BURSA (AA) - Anadolu Ajansı (AA) Yönetim Kurulu Üyesi ve Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yusuf Özkır, "Türkiye'nin çıkarları doğrultusunda Anadolu Ajansı 13 dilde yayın yapıyor. TRT'ye baktığımızda TRT Almanca, İngilizce, Kürtçe, Arapça olarak dünyanın dört bir tarafında yayın yapacak şekilde kendisini yenilemiş durumda. Eğer Türkiye bu iletişim ağını genişletmemiş olsa bu haberleri BBC'den, Reuters'tan, CNN'den almak zorunda kalacaktık." dedi.
Özkır, Bursa'da Yıldırım Belediyesince "Dijital Çağı Anlama" seminerleri kapsamında Mümine Şeremet Uyumayan Kütüphanesi'nde Doç. Dr. Turgay Yerlikaya'nın moderatörlüğünü yaptığı "Sosyal Medya ve Dijital Dönüşüm" başlıklı oturumda değerlendirmelerde bulundu.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını döneminde sosyalleşmenin yeni medya ürünleriyle yapıldığını belirten Özkır, bu anlamda güçlü pozitif yönleriyle insan hayatına girdiğini söyledi.
Sosyal medya ve dijitalleşme bağlamında insan hayatına giren birtakım risklerin de olduğunu aktaran Özkır, şunları belirtti:
"Bu riskleri ikiye ayırıyoruz. Birincisi; doğrudan bizim hayatımızı ilgilendiren, etkileyen, tehdit eden riskler olarak değerlendiriyoruz. Mahremiyetimizi etkileyen, özel hayatımızın deşifre edilmesi, kimlik bilgilerimizin çalınması. Bu anlamda tabii dijital mecraların bir güvenlik sorunu var. Bir taraftan da hakaret, iftira, itibar suikastı dediğimiz özellikle Twitter mecrasında karşımıza çıkan ve hepimizi ciddi anlamda rahatsız eden içerikler var. Tam bu noktada İletişim Başkanlığının devam ettirdiği çalışmalar sonucunda Türkiye'de bir sosyal medya, internet gazeteciliği ve sosyal medya şirketlerinin Türkiye'deki temsilciliği bağlamında yeni bir düzenleme şu anda TBMM'de nihayete erdirilmek için çok çaba sarf ediliyor."
- "Örgütlü yapılar hedefe koyduğu kişileri veya kurumları saldırılara maruz bırakabiliyorlar"
Sosyal medya ve dijitalleşmenin devletlerle ilgili bir kısmı da bulunduğunu anlatan Özkır, siber tehditlerin devletleri doğrudan hedef alabildiğini kaydetti.
FETÖ gibi terör örgütlerinin kurumları ve kişileri hedef alan sosyal medya saldırıları yapabildiğini vurgulayan Özkır, şu ifadeleri kullandı:
"Örgütlü yapılar hedefe koyduğu kişileri veya kurumları çok farklı yollardan bu tür saldırılara maruz bırakabiliyorlar. Aynı şeyi biz mesela PKK açısından baktığımızda da görebiliyoruz. Türkiye'nin Suriye'deki, Irak'taki terör örgütü PKK'ya yönelik operasyonlarına karşı bir karalama kampanyası başlatabiliyorlar ve oralarda olmayan, oralarda gerçekleşmemiş fotoğrafları ve olayları sanki orada gerçekleşmiş gibi kendi hesaplarında paylaşabiliyorlar. Bu da Türkiye Cumhuriyeti için veya Türk Silahlı Kuvvetleri için Milli Savunma Bakanlığı için bir risk unsuru. Dolayısıyla sosyal medyanın ve dijitalleşmenin iki boyutu var, birincisi hayatımızı pozitif yönde etkileyen, gerçekten kolaylaştıran yönü. İkincisi negatif boyutu. Bunu da ikiye ayırıyoruz; birincisi özel hayatımızı tehdit eden noktalar, ikincisi de devletin mahremiyetini, kurumların şahsiyetini tehdit eden uygulamalar."
- "İletişim Başkanlığının çabaları sonucunda önemli adımlar atılmış durumda"
Doç. Dr. Yusuf Özkır, İletişim Başkanlığının dijitalleşme ve sosyal medya bağlamında işlenebilecek suçlar konusunda "Siber Vatan" kavramını devreye soktuğunu dile getirdi.
Başkanlığın bu konudaki çalışmalarından örnekler veren Özkır, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin nasıl havada, karada, denizde kendisini savunması gerekiyorsa aynı şekilde siber alanda da korunmasına yönelik bir yaklaşım biçimi ortaya konuldu. Türkiye ile ilgili Türkiye'nin çıkarlarını tehdit eden haberler, yazılar yazıldığında, fotoğraflar paylaşıldığında İletişim Başkanlığının çok hızlı bir şekilde harekete geçerek bu fotoğrafların ve haberlerin kaldırılması için çaba sarf ettiğini görüyoruz. Afganistan'da Taliban başa geçtiğinde BBC, 'Türkiye'de Afganistan mülteci merkezi kurulacak' diye bir haber yaptı, yalan bir haberdi. Tabii bu haber çıkar çıkmaz İletişim Başkanlığı harekete geçti ve bu haberi yalanladı. Yalanlaması burada şu açıdan önemli; BBC kendi yazdığı ve yayınladığı haberi sildi ve özür diledi. Türkiye'nin çıkarları doğrultusunda Anadolu Ajansı 13 dilde yayın yapıyor. TRT'ye baktığımızda TRT Almanca, İngilizce, Kürtçe, Arapça olarak dünyanın dört bir tarafında yayın yapacak şekilde kendisini yenilemiş durumda. Eğer Türkiye bu iletişim ağını genişletmemiş olsa bu haberleri BBC'den, Reuters'tan, CNN'den almak zorunda kalacaktık. Dolayısıyla İletişim Başkanlığının çabaları sonucunda önemli adımlar atılmış durumda."
İletişim konusunda da sunum yapan Özkır, katılımcılardan gelen soruları yanıtladı.
Programın sonunda Yıldırım Belediye Başkan Yardımcısı Taner Taştekin, Özkır ile moderatör Yerlikaya'ya belediye tarafından yayımlanan kitapları hediye etti.
Kaynak: