
İlk depremden dakikalar sonra yine bölgede sarsıntı yaşandığını hatırlatan Serçeli, ilk depremde hasar alan binaların ikinci ve 9 saat sonra meydana gelen üçüncü depremle tamamen yıkıldığını ya da hasar gördüğünü ifade etti.

"Elbistan'da zemin büyütmesi oldukça fazla"
Serçeli, Adana'da yaptıkları incelemede ise yıkımların genellikle yüksek binalarda yaşandığını, Kahramanmaraş'ta ise hasar alan yerlerin belirli bölgelerde toplandığını gördüklerini dile getirdi.
Elbistan'ın ortasından Ceyhan Nehri'nin geçtiğini hatırlatan Serçeli, nehrin muhtemel dolgu taşıdığı malzemeyle oluşmuş kesimine denk gelen binaların çok daha fazla hasar alarak yıkıldığını ifade etti.
Bölgedeki yıkımların zemin ve bina uyumsuzluğu kaynaklı olacağını da düşündüklerini belirten Serçeli, "Diğer taraftan da baktığımızda zemin gerçekten burada kötü. Deprem sonrası bu bölgede alınan kayıtlara baktığımızda zemin büyütmesinin oldukça fazla olduğu da görülüyor" diye konuştu.

Türkiye'nin deprem kuşağında yer aldığını anımsatan Serçeli, Türkiye'nin en büyük kısmının Anadolu bloğu üzerinde kurulduğunu, bu bloğu Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu fayının sınırladığını ifade ederek, şunları kaydetti: "Altta Arap blok plakası, yukarıda da Avrasya plakasının sıkıştırması altında bulunan Anadolu bloğunun batıya doğru kaçmak zorunda kalması sonucunda oluşmuş iki büyük fayımız var. Neden kaçıyor batıya doğru? Çünkü sıkıştırma söz konusu ve bir şekilde o bloğun batıya doğru hareket etmesi gerekiyor. Ülke çapında baktığımızda çok farklı miktarlarda kaymalar söz konusu. Bunlar yer yer 2-3 milimden 10-15 milime kadar hatta daha fazlaya varan ölçümler. Bu hareketler baktığımızda yıl bazında çok fazla görülmese bile bunu yüzyıllara ya da onlarca, yüzlerce yıla vurduğunuzda gerçekten büyük miktarlar ortaya çıkıyor. Biz bugün 6,5 metre atımı eğer ölçtüysek demek ki 6,5 metre atım yapacak kadar bir enerji birikmesi ya da sıkıştırma söz konusu olmuş. Tarihsel olarak depremlere baktığımızda bölgede büyük ve yıkıcı depremler var ama ondan sonra depremler yok. İşte bu geçen uzun süre bu bölgede böyle büyük bir depremin oluşmasına neden oldu."
Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Sismoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ergin Ulutaş ise uzmanlık alanı olan ivme ve zemin büyütmesi konusunda çalışmalar yaptığını belirtti.

Aynı üniversiteden Doç. Dr. Tahir Serkan Irmak da zemin özelliklerine belirleme çalışmasının deprem öncesi yapılıp, binaların o değerlere göre tasarlanmasının gerekli olduğunu söyledi.
Dr. Öğretim Üyesi Berna Tunç ise deprem ve diğer afetler için hazırlıklı olunması ve bu konuda ciddi adımların atılması gerektiğini belirtti.