TBMM (AA) - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, HDP'nin Esenyurt ilçe binasındaki görüntülere ilişkin, "İstanbul'un göbeğinde terörist devşirmek demokrasi midir? YPG'nin iğrenç afişlerini asmak, PKK'nın kirli flamalarını sallamak, bebek katilinin kanlı posterlerini taşıyıp parti görünümlü örgüt binalarında mahfuz tutmak insan haklarının evrensel prensiplerinin neresinde yazılıdır?" dedi.
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, erken seçim zorlamasıyla birlikte CHP ve İYİ Parti'nin "güçlendirilmiş parlamenter sistem" çalışmalarında son aşamaya gelmelerinin, dış tazyikin momentiyle en son Rusya'daki gibi bir krizin doğması yönünde hazırlıkların ikmal ve ihtimalinin hafife alınmaması gereken tehlike sinyalleri arasında olduğunu söyledi.
Bu kapsamda, Boğaziçi Üniversitesinde 24 gündür süregelen eylemlerin de bir prova niteliği taşıdığını ifade eden Bahçeli, "Salgınla kıyasıya mücadele edilen, mecburiyetten sokağa çıkma kısıtlamasına gerek duyulan ülkemizde, özellikle konjonktürel ekonomik sorunlardan sokak hareketi çıkarmak için çırpınan işbirlikçilerin varlığı da bilinen bir gerçektir. Tüm bunlar hesaba katıldığında MHP ile Cumhur İttifakı'nın neden hedefe koyulduğu ortaya çıkacaktır. Zira Cumhur İttifakı, kaos hayallerini suya düşürmektedir. Milli birlik ve iç huzur ortamını baltalamayı düşünenleri şaşkına çevirmektedir." diye konuştu.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun "MHP düşmanlığının rastlantı olmadığını" söyleyen Bahçeli, "Her karışıklığın altında parmak izi bulunan Serok'un konuşmaya ne hakkı ne de haddi vardır. Biz onun namertliğini iyi biliriz. Şayet koalisyon hükümeti kurmak amacıyla bize geldiğinde söylediklerini açıklamış olsaydık insan içine çıkacak yüzü olmaz, hali kalmazdı. Serok Ahmet sufleyi aldığı yerlerle bağlantısını ve menfaat ilişkisini derhal gözden geçirmelidir. Kimlerin dolduruşuna geldiği, kimlere teşrifatçılık yaptığı malumumuzdur. Rüyasında Hegel ile sohbet edeceğine, bir an önce ayağa kalkıp icazetli siyasetini sonlandırmalı, kendine çekidüzen vermelidir. Gelecekte küçük bir ayrıntı olarak hatırlanacağını da aklından çıkarmamalıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Bahçeli, millet ve ülke için huzur, dirlik, refah, istikrar istediklerini, barış ve kardeşlik dilediklerini belirterek, "Bir yanda bunları isteyip dilerken bir başka zeminde şiddeti körüklediğimizi iddia edenler sefil birer yalancıdır. Diyeceğim odur ki Serok Ahmet yalancıdır, yandan çarklıdır. Kemal Kılıçdaroğlu fren tutmamış, yalan bataklığına çakılmıştır. İP'in başkanı, yalanı maske olarak takalı zaten çok olmuştur." dedi.
- Gülnaz Şırınga haberi tepkisi
Bir gazetecinin, televizyon programında, mizah bir haber üzerinden yaptığı değerlendirmelere değinen Bahçeli, şunları kaydetti:
"Beni üzen asıl konu ise hemşire Gülnaz Şırınga isimli kardeşimizin maruz kaldığı şiddet olayıdır. Bu talihsiz hemşirenin başına ne geldiyse bana aşı yaptıktan sonra gelmiş. Olacak iş mi bu? Sokak aralarına gizlenen kalabalık bir grup bu kardeşimizi tek başına yakalayınca darbetmişler, dayaktan geçirmişler, daha sarsıcı olanı ise komaya sokmuşlar. Allah var ya, suçsuz günahsız bir hemşireye saldıranlara hayret ettim. Devir değişti, mertlik bozuldu. Yazık ki şu anda yoğun bakımda hayatta kalma mücadelesi veriyor. Gülnaz Şırınga'ya ve yakın mesai arkadaşı Gülendam Enjektör'e geçmiş olsun diyorum, bundan sonra daha dikkatli aşı yapacaklarına ayrıca inanıyorum.
Şaka bir yana, tuhaf bir dönemden geçiyoruz. Tuşsuz telefonlar, kulpsuz kapılar, duygusuz ilişkiler, vicdansız insanlar yaygınlaşıyor. Mizahı menfur bir şiddet olarak okuyan, parodi haberi gerçek kabul edip içindeki kin ve öfkeyi seferber eden utanmaz simalar ne kadar da çoğaldı. Neyse ki Halkalı'da tren bekleyenlere sadece gülüyoruz, gülünç duruma düşenlere esasen acıyoruz. Buna rağmen Allah eksiklerini de göstermesin diyorum, müfteri nasıl olur ispatlıyorlar. Sağ olsunlar, üzerimizde oynanan oyunları birer birer kendi elleriyle çürütüyorlar.
Bu dava dualıdır, himaye edenimiz Allah'tır. Biz gazetecilerin, televizyonların trol değil, kurşun asker değil, tetikçi değil ahlaklı, erdemli, doğru ve tarafsız haber vermelerini arzu ederiz. Şunu da bilmelerini isteriz ki milliyetçi ülkücü hareketin şiddetle işi yoktur. Kargaşa çıkarmak isteyenlerle ilişkisi yoktur. Kavgada hayır ve umut görmesi mümkün değildir. Biz yaratılanı severiz Yaradan'dan ötürü. Bu sevgiye layık olmayanlar çıkabilir, onları da Allah'ın adaletine ve milletimizin vicdanına havale ederiz. Uydurma Gülnaz Şırınga haberini gerçek sanıp heyecanla anlatan saygıdeğer sözde gazeteciye diyeceğim şudur; nefret insan sağlığına zararlıdır, iman ve izan sahibi karşısındaki her kişiye iyi niyet ve hoşgörüyle nazar eder."
- HDP'nin Esenyurt ilçe binasındaki görüntüler
Devlet Bahçeli, HDP'nin Esenyurt ilçe binasındaki dehşet verici görüntülerin malumun bir kez daha ilanı ve ifşası olduğunu vurguladı.
Aynısıyla hücre evi olan parti binasının terör örgütünün şehirdeki sığınağı ve teröristlerin barınağı haline dönüştürüldüğünü belirten Bahçeli, şöyle devam etti:
"HDP, bir siyasi parti dışında ne varsa odur. Nitekim HDP'nin ön kapısından giren arka kapısından Kandil'e çıkmaktadır. Hangi medeni, gelişmiş ve hukukun üstünlüğüne bağlı bir ülkede böylesine kepazelik vuku bulmuştur? İstanbul'un göbeğinde terörist devşirmek demokrasi midir? YPG'nin iğrenç afişlerini asmak, PKK'nın kirli flamalarını sallamak, bebek katilinin kanlı posterlerini taşıyıp parti görünümlü örgüt binalarında mahfuz tutmak insan haklarının evrensel prensiplerinin neresinde yazılıdır? HDP'yi savunmak Türkiye'nin egemenlik haklarını yok saymaktır. HDP'nin kapatılmasına karşı çıkmak adaleti ve terörle mücadeleyi sekteye uğratmaktır. Asıl demokrasi düşmanı, asıl özgürlük düşmanı, asıl insanlık düşmanı, Mehmetlerimize kurşun sıkanlarla kol kola girenler, polislerimize pusu kuranlarla yanak yanağa verenlerdir. HDP demek PKK demektir. HDP demek ihanet demektir. HDP demek kundağa sarılı bebeklerimize ölüm demektir."
- "HDP'nin kapatılması adalete, hakkaniyete ve milli iradeye aykırılık teşkil etmeyecektir"
Bahçeli, 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamenin tahlil ve tetkik edilmesi halinde, HDP'nin kapatılması hususunda somut delil ve belgelerin bütünüyle görülebileceğini dile getirerek, sırf bu iddianameye bakan bir hukuk insanının bile HDP'nin kapatılmasıyla ilgili akut bir ihtiyaç olan soruşturmayı açabileceğini söyledi.
Parti kapatılmasıyla ilgili görüşlerinin açık olduğunu vurgulayan Bahçeli, siyasi partilerin kapatılarak cezalandırılması yerine, Anayasa'nın temel ilkelerine aykırı hareket eden parti yöneticisi ve üyelerinin sorumlu tutularak cezalandırılmasını her zaman belirttiklerini aktardı.
Siyasi partilerin kapatılması halinde bu partilere oy veren seçmenler ve bu konuda sorumluluğu olmayan parti yöneticileri ve teşkilatlarının da cezalandırılacağını ifade eden Bahçeli, partinin hükmü şahsiyeti, sağduyulu davranan üyeleri, yöneticileri ve teşkilatları ile kapatmayı gerektirecek fiillerin sahiplerinin ayrı tutulmasının başka önemli bir konu olduğunu kaydetti.
Bahçeli, sadece bireysel sorumluların siyasi yaptırımla cezalandırılmasının, bunların eylemlerinin yürürlükteki kanunlara göre ayrıca takibat gerektirmesi halinde yargı sürecinin önünün açılmasının en makul, en adil ve hakkaniyete en uygun yöntem olacağını devamlı söylediklerini anlattı.
Şiddeti ve terörü siyasal bir araç olarak kullanan ve anayasal düzeni yıkmak amacıyla şiddeti ve şiddet kullanmaya dayalı faaliyetleri savunan siyasi partilerin bu çerçevenin dışında tutulmasının hukuk devletinin vazgeçilmez gereği olduğunu belirten Bahçeli, "İşlenen fiillerin ve sonuçlarının ağırlığı dikkate alındığında, HDP'nin kapatılması adalete, hakkaniyete ve milli iradeye aykırılık teşkil etmeyecektir." değerlendirmesinde bulundu.
Bahçeli, "CHP, HDP, İP ve diğerlerinin bu saldırganlığa refakat ettiği, hatta yardım ve yataklıkta bulunduğu hazin ve hüsran verici bir gerçektir. CHP'ye göre terörist Demirtaş serbest bırakılmalıdır. İYİ Parti'ye göre de terörist Demirtaş özgürlüğüne kavuşmalıdır. Kanaatimiz odur ki teröriste 'terörist' diyemeyen, işlenmiş suçlara potansiyel ortaktır. MHP'ye şiddet yaftası vurmak için kuyruğa girenler, teröristlere cici çocuk muamelesi yapacak kadar gayri milliliğe savrulmuşlardır. Sorarım sizlere; bu reva mıdır? Bu hak mıdır? Bunun neresi siyasetle bağdaşmaktadır?" diye konuştu.
- "CHP yönetimi valilerle, kaymakamlarla, rektörlerle, uzman çavuşlarla, başçavuşlarla uğraşıyor"
CHP yönetiminin teröristlerle değil; valilerle, kaymakamlarla, rektörlerle, uzman çavuşlarla ve başçavuşlarla uğraştığını ifade eden Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şu utanmazlığa bakınız ki bu şerefli meslek mensuplarının hepsine birden militan iftirası atıyorlar. Türk Dil Kurumu Sözlüğü'ne göre militanın üç manası vardır. Birincisi, mücadelesini zor kullanarak ve yasa dışı yollarla yapan taraftardır. İkincisi, bir siyasal örgütün etkin üyesidir. Üçüncüsü de bir düşüncenin, bir görüşün başarı kazanması için savaşan, mücadele eden kimsedir. Peki valilerimizin, kaymakamlarımızın, rektörlerimizin hangi fiilleri militanlığa uygundur? Kahraman uzman çavuşlarımız ile başçavuşlarımızın hangi mücadeleleri militancadır? Kahramana 'militan' demek vatan hainlerine mihmandarlıktır. CHP yönetimi militan arıyorsa, Boğaziçi Üniversitesinde terör örgütleriyle eylem birlikteliği yapan DHKP-C ve PKK hayranı il başkanlarına bakacaklar. CHP yönetimi militan arıyorsa, şehit savcımız Mehmet Selim Kiraz'ın katilini morgdan alan milletvekillerine kafa yoracaklar. CHP yönetimi, ısrarla militan görmek istiyorsa, bir boy aynasının karşısına geçip lekeli suretlerini titizlikle inceleyecekler."
Bahçeli, terörle mücadeledeki yüksek başarı ve kazanılmış moral düzeyinin HDP'yi ürküttüğünü, CHP korkarken, İYİ Parti'nin rahatsız olduğunu söyledi.
Diyarbakır HDP il örgütünün önünde zafer işareti yapan HDP İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu'nu ve zihniyetini, anaların beddualarının yerle yeksan edeceğini vurgulayan Bahçeli, "Hiç kimse gündem saptırmaya ve kafa bulandırmaya çalışmasın, zira her şey gün gibi meydandadır." diye konuştu.
(Sürecek)
Kaynak: