Son Dakika Haberler

Bu haberi daha sonra okumak için kaydedebilir ve sağ üst köşedeki butona basarak haberi okuyabilirsiniz!

GÖRÜŞ - Macron'un Cezayir algısı ve gerçekler

Macron'un "Tek sömürgeci Fransa zannediliyor, daha önce de sömürgeciler vardı. Türklerin sömürgeciliği unutuldu" mealli ifadeleri hilaf-ı hakikattir. Zira Cezayir, Avrupalı korsanların saldırılarından ve Avrupalı devletlerin işgal tehdidinden kurtulmak amacıyla kendi arzusuyla Osmanlı barışına katılmayı talep etmiştir Cezayir'in Osmanlı Devleti'nin himayesine girmesi bugün bir ülkenin Avrupa Birliğine üye olması gibi bir süreçtir. Nitekim Libya'nın talebi 25 yıl gecikmeli olarak kabul edilmiştir

Anadolu Ajansı haberine göre;
İSTANBUL (AA) - FATİH OKUMUŞ - Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 30 Eylül'de, Cezayir Kurtuluş Savaşı'nda (1954-1962) Fransız işgal güçleri safında savaşmış 18 ailenin çocuklarını kabul etti. Bu görüşmede Macron, Cezayir ve Türkiye'yi hedef alan talihsiz sözler sarf etti.

Fransız işgalinden önce bir Cezayir ulusal kimliğinin var olduğu konusundaki "kuşkularını" dile getiren Fransız lider, ülke tarihindeki tek sömürgeci gücün Fransa olmadığını, ülkenin daha önce Osmanlı Devleti tarafından da "sömürülmüş" olduğunu iddia ederek, "Cezayir-Türkiye ilişkilerindeki sömürgecilik boyutunun unutturulmuş olmasına" ilişkin "hayretlerini" ifade etti.

Macron, yaptığı açıklamada, "Cezayir milli kimliğinin Fransız işgali ile inşa edilmiş olduğu", bu sebeple "Cezayir tarihinin yeniden yazılması gerektiği" ve "Cezayir tarihinin Fransa nefreti üzerine inşa edildiği" gibi asılsız iddialarda bulundu.

- Cezayir milli kimliğinin inşası

Fransız işgalinden önce Cezayir milli kimliği güçlü bir şekilde tezahür etmiştir. Hatta Cezayir milli kimliği, Osmanlı hakimiyetinden önce de mevcuttur. Macron'un "Tek sömürgeci Fransa zannediliyor, daha önce de sömürgeciler vardı. Türklerin sömürgeciliği unutuldu" ifadeleri hilaf-ı hakikattir. Zira Cezayir, Avrupalı korsanların saldırılarından ve Avrupalı devletlerin işgal tehdidinden kurtulmak amacıyla kendi arzusuyla Osmanlı barışına katılmayı talep etmiştir.

Osmanlı, Cezayir'i fethetmedi. Bilakis, Cezayir halkı düşman tehdidinden halas bulmak üzere sonradan Barbaros unvanı ve paşa rütbesi alacak olan Hayreddin Reis'i elçi olarak Payitaht'a gönderdi. Cezayir şehir halkı önce halife adına hutbe okuttu, sikke bastırdı. Hayrettin Reis bu sikkelerden numuneler alarak Osmanlı halifesinin huzuruna çıkıp Cezayir halkının Osmanlı paktına katılma arzusunu resmen bildirdi. Cezayir'in, Osmanlı Devleti'nin himayesine girmesi, bugün bir ülkenin Avrupa Birliğine (AB) üye olması gibi bir süreçtir. Nitekim Libya'nın talebi, 25 yıl gecikmeli olarak kabul edilmiştir.

Osmanlı Devleti'nin fetih hareketleri Balkanlar'a yöneliktir ve Viyana önlerine kadar devam edebilmiştir. Kuzey Afrika'da ise Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferi hariç askeri bir harekata rastlanmaz. Kuzey Afrika, Güney Arabistan'da Yemen, Hindistan ve Asya-Pasifik'teki Müslüman devletler, zaman zaman Osmanlı Devleti'ne başvurarak siyasi, askeri veya ekonomik yardım talebinde bulunmuşlardır. Devlet de bu taleplere kendi gücü ve politikası doğrultusunda cevap vermiştir.

Cezayir'in talebi de bu kapsamda değerlendirilmelidir. Cezayir, Osmanlı Birliğine katılmak istediği için bu talep değerlendirilmiş, bir süre Beylerbeyliği ve bir süre Cezayir Dayılığı statüsünde, 1830 yılındaki Fransız işgaline kadar yaklaşık üç yüz yıl bu himayede kalmıştır. Dayılık statüsü bir anlamda Mısır'daki Hıdivlik gibi yerel bir krallık şeklindeki otonomidir. Nitekim Yemen'de de İmam'lar kendi halkını Osmanlı himayesi altında yönetmeye devam etmiştir. Osmanlı Devleti genellikle doğrudan yönetmeyi tercih etmemiştir.

Fransa, Cezayir'den yıllar boyunca satın almış olduğu buğdayın parasını ödemeyince bir bayram kutlaması sırasında Cezayir yönetimi Fransız konsolosuna borçlarını ne zaman ödeyeceklerini sorar. Cezayir'in borcunu talep etme şekli Fransa tarafından diplomatik bir krize ve sonuçta savaş sebebine dönüştürülür. Tam bir kurt-kuzu hikayesi başlar.

Önce Kostantiniyye işgal edilir. Fransız işgaline direniş de aynı şehirden başlayacaktır. Emir Abdulkadir el-Cezayiri, 15 yıl boyunca efsanevi bir direniş sergiler ve nihayetinde artık daha fazla direnemeyeceği noktada teslim olmayı kabul eder. Abdulkadir'in "zemmale" adını verdiği seyyar başkenti, dahiyane bir savunma modelinin çekirdeğini teşkil etmiştir.

Fransızların, Berberi kabilelerinin yaşadığı dağlık iç kesimlere nüfuz etmesi çok uzun yıllar alır. Fransız işgali 132 sene devam eder, bu süreç içinde her dönemde isyanlar vuku bulur. Ne Cezayir halkı teslim olur, ne Fransa Cezayir sevdasından vazgeçer. Franz Fanon "Yeryüzünün Lanetlileri" kitabında Fransa için utanç, Cezayir açısından şanlı bir direniş olan bu süreci anlatmaktadır.

- Macron'un "nefret söylemi" suçlaması

Macron'un "nefret söylemi" iddiası da mesnetsizdir. 1970'lerde Cezayir Devlet Başkanı Huari Bumedyen tarafından uygulanan ve 10 yıl süren "kültür devrimine" rağmen ülkede Fransızcanın hakimiyeti sona ermemiştir.

Cezayir'in vicdanı ve asrının şahidi Malik bin Nebi, kurtuluşun anahtarının "sömürüye elverişlilik" pozisyonundan çıkmaya bağlı olduğu tespitini yapmıştır. Bin Nebi ve Abdulhamid bin Badis'e gelinceye kadar sadece reaksiyoner şekilde, tabir caizse bir refleks olarak isyanlar yaşanmış ve bu isyanlar işgalciye yönelik haklı bir nefretten de beslenmiştir. Fakat ne zaman ki Cezayir halkı, Fransa'ya lanet okumak yerine kendi şahsiyetini, kültürünü, dilini, dinini pekiştirme yoluna girmiş, o zaman gerçek özgürlük meşalesi tutuşmuştur.

El-Munkiz (kurtarıcı) dergisini neşreden Bin Badis, dergisinin matbaasında özgürlük savaşçısı, Anafartalar kahramanı Gazi Mustafa Kemal'in fotoğraflarını gizlice bastı. Bin Nebi'nin yazdığına göre, Hacca gidenler zemzem ve Mustafa Kemal fotoğrafı getirirlerdi. Üzerinde Mustafa Kemal fotoğrafı ile yakalananlar sömürge idaresi tarafından bazen idama kadar varan ağır cezalara çarptırılırdı.

Fransız ırkçılığı açısından Cezayir meselesi bir "kızıl elma" mesabesindedir. Çünkü Fransa, Tunus'u ve Fas'ı da işgal etmekle birlikte oralardan günün birinde çıkmayı hesap etmişti. Cezayir ise "Aşağı Fransa" olarak görüldü. Fransız vatanı dar geliyordu ve Cezayir, Akdeniz'in karşı kıyısında ülkenin uzantısı gibi algılanıyordu.

Cezayir ve Fransa halkı, De Gaulle döneminde barış içinde yan yana özgürce yaşama alanı inşa etmeyi başardılar. Macron ise bugün 2021 yılında, Fransa'yı De Gaulle çizgisinin çok altına düşürmüş durumda.

[Mısır, Cezayir ve Tunus başta olmak üzere Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA) bölgesine dair kitap ve makaleler yayımlayan Dr. Fatih Okumuş, Türk ve Hollanda üniversitelerinde İslam ve Ortadoğu üzerine dersler vermektedir]

“Görüş” başlığıyla yayımlanan makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansı'nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.​​​​​​​


Kaynak:

Google News Takip Et
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? ’te KONHABER'e abone olun.
Google News Takip Et
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.

Yasal Uyarı:

Yayınlanan haberler, köşe yazıları, fotoğraflar, yazı dizileri ve her türlü eserin tüm hakları Mirajans Medya İletişim Reklam Haber ve Prodüksiyon A.Ş.’ye aittir. Kaynak gösterilerek bile olsa eserin bütünü veya bir kısmı özel izin alınmadan kullanılamaz.

Bu İçeriğe Emoji İle Tepki Ver!

  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0
  • Begendim
  • Kalp
  • Begenmedim
  • Gülen Surat
  • Kalpli Göz
  • Kızgın
  • Şokta
  • Üzgün

Yorumlar (0)

Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
X
Yorum Yazma Sözleşmesi
“Sayfamızın takipçileri suç teşkil edecek, yasal olarak takip gerektirecek,hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, müstehcen, toplumca genel olarak kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir yorumu bu web sitesinin hiçbir sayfasında paylaşamazlar. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderen takipçiye aittir. KONHABER yapılan yorumlar arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Konhaber başta yukarıda sayılan hususlar olmaz üzere kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen yorum yapan takipçilerine ait ip bilgilerini ve yapmış olduğu yorumları paylaşabileceğini beyan eder ”