İSTANBUL (AA) - MUSTAFA MELİH AHISHALI - İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) Başkanı Dr. Hakkı Uygur, İran yönetiminin, halkın taleplerine kulak tıkaması durumunda ülkenin daha büyük krizlerle karşı karşıya kalabileceğini söyledi.
İran'ın başkenti Tahran'da 13 Eylül'de "ahlak polisi" olarak bilinen İrşad devriyeleri tarafından gözaltına alındıktan sonra fenalaşarak hastaneye kaldırılan 22 yaşındaki Mahsa Emini'nin 16 Eylül'de yaşamını yitirmesi ülkede infiale yol açmış, gösteriler ülke genelinde rejim karşıtı protestolara dönüşmüştü.
Hakkı Uygur, İran'da Emini'nin ölümünün ardından başlayan sokak gösterilerini, AA muhabirine değerlendirdi.
Mahsa Emini'nin ölümüne tepki olarak başlayan gösterilerin bir ayını doldurduğunu ve hala devam ettiğini aktaran İRAM Başkanı Uygur, "100'e yakın şehir ve kasabada bu gösterilerin yapıldığına dair haberler geliyor. Ölü sayısı da ne yazık ki giderek artıyor. Öldürülen insanların arasında kız çocuklarının da olması tepkileri arttırıyor." dedi.
- "İran bu tür gösterilere alışık"
İran'da yakın tarihte defalarca buna benzer sokak gösterisinin meydana geldiğini hatırlatan Uygur, "İran bu tür gösterilere alışık bir ülke. 1999, 2009,2018 ve 2019 yıllarında da büyük toplumsal gösterilere şahit oldu. Başörtüsü nedeniyle başlayan gösteriler hayatını kaybeden kadının Kürt olması nedeniyle etnik boyut kazandı." ifadelerini kullandı.
Gösterilere üniversite ve lise öğrencilerinin yanı sıra halkın çeşitli katmanlarından katılımın olduğuna dikkati çeken Uygur, "Tutuklama sayılarının çok arttığına dair haberler geliyor. Kitlesel gösteriler olmasa da binlerce insanın tutuklandığı belirtiliyor. Devlet sert yüzünü göstermeye başladı. Eğer olay toparlanamazsa başka yönlere evrilebilir. Özellikle petrol işçilerinin, bir takım sendika ve meslek gruplarının da bu gösterilere katılması durumunda olaylar başka yöne evrilebilir." şeklinde konuştu.
- Ahlak polisi ve kadınlara yönelik baskılar
Meselenin kadın merkezli olmasına dikkati çeken Uygur, şunları söyledi:
"Gösterilerin kadınların giyimiyle tesettürüyle ilgili olması önemli bir boyut, buna da dikkat etmek lazım. Bilindiği itibarıyla 1979 devriminden kısa bir süre sonra İran'da resmi daireler ve sokakta başörtüsü zorunlu hale getirildi. Her ne kadar çok sert uygulamalar yoksa da bu uygulama kimi zaman kadınların ciddi tepkisine neden oluyor. Devlet bunu uygulamak için ahlak polisine başvuruyor.
Aslında son birkaç yılda sosyal medyaya bu alanda birçok görüntünün düştüğünü biliyoruz. Bu görüntüler; kadınların zorla minibüslere bindirilmesi, minibüsten düşmesi, kafasını çarpması, bazen insanların üzerine araç sürülmesi gibi oldukça tepki çekiyordu. İşte bu genç kızın (Emini'nin) ölümü, bunu patlatmış oldu."
- Yönetimin geri adım atacağını düşünmüyorum"
"İran yönetimi geri adım atar mı?" sorusunu Uygur, "İran yönetimi şu ana kadar temel bir meselede geri adım atmadı. Reformcu kesimin, referandum veya anayasa çağrıları şu ana kadar karşılık görmedi. Tesettür gibi çok sembolikleşen bir alanda, yönetimin geri adım atacağını düşünmüyorum. Atsaydı bunun zemini hazırlanabilirdi. Nitekim bazı yetkililerden başörtüsü kırmızı çizgimizdir niteliğinde açıklamalar geldi." şeklinde cevapladı.
İran'daki gösterilerin sadece iç politikayla ilgili olmadığını, dış politika boyutunun da bulunduğuna işaret eden Uygur, şöyle devam etti:
"İran, ABD'yle nükleer müzakerelerini sürdürüyor ve burada da bir çıkmazda. Uzun zamandır bir ilerleme sağlanamadı. Bu olaylar, hem ABD'nin hem de bazı Avrupa ülkelerinin İran'a yeni yaptırımları kullanmasına yol açtı. Dolayısıyla gösterilerin ilişkileri bozucu etkisi oldu. İran'ın Rusya'ya kamikaze dronlar ve balistik füzeler temin etmesi de İran-ABD ilişkilerinde bozucu etki yapacaktır. Daha şimdiden bu konuda çok ciddi yorumlar görüyoruz. İran ve Batı arasındaki nükleer müzakereler, içerideki baskılar nedeniyle olumsuz yönde etkilenecektir."
İran'da bazı üst düzey yöneticilerin, gösterilerle ilgili "dış mihrak" vurgusu yaptığını aktaran Uygur, sorunların iç kaynaklı olmasına rağmen gösterileri dışarıya nispet ederek, yönetimin göstericilere baskıya meşruiyet sağlamaya çalıştıklarının altını çizdi.
Uygur, "'Dış mihraklar' her olaydan faydalanma yoluna giderler. Bunda şaşıracak bir şey yok. Dünyanın neresinde olursa olsun, dış güçler müdahil olmaya çalışır. İran'daki gösterilerde de bu olabilir. Ama sokaktaki ana kitle, çok belli ve bunların talepleri de çok belli. İnsanlar çok basit güncel hayatlarını ilgilendiren yaşamlarını gerçekten çok kısıtlayan tedbirlerin kaldırılmasını istiyorlar. İran devleti temel, insanların günlük hayatlarını etkileyecek ana reformlar yapmadığı müddetçe daha büyük krizlerle karşılaşacağını öngörmek çok zor değil." dedi.
- İran'daki gösteriler
Tahran'da 13 Eylül'de "ahlak polisi" olarak bilinen İrşad devriyeleri tarafından gözaltına alındıktan sonra fenalaşarak hastaneye kaldırılan 22 yaşındaki Mahsa Emini'nin 16 Eylül'de yaşamını yitirmesi ülkede infiale yol açmıştı.
Emini'nin 17 Eylül'de memleketi Sakkız kentindeki cenaze töreni sonrasında başlayan gösteriler, ülkenin birçok kentine yayılmıştı.
İran devlet televizyonu, 24 Eylül'de, gösterilerde aralarında güvenlik güçlerinin de olduğu 41 kişinin hayatını kaybettiğini duyurmuştu.
İran İnsan Hakları Aktivistleri Ajansı ise (HRANA) dün yayınladığı raporda 17 Eylül ile 14 Ekim tarihleri arasında 32'si çocuk 26'sı güvenlik görevlisi olmak üzere 233 kişinin hayatını kaybettiğini ileri sürmüştü.
Kaynak: