İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat" soruşturmasında kumpas kurduğu gerekçesiyle haklarında dava açılan 68 sanığın yargılanmasına devam edildi.
İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesince Marmara Cezaevi'nin karşısındaki salonda görülen davanın 6. duruşmasına, 2 tutuklu sanık, bazı tutuksuz sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada, başka suçlardan tutuklu olan ve farklı illerde bulunan sanıklara Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanıldı.
Tutuksuz sanık eski polis memuru Necat Aksu, savunmasında, 1996'dan 17-25 Aralık operasyonlarına kadar İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde görev yaptığını söyledi.
İddianameye konu olmasına şaşırdığını kaydeden Aksu, "Katıldığım operasyonlarda kanuna uygun tutanaklar tutulmuş, aramalarda Cumhuriyet savcısı ve baro temsilcisi bulunmuştur. Müştekilerin itirazı yok tutanaklara. 'Balyoz Kumpas' davasından yargılandım, cezaevinde kaldım. 'Kozmik Oda'dan alınmıştım Ankara'da çalışmadığım halde. Örgütten yargılandım, 2 yıl 6 ay ceza aldım." dedi.
Aksu, örgütle bağlantısının 2000 yılından sonra başladığını ifade ederek, yoğun şekilde görev yapmasından dolayı sohbetlere fazla katılamadığını öne sürdü.
Davada yargılanan çoğu sanıkla birlikte çalıştığını söyleyen Aksu, emniyet teşkilatına örgütün talimatıyla girmediğini savundu.
Müşteki emekli Albay Hüseyin Hançer'in "Tüm kumpas davalarında isminizin geçmesi tesadüf mü?" sorusunu Aksu, "Kumpas davaları dediğiniz davalarda, operasyonlarda mahkeme kararı, savcı ve amir talimatıyla görev yaptım. Hiçbir amirim kanunsuz bir emir vermedi. Yaptığımız her şey tutanaklara bağlanmıştır. Tesadüfi bir durum yok. DHKP/C'ye operasyonlara da gittim." şeklinde yanıtladı.
Aksu, amirlerinin hangi görüşten olduğuna dair bilgisi bulunmadığını da savundu.
Örgüt içindeki sohbetlere giderken yanlarına telefon almadıklarını belirten Aksu, bunu sohbetin ahenginin bozulmaması için yaptıklarını söyledi.
Çalıştığı büronun sorumluluk alanının "Ergenekon", "Balyoz" gibi soruşturmalar olduğunu kaydeden Aksu, mahkemeye 5 bine yakın sanık çıkardığını ve 650'ye yakın ödül aldığını aktardı.
Müşteki avukatı Zeynep Tatar'ın "Örgütün neyi cazip geldi?", "Aldığınız 650 ödülde örgütün payı var mı?" soruları üzerine Aksu, "Herhangi bir menfaat yoktu. Hiç terfi almadım. Sempati duyduğum bir dönemde cemaat olarak gözüküyordu. Örgüt olduğu ortaya çıktığında ilişkimizi kestik, pişmanlığımızı dile getirdik." şeklinde konuştu.
Duruşmada söz isteyen sanık Nazmi Ardıç, müştekilerin sorularının kendisine anormal geldiğini belirterek, "Varsayımlar üzerine bazı sorular geliyor. Bunların somutlaştırılmasının dava için daha sağlıklı olacağına inanıyorum." dedi.
- Kocaeli'deki operasyon
Tutuksuz sanık Ersin Usta da savunmasında, örgütle irtibatının polis okulunda başladığını, ilişiğinin meslek hayatı boyunca devam ettiğini anlattı.
Narkotik Şube'de görevliyken 2009'da Kocaeli'ye operasyona gittiğini kaydeden Usta, ekip şefinin kendisine Değirmendere'de arama yapılacak evin öneminden bahsettiğini, İstanbul'dan gelen ekibin daha tecrübeli olması sebebiyle aramayı kendilerinin yapmasının istendiğini belirtti.
Kocaeli'de ihbar üzerine başlatılan soruşturma kapsamında arama yaptıklarını aktaran Usta, "İhbarın içeriğini tam bilmiyorum. Terör, İstihbarat, Organize de katıldı operasyona. İhbarla ilgili anormal bir durum var. Mesleki tecrübelerime dayanarak onun bir ihbar olduğunu düşünmüyorum. 10 yıl polislik yaptım. Teknik takipli olduğunu ve ara yakalama yapıldığını düşünüyorum." dedi.
Usta, savunmasında ihbar konusunda şunları söyledi:
"Polis bıraktı diyemem ama kim bıraktıysa, o evde bir şeylerin olduğunu bilerek, bulmak için gidildiğini düşünüyorum. Buzdolabını çevirdiğim an altta duran poşeti gördüm. Motor kısmına eğildiğim zaman da alt taraftaki patlayıcıyı çıkardım. Kumaşa emdirilen bir bombaymış. Fişekler bulduk. Fişeğin içinde olduğu poşette de not vardı. Ben bir yere saklayacak olsam oraya saklamam."
Yaklaşık 5 saat arama yaptıkları evde, sol örgütlerle alakalı doküman bulunca aramayı detaylandırdıklarını anlatan Usta, "Abdullah Öcalan'a dair kitaplar çıkmıştı. Askerler kabul etmedi. Kendilerinden önce oturanlara ait olabileceğini söylediler. Görünce çok şaşırdılar. Teğmen Sinan Efe Noyan ağlama noktasına geldi. Samimiydi, şaşırmasında ciddiydi. Teğmen Faruk Akın yapı olarak biraz daha sertti. Bizimle fazla muhatap olmuyordu." şeklinde konuştu.
Savunma yapan tutuksuz sanık Tolga Güzeltaş ise aynı suçlamalarla başka bir davada daha yargılandığını belirterek, hakkındaki davanın reddedilmesini talep etti.
Duruşma, diğer sanıkların savunmalarının alınması için yarına ertelendi.
- İddianameden
Poyrazköy davasının asker sanıklarının da aralarında bulunduğu 87 kişinin "müşteki", Genelkurmay Başkanlığının ise "suç duyurusunda bulunan" olarak yer aldığı iddianamede, FETÖ ile ilgili birçok davada örgüt üyeleri veya yöneticileri oldukları gerekçesiyle yargılanan ve bazı dosyalarda hüküm giyen eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer, Erol Demirhan, Kazım Aksoy, Mutlu Ekizoğlu, Nazmi Ardıç, Ömer Köse, Tufan Ergüder ve Yurt Atayün'ün yanı sıra eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un tutuklandıktan sonra Silivri'ye götürüldüğü araçtaki görüntüsüyle gündeme gelen Gafur Ataç'ın da aralarında bulunduğu 68 kişi sanık olarak bulunuyor.
İddianamede, Poyrazköy soruşturmalarına dayanak teşkil eden isimsiz ihbarların FETÖ/PDY içinde "Bilgi İşlem Mesulü (BİM)" olarak yer alan sivil şahıslar ya da doğrudan soruşturma işlemine katılan veya istihbari çalışmalarda görevli kolluk görevlilerince yapıldığı vurgulanarak, bu nedenle tüm araştırmalara rağmen söz konusu ihbarları yaptıkları öne sürülen kişi ya da kişilerin tespit edilemediği kaydediliyor.
İddianamede, söz konusu soruşturmada ikamet aramalarına katılan, bilirkişi raporu ve tespit tutanakları düzenleyen personelin çoğunun "ByLock" programını kullanmış olmaları, bu kişilerin yine FETÖ/PDY'ye ilişkin farklı soruşturmalarda şüpheli olarak işlem görmeleri gibi hususlar dikkate alındığında, soruşturma ve kovuşturma makamında görev alan kişilerin örgüt adına hareket ettikleri kanaatine ulaşıldığı belirtiliyor.
Sanıkların hukuka aykırı başlatılan ve ardışık devam eden, "Poyrazköy" olarak bilinen soruşturmalarda etkin görev aldıkları kaydedilen iddianamede, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası çıkarılan KHK'ler kapsamında kamu görevinden ihraç edilen sanıkların silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısı içinde bulunarak üstlerinden aldıkları emir ve talimatlar doğrultusunda tahkikat işlemlerine ve öncesindeki hazırlık aşamalarına katıldıkları ifade ediliyor.
Sanıklardan eski emniyet müdürleri Nazmi Ardıç, Yurt Atayün, Ömer Köse, Kazım Aksoy, Mutlu Ekizoğlu'nun hukuka aykırı başlatılan ve ardışık devam eden "Ergenekon" isimli soruşturmalar kapsamında "Poyrazköy", "Kafes Eylem Planı" ve "Amirallere Suikast" olarak bilinen soruşturmalarda etkin şekilde görevler aldıkları vurgulanıyor.
- İstenen cezalar
İddianamede, 68 sanık hakkında "zincirleme kamu görevlisi yetkisiyle haberleşmenin gizliliğini ihlal, kamu görevlisi nüfuzu, cebir ve hileyle hürriyeti kısıtlama, delil uydurarak iftira ve kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği" gibi suçlardan ceza talebinde bulunuluyor.
Eski emniyet müdürü Ömer Köse'nin 11 kez "zincirleme kamu görevlisi yetkisiyle haberleşmenin gizliliğini ihlal" suçundan 22 yıldan 66 yıla, 37 kez "kamu görevlisi nüfuzu, cebir ve hileyle hürriyeti kısıtlama" suçundan 222 yıldan 777 yıla, 86 kez "delil uydurarak iftira" suçundan 129 yıldan 516 yıla ve "zincirleme şekilde kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği" suçundan da 6 yıldan 16 yıla kadar olmak üzere 379 yıldan 1375 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması iddianamede talep ediliyor.
Benzer suçlardan eski emniyet müdürleri Kazım Aksoy'un 280 yıl 6 aydan 1012 yıla, Yurt Atayün'ün 223 yıl 6 aydan 1189 yıla ve Oğuzhan Ceylan'ın da 314 yıl 6 aydan 1155 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, sanıklardan Abdulkadir Bayat'a 181 yıl 6 aydan 664 yıla, Ahmet Davulcu'ya 126 yıldan 433 yıla, Ahmet Uğurlu'ya 153 yıldan 580 yıla, Bekir Peker'e 195 yıldan 739 yıla ve İsa Akyüz'e de 195 yıldan 739 yıla kadar hapis cezası verilmesi isteniyor.
İddianamede, sanıklar Ali Ayan, Hüseyin Işıldak, Mehmet Özdemir, Mustafa Tezcan Alaç ve Salih Yılmazoğlu'nun "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan, Ufuk Yıldırım'ın ise "kamu görevlisi nüfuzu, cebir ve hileyle hürriyeti kısıtlama" suçundan 6 yıldan 21 yıla, 2 kez "delil uydurarak iftira" suçundan 3 yıldan 12 yıla ve "zincirleme şekilde kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği" suçundan da 6 yıldan 16 yıla kadar olmak üzere 15 yıldan 49 yıla kadar hapisle cezalandırılması talebinde bulunuluyor.
Kaynak: