İSTANBUL (AA) - AHMET ESAD ŞANİ - Prof. Dr. Hüsamettin Koçan'ın, "Geleneğin Şifreleri-Geleceğin Şifreleri" sergisi, Kazlıçeşme Sanat'ta sanatseverlerin beğenisine sunuldu.
Baksı Kültür Sanat Vakfı ve Müzesi kurucusu, ressam ve akademisyen Koçan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sergide 30 yıllık çalışmalarının yer aldığını belirterek, eski mekanları çok sevdiğini, 1994'ten bu yana da sergilerinin tarihi mekanlarda açıldığını söyledi.
Bütün çalışmalarının ve söylemlerinin temelinde Anadolu'nun bulunduğunu dile getiren Koçan, "Anadolu halk resimlerini araştırdım. Ben Anadolu kökenli bir adamım. Burası da benim hayatım boyunca seslendirmeye çalıştığım kültürel geçişkenliğin mekanı." dedi.
- "Mozaikleri serginin bir parçası haline getirdik"
Koçan, Kazlıçeşme Sanat'ın altında Bizans mozaikleri bulunduğuna dikkati çekerek, "Hemen yan tarafta, Bizans mozaikleri çıkmış bir odasını, serginin bir parçası haline getirdik. Böyle bir kültürel üst. Bu nedenle gelenek göndermeli yapıtlarımı burada sergilemiş olmaktan büyük bir memnuniyet duydum." ifadelerini kullandı.
Eserlerinin uygun bir mekanda anlamlı bir biçimde bir araya gelmesinde Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy ile küratör Mehmet Lütfi Şen'in katkılarının önemli olduğunu aktaran Koçan, şunları kaydetti:
"Benim sanatımda ağırlıklı bir gelenek var. Ben geleneği de Anadolu diye algılıyorum. Ayrıca geleneği daraltılmış bir gelenek olarak da düşünmüyorum. Bana göre gelenek, dinamik ve kendini yenileyen bir şeydir. Eğer yenilenmezse, çağın ruhuyla kendisini yeni bir ifadeye doğru götürmezse o zaman o gelenek orada kalır. Yani mozaikler gibi. Bulmuşlar ve onların üstünü açtılar da şimdi yeniden bizimle temas kuruyorlar. Geleneğin dinamik, hareketli, yenilenen, hayalleri besleyen yanı, bizde çok göz ardı edilmiş bir durumdur diye düşünüyorum."
Hüsamettin Koçan, sergide yer alan birinci fasikül bölümünde Anadolu kültürlerini ve bu kültürlerin birbirleriyle ilişkilerini ele almaya çalıştığını, bu nedenle her dönemden bir şey alarak, dönemsel kodlamaya çalıştığını vurguladı.
- "Sanat ve kültürde insanın yaşamı zenginleştirme çabasını görüyorum"
Bir toprak hikayesi olduğu için bu süreçte, resimlerine toprağın da girdiğini ve resimlerde deri zannedilen yerlerin aslında toprak olduğunu belirten Koçan, "Toprağı galiba bu kadar çok resmin içinde ısrarlı ve yoğun kullanabilen tek sanatçı benim. Sebebi de şu; toprak, her yerde toprak ama Anadolu'da bir şeyi koruyucu bir gelenek var. Bu gelenek bana yerel malzemeyle çağdaş söz söyleme imkanı verdi." diye konuştu.
Koçan, farklı mekanlarda, 30 yıldır açtığı sergilerde yaşadığı zorluklardan örnekler vererek, "Ben sanat ve kültürde insanın yaşamı zenginleştirme çabasını görüyorum. Benim sergimde, ister birinci, ister ikinci, ister üçüncü fasikül olsun, bunların hepsinde ortaya koymak istediğim şey, kültürlerin birbiriyle aynı zamanda etkileşim ve dayanışma içinde olmasıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Anadolu'ya ilişkin görüşlerine de değinen Koçan, şöyle devam etti:
"Anadolu'nun dünyanın en büyük kültür zenginliğinin hikayesini bağrında barındıran bir zenginlik olduğunu düşünüyorum. Bununla dünyaya yeni ve özgün sözler söyleyebiliriz. Bu aslında, benim 30 yıllık ürünlerimin sergisi olmanın ötesine geçiyor. Ben 75 yaşındayım. Çocukluk hayallerimi de bunun içine katarsak, 70 yıldır bu dünyada biriktirdiklerimin bir özetidir. Bu sergi her haliyle kendine aittir, özgündür ve Anadoluludur."
- "Tarihi bir mekanda, insanları tarihle buluşturuyoruz"
Serginin küratörü Mehmet Lütfi Şen ise başlangıcından bugüne, sanatçının eserleri arasındaki ilişkinin seyrinin görülebildiğini söyledi.
Sanatçının 1990'lı yıllarda Anadolu'nun görsel tarihini çalışmaya başladığının altını çizen Şen, geleceği belirlemek için Anadolu toprağına bağlı olmanın, toprağı tanımanın, geleneğin ve bugünün çağdaş dille yorumlanmasının önemine değindi.
Şen, sanatçının Türkiye'deki kavramsal sanatın öncü işlerine imza attığına dikkati çekerek, "Aslında burada, tarihi bir mekanda, insanları tarihle buluşturuyoruz. Aynı zamanda Hüsamettin Koçan tarihiyle de buluşturuyoruz. Onun gelenekle kurduğu dil üzerinden izleyicilere sanatsal bir kendileştirme imkanı sunan bir serginin içerisindeyiz." dedi.
Yaklaşık bir yıl önce Koçan ile mekanı görerek karar verdiklerini aktaran Şen, şunları kaydetti:
"Hüsamettin Koçan, sergileri genelde hep tarihi mekanlarda yaptı. Çünkü tarihle, medeniyetle, gelenekle kurulan bir ilişki var. Tabii ki hocanın gelenekle kurduğu ilişki taktikten uzak, onu geleceğe iletecek. Yeniden ilişki kurmak ve geleceği belirlemek için kullandığı bir dil. Bu enerjiyi burada görmek çok mümkün. Bu eserlerin ilk sergilendiği dönemlere izleyicilerimizin gitme şansı var."
Sergi, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet döneminin kültüre bakışını semboller ve figürler üzerinden anlatıyor.
Sanatçının gelenek ve gelecek kavramlarına odaklandığı sergi, 1990'lı yıllardan bugüne, Anadolu topraklarındaki birikimin derin anlamlarla birbirine bağlandığı gerçeğini farklı boyutlarda ele alıyor.
Anadolu'nun görsel tarihinin aktarıldığı 3 ayrı fasikülün yanı sıra sergide, "Baksı Müzesi Belgeseli", "Geleneğin Şifreleri Video Kolaj", "Kılıç Enstalasyonu", "Yeni Bir Başlangıç", "Şaman'ın Gizemi", "Antipas: Tılsımlı Eller" ve "Tılsımlı Heykeller" bölümleri de yer alıyor.
Kaynak: