İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "15 Temmuz gecesi hiç düşünmeden, yanından bir an olsun ayırmadığı fotoğraf makinesini dahi almadan meydanlara ilk koşan kahramanlar arasındaydı. 'Kalkışmayı yapanlar kalktıkları gibi oturamamalı' diyerek sokağa fırladığı o gece şehadet şerbetini içen 251 kardeşimizden biri de Mustafa'ydı." dedi.
Erdoğan, Çamlıca Camii Konferans Salonu'nda düzenlenen Şehit Mustafa Cambaz Fotoğraf Yarışması Ödül Töreni'ne katıldı.
Mustafa Cambaz'ın, doğduğu toprakları terk etmek zorunda kalmış bir muhacir olduğunu hatırlatan Erdoğan, Batı Trakya Türklerinden olan Cambaz'ın, Yunanistan'ın baskıcı, asimilasyoncu politikalarına karşı mücadele veren cesur bir yürek olduğunu söyledi.
Erdoğan, Cambaz'ın, "Yunan'a askerlik yapmam" diyerek, Gümülcine'deki köyünü bırakıp, İstanbul'a göç ettiğinde yeni evlenmiş, ömrünün baharında bir genç olduğunu dile getirdi.
Cambaz'ın inandığı değerler uğruna bedel ödemekten asla çekinmediğini vurgulayan Erdoğan, "İstanbul'u özellikle Boğazı çok sever, Türkiye'yi vatanı olarak görürdü. Mustafa Cambaz'ın dirayetli karakteri sadece özel hayatına değil, sosyal yaşamına, beşeri ilişkilerine, hepsinden önemlisi işine de yansımıştır. Kendisi aşk ile yaptığı mesleğinde de nitelikli ve özgün çalışmalarıyla öne çıkmış son derece başarılı bir fotoğraf muhabiriydi." diye konuştu.
- Türkiye'yi adım adım dolaşarak, 10 binin üzerinde fotoğraf çekti"
Erdoğan, Cambaz'ın kayıt fotoğrafçılığı olarak gördüğü mesleğinde, 2000'li yıllardan itibaren tüm Türkiye'yi adım adım dolaşıp, 10 binin üzerinde fotoğraf çektiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yeni Şafak'ta görev yaptığı sırada ülkemizin dört bir yanındaki 118 ulu caminin binlerce fotoğrafını çekerek, büyük bir arşiv bırakmıştır. Mustafa kardeşimiz, çileli hayatı, mesleği, çektiği fotoğraflar yanında şehadetiyle de adını tarihimize nakşetmiştir. 15 Temmuz gecesi hiç düşünmeden, yanından bir an olsun ayırmadığı fotoğraf makinesini dahi almadan meydanlara ilk koşan kahramanlar arasındaydı. 'Kalkışmayı yapanlar kalktıkları gibi oturamamalı' diyerek sokağa fırladığı o gece şehadet şerbetini içen 251 kardeşimizden biri de Mustafa'ydı. Ruhunu bir dolara satmış FETÖ'cü hainler, Mustafa Cambaz kardeşimizi göğsünden iki kurşunla vurarak şehit ettiler. Mustafa ile kahramanca toprağa düşen 251 insanımız, o gece bize canları pahasına istiklalimizi ve istikbalimizi hediye ettiler. Merhum Mehmet Akif İnan ne güzel anlatmış: 'Kanımın nehriyle cetvellediğim bu toprak söyleyin neden çoraktır?/ En kara putların saldırısından yurdumun ki alnı ay gibi aktır/ Anamı sorarsan büyük Doğu'dur, Batı ki sırtımda paslı bıçaktır/ Yiğitler yol alsa destana doğru şehitler gözümde aynen bayraktır/ Gel kurut bu çağın kargaşasını seninle beklenen şimdi şafaktır.' Göğüslerini siper ederek, Ehl-i Salibin hayasız akınını durduran tüm yiğitlerden Rabbim razı olsun diyorum. Rabbim bizleri şehitlerimizin kutlu yolundan ayırmasın diye dua ediyorum."
- ''Türkiye, dünyanın en büyük şehitliğidir"
Erdoğan, bugün 85 milyon olarak üzerinde özgürce yaşanılan bu toprakların aziz şehitlerin emaneti olduğuna vurgu yaparak, her karışında bir aslanın yattığı Türkiye'nin dünyanın en büyük şehitliği olduğunu söyledi.
Türkiye'nin aynı zamanda Mustafa Cambaz gibi doğduğu toprakları terk etmek zorunda kalan mazlum ve mağdurlara kucak açmış bir esenlik yurdu olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Büyük ve güçlü Türkiye davasına sahip çıkmak hepimiz için bir görev olmanın ötesinde şehitlerimize karşı mesuliyetimizin de gereğidir. Bu anlayışla 40 yıldır siyaset arenasında kararlı bir mücadele yürütüyoruz. Mabetlerimizin üstüne namahrem eli değmesin, Ezan-ı Muhammediler semalarımızdan eksilmesin, ay yıldızlı bayrağımız göklerde nazlı nazlı dalgalansın diye gecemizi gündüzümüze katıyoruz. 'Zulüm 1453'te başladı' diyen mankurtlara, İstanbul'un fethini 569 yıldır hazmedemeyen Bizans artıklarına inat bu güzel şehre sahip çıkıyoruz. Feth-i mübinin nişanesi olan Ayasofya'yı, 84 yıllık mahzunluğun ardından hamdolsun aslı hüviyetine tekrar kavuşturduk. Fatih'in emaneti bu ibadethaneyi yeniden ezanla, namazla, salavatla, Kur'an-ı Kerim'in yüreklere işleyen mübarek tilaveti ile buluşturduk. Bizden önce yıllarca bakımsızlığa mahkum edilen güzel İstanbul'umuzu yatırımlarımızla tekrar ayağa kaldırdık."
Erdoğan, tüm dünyanın göz bebeği olan İstanbul'u, bir nakkaş titizliğinde camilerle, köprülerle, yollar ve tünellerle adeta ilmek ilmek dokuduklarını belirtti.
- "81 vilayetin tamamına mührümüzü vurduk"
Büyük Çamlıca Camisi'nin tüm haşmetiyle İstanbul'u kucakladığını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Mimar Sinan Camisi aynı şekilde. Şimdi Barbaros Hayrettin Paşa Camisi bu yılın sonuna doğru o da bitecek. O da bütün ihtişamıyla Müslümanlara ve İslam'a hizmet edecek. Marmaray ve Avrasya Tüneli iki kıtayı denizin altından birbirine bağlıyor. Yavuz Sultan Selim Köprümüz bir gerdanlık gibi Boğazı süslüyor. Şehir hastanelerimiz, İstanbullu hemşehrilerimize şifa kapısı oluyor. Yıllık 90 milyon yolcu kapasitesiyle İstanbul Havalimanı, şehrimizi diğer vilayetlerle birlikte tüm dünyaya bağlıyor. Sadece İstanbul'a değil, kazandırdığımız eserler ve yatırımlarla 81 vilayetin tamamına mührümüzü vurduk. Elbette bu süreçte sokak olaylarından vesayet girişimlerine, darbe teşebbüslerinden terör eylemlerine kadar pek çok tehditle karşılaştık. Saçma sapan iddialar üzerinden partimiz kapatılmaya çalışıldı. 'Cumhuriyet mitingleri' kılıfı altında açıkça darbe çağrısı yapıldı. Ağaç ve çevre bahanesi ile başlatılan Gezi olayları ile sokaklarımız kana ve ateşe bulanmak istendi. 17-25 Aralık'ta emniyet, yargı teşkilatlarındaki militanları, 15 Temmuz'da ordu içindeki hainleri kullanarak, milli iradeyi saf dışı bırakmaya kalkıştılar. PKK'sından FETÖ'süne, DEAŞ'ından, DHKP-C'sine besleyip büyüttükleri ne kadar yılan varsa hepsini üzerimize saldılar. Son 20 yıllık dönemde milli iradeyi gasbetmek, milletin iradesine pranga vurmak için, 85 milyonun birliğine, beraberliğine, kardeşliğine dinamit koymak için gizli-açık pek çok operasyon yaptılar. Ama ne yaptılarsa bizi, ülkemize, milletimize ve insanlığa hizmet yolundan alıkoyamadılar. Önce Allah'ın yardımı, sonra aziz milletimizin samimi duası ile tüm saldırıları boşa çıkardık. "
(Sürecek)
Kaynak: