bana namaz tarif etti, uyandım da tarif ettiği namazı kıldım. 2010 yılında Hac görevim için Medine’de bulunuyordum. Efendi Hazretlerinin torunu Mimar Mahmut Sami Kirazoğlu da o zaman Medine’de yaşıyordu. Otele gelip beni aldı ve birlikte Sami Efendi’nin Cennet-ül Baki’deki kabrini ziyaret ettik.  Rahmetli Musa Topbaş Efendi’nin naklettiğine göre bir gün Hızır Aleyhisselam Ramazanoğlu ailesinin evlerine gelerek hizmetçi kadın vasıtasıyla büyük validemizi çağırmış. O görünmek istemese de ziyaretçi ısrar edince, kapının arkasına gizlenerek onu dinlemiş. Hızır As. (Kızım, hamile olduğunu biliyor musun? Senin vasıtanla büyük bir insan dünyaya gelecek ve sol eğe kemiği üzerinde büyükçe bir ben bulunacak. Uzun müddet İslâmiyet’e hizmet edecek. Bu müddet zarfında haram ve helale dikkatli ol ve ismini de Mahmut Sami koy’ müjdesini vermiş” diye konuştu.

Sami Efendinin nurani bir simaya sahip olduğunu, halavet ve melâhatin tarif edilemez bir güzellikte olduğunu da kaydeden Öncel, “Orta boylu olmaların rağmen yanındakilerden daima uzun ve heybetli görünürdü. Halim selim yumuşak ahlaklı melek sıfattı. Yüzleri mütebessim olmasına rağmen içleri daima hüzünlü ve düşünceli idi. Vakar ve temkin ehli idi. Temiz sade ve düzgün giyinirdi. Sakalı bir tutamı geçmezdi. Suhuletle ağır ağır yürürler fakat çok yol kat ederlerdi. Tane tane ve seçkin konuşurlar mühim olanları üçer kere tekrar ederlerdi. Kalbin nazargâhı İlahi olduğundan bahsederek, Kabenin banisinin İbrahim As. kalbin banisinin de Cenab-ı Hak olduğuna işaret ederlerdi. Üstat hazretlerinin hiçbir fert ile çekiştiklerini, münakaşa ettiklerini, gıybetini yaptıklarını münazaraya girdiklerini gören yoktu. Zaruret olmazsa saatlerce konuşmadığı olurdu. Övülmekten hoşlanmazlardı” dedi.


İlk, orta, lise tahsilini Adana’da yapan Sami Efendi’nin, İstanbul Hukuk Fakültesini birincilikle bitirdiğini de hatırlatan Öncel, “Bir tevafukla bir güzel insanla tanışıp, onun tavsiyesi ile Kelami Dergâhına giderek Esad Erbil’i Efendi’ye intisap etmiştir. Dergâhta kendisini sevdirmiş, Esad Efendi; ’Melek görmek isteyen, Sami evladımıza baksın’ demiştir. Kısa zamanda terakki etmiş ve icazet alıp, Adana’ ya dönerek, orada irşat görevi yapmıştır” diyerek devam etti.

Sami Efendi’nin; Bahaeddin Nakşibendi, Abdülkadir Geylani, İmamı Gazali, Ahmed er Rıfai, İmam Şarani, İsmail Hakkı Bursevi hazretlerinin eserlerinden dersler anlattığını kaydeden Öncel, “Bahaeddin Nakşibendi hazretleri; (Eğer Hallacı Mansur bizim zamanımızda yetişseydi onu, enel hak demekten alıkoyardık) demişti. Adanalı bir ahbabımız da, (Enel hak hali zuhur etti) deyince Muhterem üstat hazretleri (Hayır öyle olmaz, entel hak demesi lâzım) diyerek buna izin vermediler” dedi.

Sami Efendi’nin varlıklı bir ailenin evladı olmasına rağmen İstanbul’a gidip Tahtakale’de, haram ve helale riayet eden, faizle işi olmayan müessese sahiplerinin muhasebeciliğini yaparak geçimini sağladığını anlatan Öncel, “İstanbul Erenköy’e yerleşerek, insanları irşat etmeye devam etmiş, kimseyi kendisinden manevi ders almaya zorlamamıştır. Kimsenin saçı sakalıyla da ilgilenmeyip, (Burası Hak kapısıdır, nasibi olan gelir) diyerek, görevine devam etmiştir. Aynı devirde yaşayan Ahıskalı Ali Haydar Efendi, Ömer Nasuhi Bilmen Efendi, Seyyid Şefik Arvasi Efendi, Çarşambalı Ali Haydar Efendi, Bediüzzaman Said Nursi Efendi, Mehmet Zahid Kotku Efendi, gibi âlimleri ziyaret eder ve onlara muhabbet beslerdi.Kur’an-ı Ker’im hafızıydı. Arapça, Farsca, Fransızca’yı mükemmel bilirdi. Nakşibendi ve Kadiri hilafeti vardı. Müritlerine bu evradları telkin ederdi” diyerek konuşmasının birinci bölümünü tamamladı.


Konuşmasının ikinci faslında hafız, hattat, şair, derviş, vakıf insan Nuri Baş’tan bahseden yazar Öncel, “Nuri ağabey 1930 yılında Konya'da doğdu. Hakkı Özçimi hocaefendi'de hafız oldu. Hattat Hüseyin Öksüz beyden hat icazeti aldı. Altınoluk Dergisi, Merhaba Gazetesinde şiirler yazdı. Kervan, Nurlu Ufuklara, Esma-i Hüsna, Mesnevi'den Parıltılar adlı şiir kitapları yayınlandı. Sami Efendi Hazretlerine, o silsiledeki kıymetli insanlara bağlandı” dedi.
Nuri Baş’ın Büyük Selçuklu Kültür ve Eğitim Vakfı'nın ilk müteşebbisi olduğunu işaret den Öncel, “Ticaretle meşgul oluyordu. Toptancılar Çarşısındaki Cami de Cuma hutbesini dinlerken kendisine gönlüm ısındı. O gün tanıştık dükkânında misafir etti. Sonra Büyük Selçuklu Vakfı'nın kuruluş çalışmalarını birlikte yaptık. Selçuk Üniversitesi kampusu karşısında bulunan 28 bin metrekare arsasını vakfa bağışlayarak ilk gayrimenkul bağışını da yapmış oldu. Nuri ağabey bir vakıf insandı. Arsa onun için bir maddi kıymet ifade etmiyordu, o ahiret sermayesine bakıyordu” dedi.


Nuri Baş’ın 15 Şubat 2009'da sabah namazından evvel ebedî âleme göçtüğünü de hatırlatan Öncel, Yeşilkaya öğrenci yurdunun temeli atılacağı zaman çok mutlu olmuştu. Bize temelde harcım bulunsun diyerek bir miktar demir ve beton aldı. İnşaat bittikten sonra sürekli, öğrencilerle ilgilendi. Öğrencilere Kur'an-ı Kerim Arapça, hat ve musıki dersleri verdi. Armağan okulunu kuruluşunda büyük hizmetleri geçti. Vakıf Nuri abinin sevdasıydı. (Ya ilahi payidar kıl vakfımız son bulmasın, Sen kerem et nusretinden ta ki mahrum olmasın) şeklindeki bir şiirini vakfın girişine levha yapıp asmıştık” diyerek sözlerini tamamladı.
Programdan sonra Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü günün hatırası olarak yazar Recep Öncel’e kitap takdim etti. (Veli Şengül)

 

Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te KONHABER'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.

Yasal Uyarı:

Yayınlanan haberler, köşe yazıları, fotoğraflar, yazı dizileri ve her türlü eserin tüm hakları Mirajans Medya İletişim Reklam Haber ve Prodüksiyon A.Ş.’ye aittir. Kaynak gösterilerek bile olsa eserin bütünü veya bir kısmı özel izin alınmadan kullanılamaz.

Bu İçeriğe Emoji İle Tepki Ver!

  • 0
  • 0
  • 1
  • 1
  • 0
  • 1
  • 0
  • 0
  • Begendim
  • Kalp
  • Begenmedim
  • Gülen Surat
  • Kalpli Göz
  • Kızgın
  • Şokta
  • Üzgün

Yorumlar (0)

Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
X
Yorum Yazma Sözleşmesi
“Sayfamızın takipçileri suç teşkil edecek, yasal olarak takip gerektirecek,hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, müstehcen, toplumca genel olarak kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir yorumu bu web sitesinin hiçbir sayfasında paylaşamazlar. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderen takipçiye aittir. KONHABER yapılan yorumlar arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Konhaber başta yukarıda sayılan hususlar olmaz üzere kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen yorum yapan takipçilerine ait ip bilgilerini ve yapmış olduğu yorumları paylaşabileceğini beyan eder ”