Kadın, barış ve güvenlik alanında kaydedilen her türlü ilerlemenin hesap verilebilirlik ve performans açısından da önemi olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, "Barışı korumada teknolojinin ve tıbbi kapasitenin önemini vurgulayan Seul Girişimi'ni de takdir ediyoruz. Mağdur odaklı bir yaklaşımla hesap verebilirliği teşvik etmeliyiz" diye konuştu.
'TÜRKİYE 2,9 MİLYON DOLARLIK BİR KATKI SUNDU'
Barışı korumu eyleminde, A4P girişiminden bu yana önemli bir aşama kaydedildiğini, ancak daha atılması gereken çok adımlar olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, "Uluslararası toplum, Brahimi Raporu olarak bilinen BM Barış Operasyonları Paneli Raporu'nu henüz hayata geçirmemiştir. BM Barışı Korumu Gücünün başarısı herkesin uzlaşmasını gerektiriyor. Bu durum Kıbrıs için de geçerlidir. Eski Genel Sekreter Sayın Ban Ki-Moon'un da yaptığı açıklamada Kıbrıs'tan bahsetti. BM'nin Ada'daki BM Barış Korumu Gücünün faaliyetleri için, Kıbrıslı Türk makamlarının onayını alması gerektiğinin vurgulamak istiyorum. Ayrıca, Ada'daki tek işgalin 1963'te gerçekleştiğini ve aslında 1964'te BM Barış Gücü'nün konuşlandırılmasına yol açtığını hatırlamam gerekir" ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin BM'nin barışı koruma çalışmalarına verdiği desteğe de değinerek "Türkiye, kuruluşundan bu yana BM Barışı Koruma Fonu'na 2,9 milyon dolarlık bir katkı sundu. Fona katkı sunmaya da devam edeceğiz. Türkiye ayrıca Afrika'dan Orta Doğu ve Balkanlar'a kadar barışı koruma operasyonlarına da katkı vermeye devam edecektir" dedi.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.
