Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "3 Şubat'ta ocak ayı enflasyonunu göreceğiz. Artık genel tahminimiz, beklentimiz 3 Şubat'ta ocak enflasyonu ilan edildiğinde 20'li rakamları görmek" dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Albayrak Medya'nın İstanbul Finans Merkezi Halkbank Kuleleri'nde düzenlediği "Yatırım ve Finansta Türkiye Yüzyılı Zirvesi'ne katıldı.
Yılmaz, oturumda yaptığı konuşmada, İstanbul Finans Merkezi'nin fiziki alanının ötesinde Türkiye'nin finansal vizyonunun bir tezahürü olduğunu söyledi.
Esas vizyonun öncelikle Türkiye'yi bölgesel bir finansal merkez haline dönüştürmek olduğunu dile getiren Yılmaz, "Dolayısıyla finans mevzuatından tutun, finans alanında nitelikli insan gücünün yetiştirilmesine, finansal enstrümanların çeşitlendirilmesine, derinleştirilmesine varıncaya kadar, işte katılım finans başta olmak üzere birçok daha farklı bir seviyeye ulaşmaya varıncaya kadar geniş bir yelpazede bir yol haritamız söz konusu." diye konuştu.
Pandemi döneminde reel ekonomiye öncelik vererek çok doğru yaptıklarını belirten Yılmaz, şöyle devam etti:"Reel sektörü diri tuttuk. Pandemi öncesi 2019'da, dünya ekonomisini 100 kabul ederseniz 2024'ün sonunda dünya ekonomisi 115'e gelmiş. Sadece yüzde 15 büyüyebilmiş. Aynı dönemde Türkiye ekonomisi ise 100'den 130'a yükselmiş. Dünyanın 2 katı daha hızlı büyümüşüz, son 5 yılda. Şimdi bazen birtakım değerlendirmeler yapılıyor ama dünyadan kopup yapılan hiçbir değerlendirmenin hiçbir anlamı yok. Son 5 yıldaki dünyanın hali ortada. Pandemiden jeostratejik gerilimlere, savaşlara, korumacılık politikalarından oluşan finansal belirsizliklere birçok boyutuyla dünya çok zor bir 5 yıl yaşadı. Bu zorluklar içinde, bu belirsizlikler içinde dahi Türkiye, kapasitesini geliştiren ender ülkelerden biri oldu."
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, gelinen noktada temel önceliğin finansal istikrar ve enflasyonun düşürülmesi olduğunu kaydetti.
Her dönemin kendine göre öncelikleri olduğuna değinen Yılmaz, "Bu dönemin önceliği finansal istikrarı pekiştirmek ve enflasyon oranımızı aşağılara çekmek. Bu konuda da başarılı bir programı adım adım hayata geçiriyoruz. Bütüncül bir program bu. Bazen bize 'Sadece para politikası uyguluyorsunuz.' diyenler oluyor. Ben katılmıyorum doğrusu. Para politikasının yanına güçlü bir maliye politikasını koyduk. Ama şunu unutmamak lazım: Bir deprem yaşadı Türkiye ve kamunun son 3 yılda 90 milyar dolar ekstra harcaması oldu. Bu şartlar altında dahi bizim bütçe açığımızın milli gelire oranı oldukça makul seviyelerde." ifadelerini kullandı.
Bu sene bütçe açığının milli gelire oranının 3,6 olduğunu aktaran Yılmaz, şöyle devam etti:"Bu dünyayla mukayese ettiğinizde oldukça iyi bir rakam. Muhtemelen bundan da iyi gelecek. Çünkü son bir iki aydır gelirlerimiz tahminlerimizden biraz daha iyi gidiyor. Dolayısıyla muhtemelen 3,6'yı bile bulmayacak bütçe açığımızın milli gelire oranı. Buradan deprem etkisini çıktığınız zaman 2,6 yanlış hatırlamıyorsam. Bu iyileşmiş haliyle 2,5'lara belki gidecek. Dolayısıyla Türkiye maliye politikalarıyla da bu sürece destek oluyor. Ama maliye esnekliğiniz olan alanlar, esnek olmadığınız kalemler var. 'Personel maaşlarını ödemiyorum.' diyebilir misiniz? Veya işte 'Geçmişte borç aldınız. Ben ödemiyorum.' diyebilir misiniz? Bunlar esnek olmayanlar ama esnek olduğumuz bütün kalemlerde tasarruf anlayışıyla gidiyoruz."
Cevdet Yılmaz, yapısal dönüşümlerde, enerji ve iklim değişikliği alanlarında önemli adımlar attıklarını söyledi.
Tarımdaki bütün destekleme sistemlerini su merkezli şekilde dönüştürücü kararlar aldıklarının altını çizen Yılmaz, "Bunun sonuçlarını da göreceksiniz. 2026 yılı bu anlamda ciddi bir kırılma yılı olacak. Sayın Cumhurbaşkanımız, çeşitli ortamlarda bunu ifade etti. Bir reform yılı olacak, dönüşüm yılı olacak inşallah. Oradan çok daha güçlü bir desteği programda görmüş olacağız." dedi.
Enflasyonun aşağı doğru geldiğine işaret eden Yılmaz, "Geçen yılın mayıs ayında hatırlarsanız 75,5'e çıkmıştık enflasyon oranında. O günden bugüne 44,4 puan düşüş oldu. Enflasyonda ve son geldiğimiz nokta 31,1 seviyesinde. Aslında daha aşağıya gelecekti. Biz 20'li rakamları tahmin ediyorduk doğrusu ama tarımda çok şanssız bir yıl yaşadık. Aynı yılın içinde hem don hem kuraklık oldu. Dolayısıyla tarımımızda yüzde 12'yi aşar oranda yüzde 13'lere yakın bir daralma yaşandı. Küçülme yaşandı, tarım sektöründe. Bu hem büyümeyi aşağıya çekti. Büyüme oranını hem de enflasyona gıda kanalıyla olumsuz bir etkide bulundu." diye konuştu.
Yılmaz, 2026'nın çok daha olumlu finansal koşulların olduğu bir yıl olacağını ifade etti.
İhracatın da artmaya devam edip, 270 milyar doları aştığını dile getiren Yılmaz, esnafın kullandığı kredinin yüzde 50'sini, çiftçilerin kullandığı kredilerin ise yüzde 70'ini hükümetin finanse ettiğini belirtti.
"Haklı olarak emek tarafı daha fazla ücret almak istiyor"
Asgari ücret konusunda bu mekanizmada işveren ve işçinin esas muhataplar olduğuna dikkati çeken Yılmaz, "Bir taraf tabii ki haklı olarak emek tarafı daha fazla ücret almak istiyor. İşletmelerse istihdamını sürdürmek, rekabet gücünü korumak istiyor. Dolayısıyla orada bir denge noktası bulmak önemli. Hem çalışan tarafını hem de işletmeleri... Çünkü işletmeler de rekabetçi olacak, sürdürülebilir olacak. Ayakta kalacaklar ki iş imkanı sağlasınlar. Bunu yapmazsanız işletmeler kapanırsa çalışan kesimlere en büyük zararı vermiş olursunuz. Dolayısıyla burada bu dengeler içinde bir rakam ortaya çıkacaktır diye inanıyorum." ifadelerine yer verdi.
Muhalefetin "Herkes asgari ücret almaya başladı. Toplumun yarısına yakını asgari ücretli." şeklinde eleştirilerini aktaran Yılmaz, "Bunun da pek böyle olmadığını söylemek durumundayım. Kayıt dışılık dediğimiz bir şey var. Asgari ücret gibi hususları çok yüksek yaptığınız zaman kayıt dışına kayış artıyor açıkçası." değerlendirmesini yaptı.
Yılmaz, devletin asgari ücret üzerinden prim aldığı için bazı işletmelerin çalışanlarına daha fazla ücret verseler de asgariden gösterip prim ödediklerini, buna eksik kayıtlılık dendiğini anlattı.
"Dolayısıyla bu rakamlara baktığımız zaman asgari ücretli çok fazla görünüyor. Ama gerçekten o kadar değil. " diyen Yılmaz, bunun işletmelerin vereceği bir ücret olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Ne denir, 'Ağanın eli de tutulmaz.' Asgari ücret 100 lira diye herkesin 100 lira vermesi gerekmiyor. Adı üzerinde asgari ücret. Yani 'Bundan aşağı veremezsin.' diyoruz. Yukarı verme imkanı işletmeler için sınırsız. Asgari ücreti belirliyoruz ama üst tarafını söylüyorum. Orada da 'Ağanın elini tutan yok.' diyorum. İsteyen işletmesinin şartlarına göre ne kadar çok verirse bundan memnuniyet duyarız elbette." ifadelerini kullandı.
Türkiye ve ABD ilişkileri
Yılmaz, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyaretinin Türkiye'yle ABD arasında yeni bir dönem başlattığına işaret etti.
Böylece yepyeni bir siyasi atmosfer oluştuğunu ifade eden Yılmaz, "Bir önceki başkan döneminde maalesef çok olumlu bir dönem yaşadığımızı söyleyemeyiz. Hatırlarsanız o dönemde bir önceki Başkan Biden seçimlere giderken gazetecilere bir beyanatta bulunmuştu. Ben mealen söylüyorum. 'Erdoğan'ı devireceğiz ama bu sefer başka yollarla değil işte muhalefete destek olup sandıkta bunu yapacağız.' demişti. Böyle bir bakış açısı olan bir yönetimdi. Trump'la birlikte bu havanın değiştiğini söyleyebiliriz. Daha önceki dönemde de Başkan Trump'ın, Sayın Cumhurbaşkanımızla güçlü bir diyalog oluşturduğunu, iyi bir iletişim oluşturduğunu biliyoruz." diye konuştu.
Yılmaz, bugün ise olumlu siyasi atmosfer içinde birçok alanda ilerleme sağlama imkanı olduğunu anlattı.
ABD ile 100 milyar dolar ticaret hacmi hedefi olduğunu aktaran Yılmaz, "Malum tarifeler meselesi var. Diğer taraftan tabii yaptırımlar var. Bu yaptırımlar konusunda da Halkbank dahil birçok başlık ele alınıyor ve buralarda daha olumlu sinyaller görüyoruz. Dolayısıyla bu konularda da bu genel olumlu siyasi atmosfer içinde savunma sanayisinden finans alanına varıncaya kadar daha olumlu bir perspektife sahip olduğumuzu işlerin daha olumluya doğru yürüdüğünü rahatlıkla ifade edebilirim." değerlendirmesinde bulundu.
Yılmaz, Suriye konusunda ve Gazze'de ateşkesin sağlanmasında ABD Başkanı Donald Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın diyaloğunun çok önemli katkısı olduğunu vurguladı.
Trump yönetiminin Suriye'de yaptırımları askıya aldığının altını çizen Yılmaz, "Suriye'nin istikrarı, Suriye'nin yeniden yapılanması bizim için çok çok kıymetli. Bütün bu konularda, yani bölgesel konularda da bu yeni siyasi atmosferin olumlu yansıdığını ifade edebilirim." dedi.
"Türkiye'ye yatırımcı gelmiyor" iddiası
Cevdet Yılmaz, güven ortamının gelişmesi ve yatırım ortamının iyileşmesiyle dışarıdan sermaye geldiğini söyledi.
Dünyada düşen küresel yatırım ikliminde Türkiye'nin bunu bir miktar arttırdığını dile getiren Yılmaz, "Şimdi bazıları çıkıyorlar. 'Türkiye'ye yatırımcı gelmiyor. Güven yok, şu yok, bu yok.' diye bir sürü laflar söylüyorlar. Bu rakamlar onları teyit etmiyor. Yıllıklandırılmış olarak bu 15,3 milyar dolar. 383 tane, şu anda 'Türkiye'ye yatırım yapacağım.' diyen proje söz konusu." bilgisini verdi.
Enflasyonun da yüzde 30'lara yaklaştığına değinen Yılmaz, "3 Şubat'ta ocak ayı enflasyonunu göreceğiz. Artık genel tahminimiz, beklentimiz 3 Şubat'ta ocak enflasyonu ilan edildiğinde 20'li rakamları görmek. Belki bir ay gecikmeli olacak ama biz aralık sonunu tahmin etmiştik. Ocak sonu itibariyle inşallah yüzde 30'un altını Türkiye görmüş olacak. Ondan sonra gün sonunda yüzde 20'nin altını görmek, 2027 yıl sonunda ise tek haneli rakamlara ülkemizi kavuşturmak." değerlendirmesini yaptı.
"Türkiye barıştan, diplomasiden yana her tarafla diyalog içinde olan bir güç"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, önceki akşam Cumhurbaşkanı Erdoğan adına Gönüllüler Koalisyonu Liderler Zirvesi'ne katıldığını hatırlattı.
Türkiye'nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın pozisyonunun orada çok daha net bir şekilde görüldüğünü dile getiren Yılmaz, "Bakın şu anda Rusya ve Ukrayna'yla, ikisiyle de konuşabilen nadir liderlerden biri. Avrupa'da zaten yok. İşte Trump yapabiliyor, bir de Sayın Cumhurbaşkanımız. Bunun ne kadar kıymetli olduğunu o platformlarda ben bir kez daha görmüş oldum gerçekten." diye konuştu.
Yılmaz, Türkiye'nin çok doğru bir politika belirlediğini ve iki tarafa da kapılarını açık tuttuğuna, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le Türkmenistan'daki görüşmelerinin son derece önemli olduğuna işaret etti.
Yılmaz, şunları kaydetti:"Sayın Zelenskiy ile de aynı şekilde görüşmeler devam ediyor. Dolayısıyla Türkiye her alanda olduğu gibi dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi küresel düzeyde olduğu gibi barıştan yana diplomasiden yana, her tarafla diyalog içinde olan bir güç. Maalesef bölgemizde bir tarafta istikrar ve barış istemeyen, çatışmalarla sorun çözmeye çalışan güçler var. Bir tarafta da Türkiye gibi diplomasiyle yürüyen, istikrar isteyen, barış isteyen var. Biz bu doğrultuda çalışmaya devam edeceğiz. Milyonlarca insan yerinden yurdundan oldu. Yüzbinlerce insan Ukrayna'da, Rusya'da hayatını kaybetti. Muazzam bir yıkım söz konusu. İnşallah bunlar biter ve bölgemizde Suriye'de olduğu gibi Ukrayna'da da yeniden yapılanma, yeniden inşa çalışmaları başlar."
Konuşmaların ardından, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'a Albayrak Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Albayrak tarafından "Rızk Allah'tandır." yazılı hüsnühat eseri takdim edildi.
Aile fotoğrafının çekilmesiyle program sona erdi.
Kaynak: AA
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.