ANKARA (AA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, "Dün açıklandı. 26 Şubat itibarıyla Merkez Bankası'nın net rezerv hesabı 42,5 milyar dolar açık veriyor. Yetkililer, 'rezervler istikrar kazandı' diyormuş. 40 milyar dolardan fazla açık veren bir rezerv hesabı söz konusuysa, istikrar bunun neresinde?" dedi.
Öztrak, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, dün Bitlis'ten gelen acı haberle tüm Türkiye'nin sarsıldığını ve askeri helikopterin düşmesi sonucu 11 askerin şehit olduğunu anımsattı.
Şehitler arasında 8'inci Kolordu Komutanı Korgeneral Osman Erbaş'ın da bulunduğunu hatırlatan Öztrak, "Milletçe yüreğimiz dağlandı. Biraz önce ebediyete uğurladığımız kahramanlarımıza Allah'tan rahmet, acılı ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetlerine ve milletimize başsağlığı ve sabır, kazada yaralanan askerlerimize acil şifalar diliyoruz." diye konuştu.
Türkiye'nin büyük bir buhran yaşadığını savunan Öztrak, bir yanda ekonomik kriz, diğer yanda devlet krizi ve bir de bunun üstüne gelen salgının, milleti perişan ettiğini söyledi.
Bunların bir gün içinde olmadığını dile getiren Öztrak, AK Parti'nin 19 yıl önce 2002'de, büyük bir ekonomik krizin ardından hükümete geldiğini, koltuğa oturduğunda da tüm dünyaya güven veren, güçlü bir ekonomik programı önünde bulduğunu ileri sürdü.
O dönemde yapılanları aktaran Öztrak, AK Parti hükümetlerinin kural falan tanımadıklarını savunarak, kuralsızlık ve çürümenin ise Kamu İhale Kanunu'ndan başladığını savundu.
Öztrak, 2003'ten sonra bu kanunda tam 58 defa değişiklik yapıldığını dile getirirken, o dönemki hükümetlerin ayıplarını ise 2002'den sonra başlayan küresel sermaye bolluğunun örttüğünü iddia etti.
2008-2009'da küresel para musluklarının kapandığını ama 2009'dan sonra, yükselen ekonomiler için tekrar sonuna kadar açıldığını belirten Öztrak, "Gelişmiş ülke merkez bankalarının, 2008'in ilk aylarından 2013 ortalarına kadar, piyasalara sürdüğü 6 trilyon dolar, bize benzeyen ekonomilere ve bize sel oldu aktı. Erdoğan'ın hükümeti bu yalancı bahara kandı, ekonominin yapısal dayanıklılığını artıracak adımlar atmak yerine, borçla ekonomiyi şişirdi. Bunu da büyüme sandı." ifadesini kullandı.
O dönemde hükümeti çok uyardıklarını, "El atına binen tez iner" dediklerini vurgulayan Öztrak, Türk şirketlerinin 2009'dan itibaren, dünyada yabancı para cinsinden borcu en hızlı artan şirketler arasına girdiğini ve ülkenin döviz kurundaki dalgalanmalara karşı, son derece hassas hale geldiğini anlattı.
- "Bunu ben demiyorum, TÜİK'in rakamları diyor"
Öztrak, "O günden itibaren, dünyanın en kırılgan beş ekonomisi arasından hiç çıkmadık. Ekonomi baş aşağı gitmeye başladı. Diğer taraftan, bugün yaşadığımız derin devlet krizinin taşları, 2008-2009'dan sonra Erdoğan tarafından döşendi." değerlendirmesinde bulundu.
Ergenekon, Balyoz, Çözüm Süreci, 15 Temmuz darbe girişimi gibi yaşananları hatırlatan Öztrak, 100 yıllık hükümet sisteminin de değiştirildiğini anımsattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 15 Temmuz'un ardından saydamlıktan, hesap vermekten tamamen uzaklaştığını, "Liyakat değil, sadakat" dediğini iddia eden Öztrak, "Paralel bütçelerle, adrese teslim ihalelerle, dövizle Kamu Özel İşbirliği projeleriyle mali disiplini alt üst etti, bitirdi. En sonunda Merkez Bankası kasasında duran, milletin hini hacette kullanılacak yedek akçesi, döviz rezervleri de bu keyfilikten nasibini aldı. Merkez Bankası'nın kasasındaki 128 milyar dolar, buhar oldu. Bu işlerden sorumlu damat bakan da istifa edip yok oldu." görüşünü paylaştı.
CHP Sözcüsü Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dün açıklandı. 26 Şubat itibarıyla Merkez Bankası'nın net rezerv hesabı 42,5 milyar dolar açık veriyor. Yetkililer, 'rezervler istikrar kazandı' diyormuş. 40 milyar dolardan fazla açık veren bir rezerv hesabı söz konusuysa, istikrar bunun neresinde? Bu buhran bir günde olmadı. Bu millet Erdoğan'ın istediği her yetkiyi kendisine verdi. Ama Erdoğan'ın şahsım hükümetiyle beraber, hem ekonomik kriz hem de devlet krizi her gün daha da derinleşti. Ülkemizin neşesi, huzuru, bereketi kaçtı. İşimiz, aşımız, ekmeğimiz küçüldü. Bunu ben demiyorum. Erdoğan'a bağlı TÜİK'in rakamları diyor. Tek adam vesayet rejiminin inşasına başlandığı 2014'ten bu yana, milli gelirimiz tepetaklak aşağı gitti. 2013'te 958 milyar dolar olan milli gelir, 2020'de 717 milyar dolara kadar düştü. 2008'deki milli gelirin bile gerisine düştük. Milli gelir sürekli geriledi, milletin cebinden 7 yılda 241 milyar dolar uçtu."
Yeni sistemin, milletin sadece aşını değil, işini de elinden aldığını iddia eden Öztrak, 2018'de çalışan sayısı 28 milyon 834 bin kişiyken, şimdi bu sayının 27 milyon 140 bine düştüğüne dikkati çekti.
Milletin hayat pahalılığı altında inim inim inlediğini savunan Öztrak, "Tabeladaki enflasyon yüzde 15'in üzerine çıktı. Türkiye dünyada enflasyonu en yüksek 15 ülke arasına girdi. Rakiplerimiz Nijerya, Haiti, Etiyopya. Ama bu da TÜİK'in makyajlı rakamlarıyla. Resmi enflasyon yüzde 15 ama bağımsız iktisatçıların enflasyonu bunun iki katı. Milletin hissettiği enflasyon ise yüzde 50-55." dedi.
- "İcraat görmek istiyor"
Son bir yılda, ayçiçek yağının yüzde 55, mısırözü yağının yüzde 54, portakalın yüzde 54, yumurtanın yüzde 50 zamlandığına işaret eden Öztrak, "Bugün marketlerde bebek mamalarına alarm takılıyorsa, ayçiçek yağı tek taş pırlanta muamelesi görüyorsa, millet hayat pahalılığı altında inim inim inliyorsa, bunun sorumlusu Erdoğan ve onun şahsım hükümetidir." diye konuştu.
Faik Öztrak, şunları kaydetti:
"Hiçbir kural tanımayan Erdoğan, şimdi çıkmış, 'Gelin anayasayı bir kez daha değiştirelim' diyor. Sayın Erdoğan, ne zaman anayasa derse, kazanan o oluyor, kaybeden ise milletimiz oluyor. Milletimiz sabırlıdır. Ama artık milletimizin istiap haddi doldu, taştı. Tek adam vesayet rejiminin ve Erdoğan'ın hükümetinin raf ömrü doldu. Bu hafta İnsan Hakları Eylem Planı açıklandı. Millet dönüp, bakmadı. Tınmadı bile. Çünkü milletimizin artık lafa karnı tok. İcraat görmek istiyor. Esnaflarımız borç değil, gelir desteği istiyor. Çiftçilerimiz borçlarının faizsiz yapılandırılmasını istiyor. İşçilerimiz insanca yaşayacağı bir ücret istiyor. İşsizlerimiz iş istiyor. Gençlerimiz bu ülkede güzel bir gelecek istiyor. Bu 19 yılda ülkemizde, insan haklarına saygı yoksa, adalet yoksa, hukukun üstünlüğü yoksa, millete hesap verme yoksa, bunun sorumlusu kim? Elbette Erdoğan."
Sorunları doğru teşhis etmeden, doğru tedavinin de bulunamayacağını vurgulayan Öztrak, sorunun kaynağını ise "tüm gücü tek bir kişinin elinde toplayan, ülkede denge ve denetimi bitiren, istişareyi kaldırıp, tek aklı, kibri egemen kılan, liyakat yerine sadakati, kural yerine, keyfiliği esas alan, ucube tek adam vesayet rejimi" olarak tanımladı.
- "Partileri millet açar, millet kapatır"
İki yılda, bu rejimin, bu hükümetin millete verecek bir şeyinin olmadığının görüldüğünü savunan Öztrak, "Metal yorgunu şahsım hükümetinin, artık beyin ölümü gerçekleşti. Milletimizi daha fazla yormayın. Fişi çekmesi için bir an önce milletin hakemliğine başvurun. Ama onlar, işi gücü bırakmış milletimize tıkır tıkır hizmet veren CHP belediyelerine, takır tukur saydırıyorlar. Kıskanmayın. haset etmeyin, nazar etmeyin. Çalışın sizin de olur." ifadesini kullandı.
CHP Sözcüsü Öztrak, sözlerine şöyle devam etti:
"Sayın Erdoğan, kibre düşüp, kimseye ömür biçmeye kalkmayın. Hele hele CHP'ye ömür biçmeye hiç kalkmayın. CHP, avukatlık bürolarında kurulmadı. Sürekli gömlek değiştirenler tarafından da kurulmadı. CHP, Kurtuluş Savaşı meydanlarında, bu ülkenin büyük önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından kuruldu. Şunu hiç unutmayın partileri millet açar, millet kapatır. Demokrasiye inanan milletimizle, kimseyi ötekileştirmeden, kimseyi dışlamadan, herkesi kucaklayarak, yeni ve güçlendirilmiş demokratik parlamenter rejimi mutlaka bu ülkeye getireceğiz. Cumhuriyetimizi gerçek demokrasiyle taçlandıracağız. Tarafsız Cumhurbaşkanlığı makamı, milletimizi kucaklayacak, devletimizin birliğini temsil edecek.
Bizim yönetimimizde, devlet vatandaşına hesap sormayacak, devlet vatandaşına hesap verecek. Gücü, yasama, yürütme ve yargı arasında dengeli dağıtacağız. HSK üzerinden ve ekonominin günlük işleyişi üzerinden, siyasetin gölgesini kaldıracağız. Uluslararası kabul gören bir 'Yolsuzlukla Mücadele Eylem Planı'nı hayata geçireceğiz. Körfez ülkelerinden başlayarak Doğu Akdeniz'e kadar uzanacak refah hilalinde, Türkiye'yi önemli bir aktör haline getireceğiz. Mersin, Ceyhan ve İskenderun Körfezi'ni, tüm Doğu Akdeniz'in Rotterdam'ı yapacağız. Suriye'de normalleşmenin hızlanmasına katkı vererek, misafir ettiğimiz 4 milyon Suriyeliyi güven içinde ülkelerine göndereceğiz. Milli çıkarlarımız ve karşılıklı menfaat temelinde, bölge ülkeleriyle bozulmuş ilişkilerimizi onaracağız. Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı'nın kurulmasına öncülük edeceğiz. Biz tüm bu politika setini 'üç yeni' ile özetliyoruz. Yeni kadrolar, yeni kurallar, yeni kurumlar. Biz hazırız. Artık milletimiz, sandığın önümüze gelmesini sabırsızlıkla bekliyor."
Kaynak: