ANKARA (AA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Merkez Bankasının (MB) iki ihalede 1,5 milyar dolar satmasına rağmen dolar kurunun hala 14 lira sınırında olduğunu söyledi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı.
Toplantıya ilişkin açıklamada bulunan Parti Sözcüsü Öztrak, dün vefat eden eski Genel Başkan Yardımcısı Emel Yıldırım'a Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi. Yine bugün Türkiye'nin önde gelen iktisatçılarından Prof. Tuncer Bulutay'ın yaşamını yitirdiğini büyük bir üzüntüyle öğrendiklerini belirten Öztrak, Bulutay'a da Allah'tan rahmet diledi.
Devlette yönetim krizinin Türkiye'yi buhrana sürüklediğini ileri süren Öztrak, "Tek adam vesayet rejimi, milli paramızı pul etti. Erdoğan şahsım hükümeti milletimizi pahalılığa, işsizliğe ezdirdi. Şimdi tüm bunların müsebbipleri sebep oldukları buhrana kılıf bulmaya uğraşıyor. Faiz yerine yatırım temelli ekonomi modeli getireceklermiş. 20 yıldır bu ülkeyi kim yönetiyor? Bu ülkeyi 20 yılda, bu hale kim getirdi?" dedi.
Bugünkü MYK toplantısında tüm bu konuları ve devletteki yönetim krizinin her geçen gün biraz daha harladığı buhranı değerlendirdiklerini vurgulayan Öztrak, yönetimin "beceriksizliği ve liyakatsizliğinin" ülkede ağır bir güven krizine ve buhrana yol açtığını iddia ederek, derhal seçim yapılması gerektiğini savundu.
CHP'nin Mersin mitingine değinen Öztrak, "Milletin sesi, Mersin'den yükseldi. 'Hemen seçim' talebi Türkiye'nin dört bir yanından duyuldu. Erdoğan, elbette bunu duymazdan gelmeye kalktı. Ama bu ses o kadar güçlüydü ki gözü, kalbi mühürlenmişler dışında herkes gördü. Milletimiz, Mersin'den 'Patates, soğan güle güle Erdoğan' diyerek mesajını çok net verdi. Biz diyoruz ki 'artık geliyor, gelmekte olan.' O sandık bugün yarın gelecek ve milletimiz kendi kararıyla bu zulümden kurtulacak." görüşünü aktardı.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) sıradan bir Meclis olmadığını ve Gazi bir Meclis olduğunu hatırlatan Öztrak, şöyle devam etti:
"Ama ucube şahsım yönetimi, işbaşına geldiğinden bu yana Meclis'i, milletvekillerinin iradesini her gün biraz daha kuşatmaktadır. Son genel seçimlerde, 11 milyon 354 bin 190 yurttaşımızın oyunu almış ana muhalefet Partisinin Genel Başkanı, yanında milletvekillerinden oluşan bir heyetle 3 Aralık 2021 tarihinde TÜİK'e gittiğinde yaşananlar, bunun en son örneğidir. Herhalde oraya çay, kahve içmek için gidilmedi. Asgari ücretlinin, emeklinin, memurun, işçinin yani en az 40 milyon insanımızın geçiminde, en temel belirleyici olan enflasyon hesaplarındaki, bariz makyajları sorgulamak için gidildi. Ama o gün demokrasi tarihimize, kapkara bir leke olarak geçti. Sarayın kibirlisinin talimatıyla TÜİK Başkanı, kurumun kapılarını, ana muhalefet partisinin genel başkanına ve milletvekillerine kapattı.
Sarayın kibirlisi Erdoğan, 'Devlet kurumlarının, milletvekillerine, ana muhalefet partisi liderine, hesap verme sorumluluğu yok' dedi. 'O kurumlar, sadece bana hesap verir' dedi. Beyefendi, milletvekilleri her yere girer ve millet adına hesap sorar. Gerekirse gelir sarayda sana da hesap sorar. Milletvekiline, ana muhalefet partisi genel başkanına, bürokrasinin kapılarını kapatmak, milletin hakkını, hukukunu inkar etmektir. Milli iradeyi yok saymaktır. TBMM'nin yetkilerini gasbetmektir."
Sessiz kalmasından dolayı Meclis Başkanı Mustafa Şentop'a da tepki gösteren Faik Öztrak, "Tüm milletvekilleri bilmelidir ki bugün muhalefet milletvekillerine devletin kapılarını kapattıran kibir abidesi, yarın onları da devlet kapısından içeri almayacaktır. Buradan bir kez daha söyleyelim. Hükümet, bütün yönetim sistemlerinde vardır. Ama muhalefet sadece demokrasilerde olur. Erdoğan'a tavsiyemiz muhalefetin önemini, kuvvetler ayrılığının değerini bir an evvel idrak etmesidir." diye konuştu.
- Döviz kurundaki yükseliş
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Türk Lirası'nın dolar ve avro karşısındaki değeri kaybının nedenini "dış güçler" olarak açıklayanlara ise tepki gösterdi. Fiyat etiketlerinin her gün, her saat değiştiğini iddia eden Öztrak, "Bu buhran bal gibi ekonomiktir. Bal gibi iç güçlerin yapımıdır. Sorumlusu da Erdoğan şahsım yönetimidir." dedi.
TÜİK''in açıkladığı enflasyonu ile milletin hissettiği ve yaşadığı enflasyon arasında dağlar kadar fark olduğunu vurgulayan Öztrak, şöyle devam etti:
"Bağımsız iktisatçılardan oluşan enflasyon araştırma grubuna göre ülkemizde enflasyon yüzde 60'a dayanmış. Yine İstanbul Büyükşehir Belediyemize bağlı İstanbul Kalkınma Ajansı, İstanbul'da yaşam maliyetlerindeki artışın yüzde 50'yi aştığını söylüyor. Milletten yükselen feryatlar da hayat pahalılığının ne olduğunu gösteriyor. Ama TÜİK, 'enflasyon yüzde 21' diyor. Gerçek enflasyon ile TÜİK'in enflasyonu arasında iki buçuk, üç kat fark var. TÜİK'in bu yaptığı 30 milyon kayıtlı-kayıtsız çalışan emekçimizin, 12 milyon emekli, dul ve yetimin ve bunların tüm aile bireylerinin haklarının, saray tarafından gasbedilmesi demektir. Bunun adı 'kul hakkı' yemektir. Genel Başkanımız, gasbedilen bu kul hakkının hesabını sormayacak da neyin hesabını soracak? Erdoğan sıkılmadan, 'İnsan utanır, insan davet edilmediği yere gitmez' diyor.
Asıl utanmazlık nedir biz söyleyelim. 'Bu can bu tende kaldığı müddetçe, papazı vermem' diye, millete caka satıp, papazı özel uçakla ABD Başkanı'nın Oval Ofisi'ne, bir gecede göndermektir. Asıl utanmazlık, kendisine 'aptal olma' diye mektup yazan, bir ülke başkanının suratına o mektupları çarpmak yerine, bir kare resim çektirip caka satmak için ayağına koşmaktır. Asıl utanmazlık, bir başka ülkenin uçakları İdlib'de 36 askerimizi şehit ettiğinde bunun hesabını sormamaktır. O ülke başkanının saray kapılarında dakikalarca bekletilmektir. Bunu da o ülkenin resmi televizyon kameralarının kronometre tutarak çekmesine izin vermektir."
Faik Öztrak, "Bu ülkede asıl utanmazlık, önce, 'Ekonominin kitabını yazdık' deyip, sonra ekonomiyi batırınca, 'Çin işi, Japon işi yeni ekonomi modeli getiriyoruz' demektir. Asıl utanmazlık, paramızı pul ederek, milletimizi fakruzarurete sürükleyerek, atadan dededen kalan son gümüşleri de Körfez şeyhlerine, yok pahasına pazarlamaya kalkmaktır. Bu ülkede asıl utanmazlık, dün 15 Temmuz'un finansörü olmakla suçladıkları, Birleşik Arap Emirlikleri'nin Veliaht Prensinin ayağına bu gün 10 milyar dolar getirecek diye turkuaz halı sermektir." diye konuştu.
84 milyonluk ülkenin, "organize bir cehaletin deneme tahtasına dönüştürüldüğünü" ileri süren Öztrak, Çin bile ucuz emeğe dayanan modelden vazgeçerken, iktidarın Avrupa Birliği (AB) ile tam üyelik müzakere masasına oturmuş Türkiye'yi "ucuz emek" ülkesi yapmayı önerdiklerini söyledi.
Türk Lirası'nın üç ayda, dolar karşısında yüzde 39, Bulgar Levası karşısında yüzde 36, Pakistan Rupisi karşısında yüzde 36 ve Taliban yönetimindeki Afganistan'ın para birimi Afgani karşısında bile yüzde 29 değer kaybettiğini aktaran Öztrak, "Şimdi dışarıdan para bulmak için yok pahasına neyimiz var neyimiz yok satacaklar. Buna da 'yeni ekonomi modeli' diyecekler." değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "6 ayda işler düzelir" dediğini aktaran Öztrak, şunları kaydetti:
"Bu işler bu kadar kolay mı? Döviz kuru, en istikrarsız ülke olduk. Kurlardaki olağanüstü oynaklık nedeniyle kimse fiyat veremez oldu. İşte tıbbi cihaz satıcıları artık hastanelere mal vermemeye başladı. İthalatçı da ihracatçı da ne yapacağını şaşırmış vaziyette. Paramızın arkasında duracak rezervlerimiz var mı? O da yok. 26 Kasım itibariyle net rezervlerimiz, 34,5 milyar dolar eksi bakiye veriyor. Merkez Bankasının kasası şu anda tek sente muhtaç ama Merkez Bankası, dolar kurunu 13 lira 80 kuruşta tutmak için döviz satıyor. Kur için seviye işaret ediyor. Şimdi soruyoruz, Merkez Bankası kimin dövizini satıyor? Yabancı ülkelerden SWAP'la emanet alınan dövizleri mi? Ticari bankaların kendisine emanet ettiği, dövizleri mi? Yoksa milletin mevduatlarından kesilen, emanet döviz munzam karşılıklarını mı satıyor? Merkez Bankası, olmayan rezervlerinden, iki ihalede 1,5 milyar dolar sattı. Sattı da ne oldu? Hiçbir şey. Dolar hala 14 lira sınırında. Faizler düştü mü? TCMB'nin fonlama faizi kasımdan bu yana, 18'den 15'e çekildi. Ama aynı dönemde 2 yıllık referans tahvil faizi, 18'den 21'e, 5 yıllık tahvilin faizi ise 19'dan 23'e çıktı. Faiz düşecek diyenler, uzun vadeli faizleri sıçrattı.
Bu ülkede aklı başında hiç kimse, Faizin yüksek olmasından mutlu olmaz. Ama faizleri düşürmenin yolu ve yöntemi bellidir. Faizlerin düşmesi, enflasyon beklentilerinin gerilemesine, güvenin artmasına, risk priminin düşmesine bağlıdır. Bugün bu ülkede hükümet, enflasyon beklentilerini düzeltecek, risk primimizi düşürecek hangi adımları attı? 'Çin modeli uygulayacağım' diyen Erdoğan, ekonomiye Çin işkencesi yapıyor. Milletimizi her geçen gün daha da fakirleştiriyor."
- "Dün Meclis kürsüsünde milletin gür sesi vardı"
Öztrak, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
"İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın'ın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun olası cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin açıklamaları oldu. Dün de Meclis Genel Kurulu'nda adaylık tartışması yaşandı. Hem Koray Bey'in sözleri hem de Meclis'teki tartışmalar hakkında sizin yorumunuz nedir?" sorusuna Öztrak, "Genel Başkanımızın Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı hakkındaki görüşleri artık kamuoyuna mal olmuştur. Bunların üzerine yorum yapmak gereksizdir. Genel Başkanımızın açıklamaları nettir, tevil götürmez." yanıtını verdi.
"Genel Başkanın dün bütçe görüşmelerinde konuşması çok ses getirdi. AK Parti milletvekillerini de çok kızdırdı. Siz bu konuşmayı ve AK Partili vekillerin öfkesini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Öztrak, şöyle konuştu:
"Dün Meclis kürsüsünde milletin gür sesi vardı. CHP ve CHP'nin Genel Başkanı sürekli halkımızın arasındadır. Milletimizin dertlerini ilk ağızdan dinlemektedir. Cumhur koalisyonu artık milletin arasına ancak tebdili kıyafetle çıkabilmektedir. Mersin mitingimizdeki manzara, cumhur koalisyonu dengesini tamamen bozmuştur. Gerçekler acıdır, gerçekler acıtır.
AK Parti milletvekilleri de bu ülkede yaşıyor. Markette pazarda milletimizin yaşadıklarını görmüyorlar mı? Milletin dertlerine çare bulunmasını onlar da bekliyor. Ama saray milletin derdine derman olamadıkça sıkıntıları artıyor. Onlar da artık sarayın metal yorgunu olduğunu kabul ediyorlar. Derde derman olamayacağını kabul ediyorlar. Onun için Genel Başkanımızın bu gerçekleri ifade eden sözlerine kızıyorlar. Biz hep 'seçim, seçim, seçim' diyoruz. Genel Başkanımız, doğruları söylüyor. AK Parti milletvekillerinin bu doğrulara kızmak yerine gereğini yapmaları gerekiyor."
Kaynak: