ÇANAKKALE (AA) - Basın İlan Kurumu (BİK) Genel Müdürü Cavit Erkılınç, "Basın Kanunu'nda yapılacak değişiklikler 'sansür' adı altında algı operasyonlarına maruz kaldı. Burada bir karartma operasyonuna maruz bırakıldığımız bir gerçektir. Dezenformasyona karşı etkin bir mücadelenin verilmesi sadece Türkiye'nin meselesi de değildir. Dezenformasyon sadece bir milli güvenlik meselesi olmanın ötesine geçerek küresel bir güvenlik sorunu halini almıştır." dedi.
Erkılınç, BİK ve Güney Marmara Kalkınma Ajansı (GMKA) iş birliğiyle düzenlenen "Dezenformasyon ve Yanlış Bilgiyle Mücadele Eğitimi"ne katılan basın mensuplarıyla bir araya geldi.
Cavit Erkılınç, burada yaptığı konuşmada, son iki hafta içinde 11 ilde bölge toplantıları düzenlediklerini belirterek, toplantılara gösterilen yoğun ilgiden ve sahadan aldıkları olumlu izlenimden büyük memnuniyet duyduklarını ifade etti.
Erkılınç, bölge toplantılarının tek ana gündeminin bulunduğunu, bunun da internet haber sitelerini süreli yayın kapsamına alacak düzenleme hakkında gazetelerin bilgilendirilmesi ve buradan sağlanacak resmi ilan gelirleri olduğunu hatırlatarak, "Daha çok basınımızın durumu, sorunları, çözüm önerileri, kurumumuzla karşılıklı ilişkiler üzerine yoğunlaşmayı istesek de dezenformasyonla mücadeleye değinmeden geçmek mümkün olmadı. Biz değinmesek, gazete temsilcilerimizden dezenformasyona ilişkin sorular geldi. Öylesine önemli bir konu ki medya çalışanı arkadaşlarımıza yönelik sertifika programı düzenleniyor ve bu vesile ile bir araya geliyoruz." diye konuştu.
- "Yalan veya yanlış bilgiden endişe etmemek mümkün mü?"
Güvenilir araştırmaların sahte habere en çok maruz kalan ülkeler sıralamasında Türkiye'yi ilk sırada gösterdiğini vurgulayan Erkılınç, sosyal medyada paylaşılan her 100 haberden 50'sinin yalan olduğunun görüldüğünü söyledi.
Türkiye'de kullanıcılarının yüzde 60'ının internetteki yanlış bilgiden endişe duyduğunu aktaran Genel Müdürü Cavit Erkılınç, şunları söyledi:
"Yalan veya yanlış bilgiden endişe etmemek mümkün mü? Son bir aydan birkaç örnek paylaşmak isterim. Biri çıktı, ‘Kız Kulesi çalındı' dedi, öteki ‘Katarlılara satılmış' diyerek el yükseltti. Koca ülke işi gücü bıraktık Kız Kulesi peşine düştük, sahile akın ettik. Bu yalan mesajlar on binlerce paylaşım alırken gerçeği duyuran Bakanlığın açıklaması birkaç yüz paylaşım ancak alabildi. Yine ters açı hilesi ile kaçak yapı yıkımı, ‘Peribacaları yıkılıyor' diye sunuldu. Avcılar'daki metrobüs kazasında ise ‘yurttaş gazeteci', onlarca ölü, yüzlerce yaralıdan bahsederek yalan haber şehvetinin esiri olduğumuzu adeta ispatladı. Bizim mücadelemiz tam olarak toplumu bölen, ayrıştıran, ortak değerlerimizin temeline dinamit koyan bu anlayışladır."
Türkiye'de 2006-2017 yılları arasında 126 bin önemli yalan haber üretiminin gerçekleştirildiğini ve bunun 3 milyon kişi tarafından yayıldığını ifade eden Erkılınç, yalan haberin toplum psikolojisinden kamu güvenliğine, medyanın itibarından ekonomik kayıplara kadar ciddi ve onarılmaz etkilerinin acı tecrübelerle öğrenildiği bir çağda yaşandığını kaydetti.
- "Yeni Basın Yasası'nı hakikat mücadelesinin adı ve sembolü olarak görüyoruz"
Yalana en çok maruz kalan ülkelerin başında gelen Türkiye'nin, dezenformasyonla mücadelesini, kamu güvenliği ve haber alma özgürlüğü çerçevesinde yeniden düzenleyecek adımları atmaya mecbur olduğuna işaret eden Erkılınç, şöyle devam etti:
"Basın Kanunu'nda yapılacak değişiklikler 'sansür' adı altında algı operasyonlarına maruz kaldı. Burada bir karartma operasyonuna maruz bırakıldığımız bir gerçektir. Dezenformasyona karşı etkin bir mücadelenin verilmesi sadece Türkiye'nin meselesi de değildir. Dezenformasyon sadece bir milli güvenlik meselesi olmanın ötesine geçerek küresel bir güvenlik sorunu halini almıştır. Basın İlan Kurumu olarak Yeni Basın Yasası'nı hakikat mücadelesinin adı ve sembolü olarak görüyoruz. Almanya, sosyal medya yasası ile fiziksel şiddet ve cinsel saldırı tehditlerini üç yıla kadar, hakareti ise iki yıla kadar hapisle cezalandırabiliyor. Fransa'da dezenformasyon içeriklerinin paylaşıldığı platformların yöneticilerine bile bir yıl hapis cezası verilebiliyor. Ülkemiz aynı ilkeleri ortaya koyunca ‘sansürcü' oluyor."
Yasal düzenlemelerin dezenformasyonla mücadelede tek başına yeterli olmayacağını belirten Erkılınç, yalana karşı toplumsal refleksin güçlendirilerek hakikat peşinde koşulmasının, medya okuryazarlık kültürünün geliştirilmesinin ve teyit mekanizmalarının sağlıklı işletilmesinin önemine değindi.
Medyaya duyulan güven oranının, güvensizliğin gerisinde kaldığını ve bu nedenle güvenilir olmayan kaynaklara yönelmenin önünün açıldığını anlatan Cavit Erkılınç, İletişim Başkanlığı bünyesinde kurulan Dezenformasyonla Mücadele Merkezi'nin Türkiye'ye karşı yürütülen sistematik saldırılara karşı önemli bir görev yürüteceğine inandığını vurguladı.
Konuşmaların ardından eğitime katılanlara sertifikaları törenle verildi.
Törene, Çanakkale Valisi İlhami Aktaş, GMKA Genel Sekreteri Abdullah Güç, BİK Kurumsal İletişim Müdürü Oğuz Akçakoca, BİK Balıkesir Şube Müdürü Gökhan Eren, kursiyerler ve basın mensupları katıldı.
Kaynak: