ANKARA (AA) - İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "DİAYDER, bizzat terörist başının 2008-2009 yıllarında avukat görüşmeleri aracılığıyla örgüt kadrolarına ve müzahir oluşumlara yönelik 'her alanda dernekleşme' faaliyetlerine ağırlık verilmesi talimatı sonrası kurulmuş derneklerden biridir." dedi.
Soylu, Emniyet Genel Müdürlüğünde düzenlediği basın toplantısında, belediyelere yönelik soruşturmalardaki tespitleri anlattı.
Sivil cuma namazı adı altında düzenlenen kitlesel faaliyetlerde ön plana çıkan Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) hakkında bilgi veren Soylu, dernek üyesi yerel din sözde adamlarının sivil cuma namazlarında terör örgütünün, terörist başının propagandasını yaptıkları, devlet aleyhine karalayıcı açıklamalarda bulunduklarının anlaşıldığını belirtti.
Soylu, DİAYDER'in mülkiye müfettişi ve dernekler denetçisi tarafından denetlenmesi sonucunda, "derneğin, amacından saptırılarak, dernek adı altında suç işlemeye zemin hazırlamak haline geldiği" şeklinde değerlendirildiğini belirterek, şunları söyledi:
"Anayasanın 33'üncü ve Türk Medeni Kanunu'nun 89 ve 90'ıncı maddeleri gereğince derneğin faaliyetten alıkonulması veya kapatılması ile dernek yöneticileri hakkında mevzuata aykırı iş ve işlemleri nedeniyle gerekli adli ve idari yaptırımların uygulanması için İstanbul ve Bakırköy Cumhuriyet başsavcılıklarına sunulan tevdi raporuna istinaden yetkili mahkeme kararıyla dernek kapatılmıştır."
Soylu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından PKK/KCK terör örgütüyle ilgili başlatılan soruşturma kapsamında hazırlanan iddianameye göre, dernek ile bağlantılı olarak İBB şirketlerinde işe alındığı değerlendirilen 11 kişiden, 8'inin bir süre İBB birimlerinde çalıştığını, gözaltına alındıktan sonra ise işten çıkartıldığını kaydetti.
İstanbul İl Jandarma Komutanlığınca 3 Temmuz 2021'de 5 ilde eş zamanlı yapılan operasyonda, İBB Personel Daire Başkanlığı bünyesinde gassal olarak görev yaptıkları, maaşlarının bir kısmını DİAYDER'e bağışladıkları tespit edilen 5 şüphelinin de aralarında bulunduğu toplam 28 kişinin yakalanarak gözaltına alındığını aktaran Soylu, şöyle devam etti:
"Bağışlama konusunda hatırlarsınız kayyum belediyelerde PKK tarafından işe alınanlar zoraki olarak bağış yaptırılıyordu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde gassal olarak görev yaptıkları tespit edilen aralarında Mehmet İnan, Aydın Ayhan, Mehmet Emin Aslan isimli 3 şahsın da bulunduğu toplam 9 şahıs tutuklanmış, İBB bünyesinde gassal olarak görev yaptıkları tespit edilen Nur Mehmet Işık ve Fahrettin Ülgün isimli 2 şahsın da aralarında bulunduğu toplam 8 şahıs konutu terk etmeme cezası ile tutuksuz yargılanmak üzere, 9 şahsın ise adli kontrol şartıyla adli süreci devam etmektedir. Ayrıca, gassal olarak görev yapan 5 İBB çalışanının birinci ve ikinci derece aile bireylerinden 4'üne terör suçundan işlem yapıldığı tespit edilmiştir. Burada İBB'de çalışan Daire Başkanı da davanın içerisindendir."
İBB'de, İETT, İSKİ ve 30 belediye iştirakinde 2019'dan itibaren yapılan personel, ihale ve iş yeri ruhsatlarına ilişkin özel teftiş de başlatıldığını hatırlatan Soylu, teftişte, 1 Ocak 2019-31 Aralık 2021 tarihleri arası incelendiğini ve çalışmanın, 26 Ağustos 2022'de tamamlandığını kaydetti. Bu kapsamda, personel ile ilgili tespitlere değinen Soylu, "SGK ve İBB verilerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda, İBB'ye 1984, İSKİ'ye 454, İETT'ye 66 ve belediye iştiraki olan 30 şirkete 22 bin 857 kişi olmak üzere, toplam 25 bin 361 kişinin ilk defa işe alındığı, ayrıca, İBB verilerine göre aynı dönem içerisinde belediye şirketlerinden 21 bin 356 kişinin işten çıkartıldığı tespit edilmiştir." dedi.
Soylu, belediyede bir personel tasarrufu olmadığını, aksine, 4 bin 5 kişilik bir artış gerçekleştirildiğini belirterek 31 Aralık 2021 itibarıyla ilk defa işe alınan 25 bin 361 kişiden,15 bin 125 kişi hakkında belediye tarafından hiçbir güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması talebinde bulunulmadığını söyledi.
Mevzuata göre şirketlerde ilk defa işe alınanlar için değerlendirme komisyonu oluşturulması gerektiğini aktaran Soylu, bunun yapılmadığını ancak soruşturmadan sonra başlandığını anlattı.
Soylu, adli sicil belgeleri e-Devlet üzerinden alınırken kamu/özel seçeneğinden özel şirket seçeneğinin seçilmesi nedeniyle bu kişilerin büyük çoğunluğuna ilişkin sadece özel şirketler için verilen, adli sicil kaydının olduğu ve arşiv kaydının ise bulunmadığının anlaşıldığı bilgisini verdi.
Soylu, müfettiş incelemesi başladıktan sonra ise daha önce güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması talep edilmeyen personel hakkında, İstanbul Valiliğine apar topar arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması taleplerinin gönderilmeye başlanmasının da bir vaka olduğunu dile getirdi.
Özel teftişin başlamasından sonra yaklaşık 120 kişinin, güvenlik soruşturmaları nedeniyle işten çıkarılmak zorunda kalındığını ve bu kişilerin bir bölümünün İBB önünde eylem yaptığını ifade eden Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Emniyet ve UYAP verilerine göre, ilk defa işe alınan 25 bin 361 kişiden, 4 bin 227 kişi hakkında adli soruşturma ve kovuşturmanın bulunduğu, bunlardan 147 kişi hakkındaki soruşturma ve kovuşturmaların 'terör örgütleriyle bağlantılı veya anayasal düzene karşı işlenen suçlardan' olduğu ve bunlardan 66 kişi hakkında 'terör örgütleriyle bağlantılı veya anayasal düzene kaşı işlenen suçlardan' mahkumiyet kararının bulunduğu, ayrıca 709 kişinin kendisi hakkında ve 959 kişinin yakınları hakkında olmak üzere toplam 1668 kişi hakkında terör örgütleri ile irtibatlı ve iltisaklı olduklarına dair ilişik kaydı ve adli kayıt bulunduğu tespit edilmiştir. Söz konusu 1668 kişinin terör örgütlerine göre dağılımı şöyledir, FETÖ/PDY 875, PKK/KCK 432, DHKP-C 143, THKP-C 66, TKP/ML 64, MLKP 33, DEAŞ 3, El Kaide 1 ve 51 diğer örgütler. Özel teftiş sonucunda elde edilen tespitlere göre, terör örgütleri ile irtibatlı ve iltisaklı kişilerin, durumları araştırılmadan ve değerlendirilmeden işe alınmaları nedeniyle sorumluluğu tespit edilen görevliler hakkında, Bakanlığımızca verilen araştırma, ön inceleme onayı gibi mevzuatın emrettiği hukuki süreçler başlatılmıştır. Bizim bunları işten çıkarma yetkimiz yok. Devletin böyle bir yetkisi söz konusu değil. Bu kişileri işe alanların işten çıkarabilme yetkisi var. 120 tane terör iltisaklı ve irtibatlıyı biz söyledikten sonra nasıl apar topar işten çıkardılarsa aynı şekilde işten çıkarabilme yetkileri var. Kanunun bize verdiği yetki, bunları işe alanlarla ilgili mevzuat hükümlerini ihlal ettikleri gerekçesiyle soruşturma açmak ve aynı zamanda da başsavcılığa açtığımız soruşturma çerçevesinde tevdi raporunu savcılığa sunmak. Bakanlığın görevi bu."
Soylu, yürütülen araştırma, ön incelemelerde gelinen aşama itibarıyla kendisi ve yakınları haklarında terör örgütleri ile irtibatlı ve iltisaklı olduklarına dair ilişik kaydı ve adli kaydı bulunan 1668 kişiden içindeki 505'inin incelendiğine işaret etti. Bu kişilerden 49'nun İBB, 2'sinin İETT, 17'sinin İSKİ ve 437'sinin İBB iştiraki şirketler tarafından işe alındığını vurgulayan Soylu, "223 kişinin İBB, 12 kişinin İETT, 32 kişinin İSKİ ve 237 kişinin İBB iştiraki şirketlerde çalıştığı, yani işe alındığı ve çalıştığı yerlerin farklı olduğu, yani şirket üzerinden alınan kişilerin, memurlar eliyle yürütülmesi gereken görevlerde çalıştırıldıkları, keza incelemeye konu bu 505 kişiden 484 kişinin, terör örgütleriyle irtibatlı ve iltisaklı olabileceklerine dair kayıt bulunduğu ancak güvenlik soruşturmaları yapılmadan işe başlatıldıkları belirlenmiştir." dedi.
Soylu, incelemeye konu olan bu 505 kişiden 36'sının "sözde değer ailesi" mensubu olduğunu ve 6 kişinin ise PKK/KCK terör örgütü adına kırsal alanda silahlı olarak faaliyet gösterdiğini söyledi.
Soylu, terör örgütleriyle irtibat ve iltisakları nedeniyle KHK ile kamu görevinden ihraç edilen 21 kişinin ise ilgili KHK'larda "ihraç edilen kişilerin doğrudan veya dolaylı olarak kamu görevinde çalıştırılamayacakları" kanunda açıkça belirtilmesine rağmen, İBB şirketlerinde işe alındıklarının tespit edildiğine dikkati çekti. Bahse konu 1668 kişiden, terör suçları ve anayasal düzene karşı işlenen suçlar dışında, kalan suçlardan hakkında bir yıl ve üzeri mahkumiyet kararı bulunan 456 kişinin tespit edildiğini belirten Soylu, bu kişilerin de güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yaptırılmadan işe alındığını bildirdi.
Soylu, işe alınan kişilerin uyuşturucu, çocuğun cinsel istismarı, hırsızlık, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma ve silahla yağma gibi suçlardan mahkumiyetlerinin bulunduğunu ifade ederek şunları söyledi:
"Ayrıca, 2016 yılında Şırnak'ta örgüt mensuplarından ele geçirilen dokümanlarda, İBB'de sosyal hizmet uzmanı olarak çalışan Şafak Duran isimli şahsın terör örgütünün kırsal alanında silahlı olarak faaliyet yürüttüğüne dair fotoğraflarının olduğu tespit edilmiş ve bu kişi, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğümüzce 27 Nisan 2022 tarihinde yürütülen çalışmalarda yakalanarak gözaltına alınmıştır. Adli makamlara sevk edilen şahıs tutuklanmıştır. Şafak Duran'ın işe alım süreci ile ilgili olarak sorumlulukları tespit edilen İBB görevlileri hakkında da tevdi raporu düzenlenerek İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur. Terör örgütüyle irtibat ve iltisakı belirlenip Yunanistan'a kaçan mı dersiniz, aynı zamanda muhtarlıklar daire başkanlığında çalışıp neredeyse orada İstanbul'un bütün gizli bilgilerinin sahibi olan da var. En yakınlarının kırmızı kategoride aranan terörist çıkıp ve yine 'sözde değer ailesi' olarak belediyelere yerleştirilen mi dersiniz? Bunlarla ilgili soruşturma başlatılınca işten çıkarılanlar mı dersiniz?"
Soylu, "Belediyelerde veya belediye şirketlerinde istihdam edilen terör örgütleriyle irtibat ve iltisaklı personel var ise İçişleri Bakanlığınca neden görevden alınmıyor?" sorusunun samimi olmayan bir soru ve bu sorunun terör örgütlerini kendileri için sakınca görmeyenlerin ortaya koyduğu değerlendirmeler olduğunu söyleyerek şunları kaydetti:
"Terör örgütleriyle irtibat ve iltisaklı olup belediyelerde çalıştığı tespit edilen kamu görevlilerinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 138'inci maddesi gereğince müfettişlerimiz ya da diğer yetkili merciler (vali ve kaymakamlar) tarafından, belediye başkanları ve meclis üyeleri yani seçilmiş kişiler ise anayasanın 127'nci ve 5393 sayılı belediye kanununun 47'nci maddesi hükümlerine istinaden İçişleri Bakanı tarafından görevden uzaklaştırılmaktadırlar ve bunun çok örneği söz konusu. Belediye şirketlerinde ise personelin işe alınması ve işlerine son verilmesi yetki ve sorumluluğu işveren olarak şirket yönetimine aittir. Bu nedenle müfettişlerimizce, görevine son verilmesi veya görevden uzaklaştırılması gerektiği kanaatine varılan şirket çalışanları hakkında sözleşmelerinin feshi veya askıya alınması konusunda şirket yönetimlerine bildirimde bulunulmaktadır."
(Sürecek)
Kaynak: