TBMM (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tezkerenin neden 2 sene süre ile istendiğini sorarak, "Niçin 2 yıl, bilen var mı? Bu işle ilgilenenler de bilmiyorlar. Gazeteciler de bilmiyor, akademik dünya da bilmiyor. Neden 2 yıl? 'Ben iki yıl getiriyorum sen de oy vermek zorundasın' niye kardeşim? Herkesi papağan gibi görme alışkanlığı var. Onu başkaları yapabilir. Ama biz CHP'yiz. Biz bu ülkenin menfaatini ve çıkarlarını düşünüyoruz." dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, kamunun devletin dolar döviz cinsinden borcunun 240 milyar dolar olduğunu söyledi.
Doların her 10 kuruş arttığında vatandaşın sırtına gelen yükün 24 milyar lira olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Kim ödeyecek, biz ödeyeceğiz. Dolayısıyla zam yağmurunu zaten hepimiz biliyoruz." ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, AK Parti ve MHP'lilere "Memleketi bu hale kim getirdi?" sorusunu sorarak, şöyle konuştu:
"Dünyanın en basit soru temel sorusu. Ama aydınlanmamızı sağlayan temel bir soru. Dış güçler diyorlarsa, o zaman 20 yıldır Türkiye'yi dış güçler yönetiyorlar da bizim mi haberimiz olmadı? Eğer dış güçler bu ülkeyi yönetiyorlarsa bu kararları alıyorsa beyefendi senin sarayda işin ne? Neden Türkiye Cumhuriyeti Devletini dış güçlere teslim ettin? Sanıyorlar ki millet bu havucu yiyecek? Yemez artık, millet uyandı. Sen yönetemiyorsun ve Türkiye'yi felakete hazırlıyorsun."
Türkiye'nin önünde bir kara kışın olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Kars'ta, Ağrı'da, Erzurum'dan öte bütün doğuda şunu söylediler. Batıda kış 2-3 ay, biz burada 8 ay yakıyoruz. Doğalgaz, kömür yakacağız peki biz nasıl geçineceğiz? Zam yağmurundan örnek vereyim elektriğe son bir yılda 3 kez, doğalgaz 8 defa, yerli kömüre 10 ayda yüzde 30, benzine 10 kez, mazota 9 kez, LPG'ye 7 kez zam yapıldı. Mutfak tüpüne gelen zam da yüzde 42. İçinde en fakiri de bu zaten, mutfak tüpünü alanlar... Bakın bunun içinde hiç yiyecek yok. Günlük hayatında kullanmak zorunda olduğun tüketim malzemeleri, doğalgazı, elektriği tüketecek, arabası varsa mazotu benzini tüketecek. TÜİK verilerine bakıyoruz, domatese gelen zam yüzde 70, yumurta 69 tavuk eti 68, salatalık 64, patates yüzde 58. Bunlar da günlük yiyeceği şeyler. Asgari ücret 2 bin 825 lira açlık sınırı 3 bin 49 lira. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde asgari ücret açlık sınırının altına düşmemiştir. Devri iktidarlarında açlık sınırının altına düşmüştür."
Kılıçdaroğlu, kara kış için fon kurulması çağrısı yaptığını anımsatarak, "Yazık günahtır, fakir fukara perişan olacak. Ama bunu yapmadılar." ifadelerini kullandı.
- "Dış politika milli olmalı"
Dış politikaya ilişkin görüşlerini de paylaşan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Milli olması gerektiğini defalarca açıkladım. Dış politikanın iktidarı, muhalefeti değil, dış politikanın ortak ses çıkarması lazım. Bunun için de dış politika ile ilgili alınacak kararlar konusunda en azından grubu olan partilere bilgi verilmesi lazım. 'Biz şu kararı şunun için alıyoruz, şu kararı şunun için alıyoruz' denilmesi gerekiyor. AK Parti iktidarında bunların hiçbirisi olmadı. Dış politikayı belirleme konusunda Dışişleri Bakanlığı tümüyle devre dışı bırakıldı. Son olayda yalnız büyükelçiler olayında Dışişleri Bakanlığının bütün bürokratları günün 15-16 saatini çalışarak bu kazayı atlatmayı başardılar."
"Nasıl oluyor da dış politikada bir milli politika belirleyemiyoruz?" diye soran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Her şeyi Erdoğan 'ben bilirim, ben yaparım' diyor. Aksini söyleyeni de düşman ilan ediyor. İsterdik ki gruplara bilgi verilsin, tezkere geldi. İlgili bürokratlar gitsinler, grup başkanvekillerini, partilerin genel başkanlarını ziyaret edip 'biz bu tezkereyi şu şu şu gerekçelerle getiriyoruz. Bizim burada milli çıkarlarımız var' deseler. Bu olmadı. Tezkerenin bir başka önemli özelliği daha var. Biz torba kanuna alıştık. 20 kanunu bir seferde çıkarıyorlar. Hakim de bilmiyor, avukat da bilmiyor hangi kanun hangi maddesi değişti. O an önüne gelince birisi metni çıkarıp gösterince o zaman fark ediyor. Ama şimdi torba tezkere dönemi başladı. Her şeyi koymuşlar tezkerenin içine. Gelin buna 'evet' deyin diyorlar. Niye kardeşim, hangi gerekçe ile kardeşim? Biz senin her dediğinin altına mühür mü basacağız? Gel otur bir bilgi ver, nedir ne değildir? Bize bir anlat, bunu anlatmıyorsun."
Tezkerelerin daha önceki dönemlerde 6 ay ve 1 yıllık getirildiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Gelinir bilgi verilir, arkasından da yeni bir tezkere gelir veya olay biterdi. Şimdi 2 yıl. Niçin 2 yıl, bilen var mı? Bu işle ilgilenenler de bilmiyorlar. Gazeteciler de bilmiyor, akademik dünya da bilmiyor. Neden 2 yıl? 'Ben iki yıl getiriyorum sen de oy vermek zorundasın' niye kardeşim? Herkesi papağan gibi görme alışkanlığı var. Onu başkaları yapabilir. Ama biz CHP'yiz. Biz bu ülkenin menfaatini ve çıkarlarını düşünüyoruz. Senin her dediğine 'evet' deseydik o zaman ayrı parti diye kurulacak? MHP söyleyebilir senin her dediğine 'evet' diyebilir ama biz ayrı partiyiz. Biz milli kurutuluş savaşı geleneğinden gelen bir partiyiz."
-"Suriyelileri ülkesine göndereceğiz"
Kemal Kılıçdaroğlu, 2 yıl içinde bütün Suriyelileri kendi ülkelerine davul ve zurna ile huzur içinde göndereceklerini söyledi.
Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Beyefendinin bakış açısı ise 3,5 milyon Suriyeli az geldi, şimdi bir de İdlip'ten bir ordu gelsin. Niye kardeşim? Hangi gerekçe ile? Suriye ile savaş değil, barışacağız. Büyükelçilikleri açacağız, sonra buradaki Suriyelilere diyeceğiz ki 'sizin yolunuzu, okulunuzu, köprünüzü, kreşinizi hepsini yapacağız' AB fonlarının desteği ile yapacağız. Bizim müteahhitler yapacak. Yeter mi hayır. 'Buradan gelen Suriyeli kardeşlerimizin can ve mal güvenliğini teminat altına almak durumundayız' bunu söyleyeceğiz karşı tarafa ve teminat altına alacağız. Sonra Antepli kardeşlerimize diyeceğiz ki, 'gidin fabrikalar kurun orada, sizin fabrikalarınızda çalışsınlar, üretsinler, kazansınlar.' Bir şey istemiyoruz kazandığınız dövizi Türkiye'ye getirin. Türkiye'nin büyümesine ve kalkınmasına hizmet edin."
Daha fazla mülteci ve sığınmacı istemediklerini belirten Kılıçdaroğlu, "Bunu öngören bütün düzenlemelere karşıyız. Hiçbir asker ve polisimizin Suriye'de şehit olmasını istemiyoruz. 33 askerimizi Ruslar şehit ettiler dimi? Soruyorum sen yaptın? Koşa koşa gittin Putin'in ayağına, o geleceğine sen gittin. Bu benim onuruma dokunuyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir vatandaşı olarak benim onuruma dokunuyor. Bir de kapıda beklettiler, bir de onu televizyonlar da yayınlattılar. Böyle bir devlet yönetimi olur mu?" değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu, Suriye'nin toprak bütünlüğünden yana olduklarını ve bölünmesini ve parçalanmasını istemediklerini vurgulayarak, iktidarlarında Türkiye'nin, Suriye, Irak, İran ve diğer bütün komşularıyla barışacağını belirtti.
"İŞİD ve El Kaide militanlarının hapisten çıkarıldığını" savunan Kılıçdaroğlu, "İki askerimizi diri diri yakıyorlar. Polis yakalıyor, adalete teslim ediyor. Bir bakıyorsun beyefendiyi serbest bırakmışlar. Kim araya girdi de serbest bırakmışlar? Bir gazeteci arkadaşımız yazınca yeniden gidip tutukladılar ve hapse attılar. El Kaide ve IŞID'in banka hesaplarını neden incelemiyorsun? Onların 42 ilde örgütlendiğini biliyoruz. Neden mücadele etmiyorsunuz? Uyuyan hücreleri herkes biliyor, neden müdahale etmiyorsunuz? Sen önce kendi işine bak, kendi toprağına kendi vatanına bak." diye konuştu.
-Tezkere
Kılıçdaroğlu, bu tezkerede 'yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de Cumhurbaşkanlığının belirleyeceği esaslara göre kullanılması' maddesinin de yer aldığını vurgulayarak, şunları söyledi:
"Ne demek yabancı kuvvetler Türkiye'de bulunacak? Soruyorum, Erdoğan'a değil. Sormaya gerek de yok zaten. Yönetme kapasitesi olmayan adama zaten soru sormak da yanlış. Bahçeli'ye soruyorum. Bu yabancı askerler kim? Ve sen yabancı askerler Türkiye'ye gelip konuşlanacak sen yabancı askerler Türkiye'ye gelsin diye el kaldıracaksın? Söyle milliyetçi sen misin, biz miyiz? Yabancı askerlerin potinlerinin Türkiye Cumhuriyeti Devletinin topraklarını çiğnemesini istemiyoruz. Çıkarın bunu tezkereden. Vatanseverseniz bu rezilliğe son verin. Sen terör ayaklarına yatacaksın, yabancı askerler buraya gelecek. Kim? Erdoğan isteyecek. Taliban'ı mı getireceksin, kim gelecek? Amerikalılar mı, Fransızlar mı, Almanlar mı, Yunanlılar mı, kimi çağıracaksın? Terörü bitirmek için mücadele eden TSK ve polislerimizdir. Onların başımızın üzerinde yeri vardır. Bayrak için vatan için birliğimiz ve bütünlüğümüz için mücadele ediyorlar.Getireceksin yabancı kuvvetleri 'terörle mücadele ediyoruz'. Terörle mücadele eden 35-40 mücadele eden silahlı kuvvetlerimiz var. Niye yabancı güçler, kimdir bu yabancı güçler? Ben merak ediyorum. Ben adım gibi eminim bütün ülkücüler merak ediyor, bütün vatanseverler merak ediyor."
Kılıçdaroğlu, il gezileri yaptığı sırada acı tabloyu gördüğünü belirterek, "Konuştukça acı tabloyu görüyorum. O insanların acısını çaresizliklerini görüyorum. Dertlerini çözecek bir alan arıyorlar, bir kişi arıyorlar. 'Nasıl biz karanlığı aşıp aydınlığa çıkacağız' diye... Yoksulluğun tersi zenginlik değil, adalet. Bu ülkede adalet yok, adalet olsa zaten böyle bir tablo olmaz. Herhangi bir şahıs ülkeyi ben adaletsiz yöneteceğim diye yola çıkarsa sorunları büyütür yoksulluk halkasını büyütür, bir grup insana çalışır, kendisine yakın ailesine yakın şürekasına çalışır. Bugün geldiğimiz nokta budur." ifadesini kullandı.
Her saat her sabah zam haberi ile karşı karşıya kalındığını savunan Kılıçdaroğlu, zammın karşılığında kişilerin gelirlerine zam yapılmadığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, "'Herkesin cep telefonu var' sen fakir değil, zenginsin." sözleriyle bir algının yaratıldığını belirterek, Türkiye'nin varlıklı ve zengin bir ülke olduğunu anımsattı. Kaynakların doğru kullanılması halinde Türkiye'nin büyüyeceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "5 kişiyi değil 83 milyonu büyütmemiz lazım. Türkiye'ye yetecek kadar kaynak var ama açgözlülere yetecek kaynak yok." diye konuştu.
(Bitti)
Kaynak: