ŞIRNAK (AA) - HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, "Bir ülkenin başkentinde görev yapan, başka ülkelere ait diplomatik temsilcilerin, topluca isim belirterek bir kişinin derhal serbest bırakılmasını söylemesi, doğrudan doğruya iç işlerine müdahaledir." dedi.
Temaslarda bulunmak amacıyla Şırnak'a gelen Yapıcıoğlu, Aydınlıkevler Mahallesi'ndeki bir restoranda, gazetecilerle bir araya geldi. Yapıcıoğlu, burada yaptığı açıklamada, il merkezi ve Cizre ilçesinde esnafı ziyaret ettiklerini, vatandaşların çeşitli sorunlarını dinlediklerini söyledi.
Mevcut anayasanın yerine Türkiye'nin tamamen yeni ve sivillerin kaleme aldığı bir anayasaya ihtiyaç duyduğunu vurgulayan Yapıcıoğlu, "Türkiye'nin, 40 yıldır yaşadığı bu ayıptan kurtulması gerekir. Tabii bu şartlarda partilerin önemli bir kısmı kendi kırmızı çizgileri daha oturmadan ve kendi elini masaya koymadığı için bir mesafe kaydedilemiyor. Bu açıdan yeni anayasa yapım süreci ve fırsatı, siyasi partiler için bir samimiyet testidir. Ve gördük ki çoğu parti bu samimiyet testinden geçemediler." diye konuştu.
Yeni Ordu Stadı'nda 23 Ekim'de oynanan Orduspor 1967 Futbol İşletmeciliği SK-Kırıkkale Büyük Anadolu Spor 3. lig futbol müsabakasının 52. dakikasında sahaya atılan konfeti ve kağıtlar arasında, Kur'an-ı Kerim'den ayetlerin yazılı olduğu kağıtların ve Türk bayrağı parçalarının bulunmasına da değinen Yapıcıoğlu, bu olayın Kur'an-ı Kerim'e yapılan bir saygısızlık olduğunu belirtti.
"Kur'an ayetlerin bulunduğu sayfalarının kesilerek konfeti haline getirilmesi ve atılması söz konusudur. Benzer saygısızlıkların bir daha yapılmaması için ciddi tedbirlerin alınması gerekir" diyen Yapıcıoğlu, böylesi bir saygısızlığın yapılmasının büyük bir cürüm olduğunu kaydetti.
Türkiye'de devam eden bir davayla ilgili 10 büyükelçinin yaptığı açıklamayı da değerlendiren Yapıcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir ülkenin başkentinde görev yapan, başka ülkelere ait diplomatik temsilcilerin, topluca isim belirterek bir kişinin derhal serbest bırakılmasını söylemesi, doğrudan doğruya iç işlerine müdahaledir. Türkiye'de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ya da Avrupa Komisyonu Parlamenterler Meclisinin, bu konuda söz söylemesi, bu konularda uyarılarda veya talepte bulunması hem mevzuata hem de teamüllere uygundur. Ama büyükelçilerin böyle bir açıklama yapması, böyle bir çıkış yapması, gerçekten garip bir durumdur. Görünen o ki şu anda bu iş diplomasi olarak tatlıya bağlanmış durumda. Henüz sonucun tam olarak ne olacağı konusunda netlik yok."
Kaynak: