Anayasa Mahkemesi (AYM), bir GSM şirketinin, kendi şirketlerine tahsis edilen numaraların yönetmelikle başka operatörlere taşınmasına imkan tanınmasına yaptığı itirazda mülkiyet hakkının ihlal edildiğine hükmetti.
Reklam alanı
Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanan karara göre, Ulaştırma Bakanlığı ile 1998'de 25 yıllığına geçerli olacak şekilde imtiyaz sözleşmesi imzalayan bir GSM şirketine, ulusal numaralandırma planında yer alan 530 ile 539 arasındaki alan kodları tahsis edildi.
Şirket faaliyetlerine devam ederken 2007'de Resmi Gazete'de yayımlanan yönetmelikle, cep telefonu kullanıcılarına numaralarını değiştirmeden hizmet aldıkları işletmeciyi değiştirme imkanı sağlandı.
Yönetmeliğin, kendilerine tahsis edilen sınırlı sayıdaki numaraları kullanma hakkını kısıtladığını, durumun haksız rekabet doğurduğunu ileri süren GSM şirketi, yürütmenin durdurulması için Danıştay'a dava açtı. Danıştay 13. Dairesi ise davanın reddine karar verdi.
Daire kararının kesinleşmesinin ardından şirket, hak ihlali iddiasıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yaptı.
Başvuruyu inceleyen Yüksek Mahkeme, Anayasa'nın 35'inci maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ve ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması adına yeniden yargılama yapılmak üzere kararın Danıştay'a gönderilmesine hükmetti.
Kararın gerekçesinden
Anayasa Mahkemesinin kararında, başvurucu şirkete tanınmış 530 ile 539 arasındaki alan kodlarını 25 yıllığına tekel biçiminde kullanma imtiyazının mülk kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, numara taşıma imkanı tanınmasıyla şirketin mali riskle karşı karşıya kalabileceğini ileri sürdüğü ifade edildi.
Hak ve özgürlükleri sınırlandıran hükümlerin kamu makamlarınca geniş yorumlanmasının bireyler açısından öngörülemez sonuçlar doğurabileceğine işaret edilen kararda, Türk anayasal sisteminde hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı düzenleme yapma yetkisinin yasama organına ait olduğu anımsatıldı.
"Demokrasilerde hangi hakkın ne ölçüde sınırlanacağına bürokrasi veya yargı değil yasama organları karar verir." değerlendirmesine yer verilen kararda, mahkemelerinin de hak ve özgürlükleri sınırlayıcı kuralların kapsamının geniş yorumlanması hususunda oldukça ihtiyatlı davranması gerektiği vurgulandı.
Numara taşıma konusundaki yönetmeliğin, imtiyaz sözleşmesiyle tanınan ekonomik hakları kısıtlayacağı nitelikte olduğu, idarece şekli anlamda bir kanuna değil yönetmelik düzenlemesine dayanılarak uygulamaya geçirildiği tespitine yer verilen kararda, bunun mülkiyet hakkına müdahale anlamı taşıdığı belirtildi.
Yüksek Mahkemenin kararında, şu ifadeler yer aldı:
"Sonuç olarak 2008 yılında yapılan değişiklik öncesine ilişkin olarak idarenin doğrudan numara taşınabilirliğine ilişkin açık bir kanuni düzenleme ihdas etmeden yönetmelikle mezkur müesseseye uygulanırlık kazandırılmasının kanun hükmünün öngörülebilir olmayan genişletici yorumuna dayandığı kanaatine ulaşılmıştır. Dolayısıyla mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin Anayasa'nın 13. ve 35. maddelerine aykırı olarak kanuni bir dayanağının mevcut olmadığı sonucuna varılmaktadır. Müdahalenin kanunilik şartını sağlamadığı tespit edildiğinden Anayasa'nın 13. ve 35. maddelerinde öngörülen diğer unsurlar olan meşru amaç ve ölçülülük kriterlerine riayet edilip edilmediğinin ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir."
Şirket faaliyetlerine devam ederken 2007'de Resmi Gazete'de yayımlanan yönetmelikle, cep telefonu kullanıcılarına numaralarını değiştirmeden hizmet aldıkları işletmeciyi değiştirme imkanı sağlandı.
Yönetmeliğin, kendilerine tahsis edilen sınırlı sayıdaki numaraları kullanma hakkını kısıtladığını, durumun haksız rekabet doğurduğunu ileri süren GSM şirketi, yürütmenin durdurulması için Danıştay'a dava açtı. Danıştay 13. Dairesi ise davanın reddine karar verdi.
Daire kararının kesinleşmesinin ardından şirket, hak ihlali iddiasıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yaptı.
Başvuruyu inceleyen Yüksek Mahkeme, Anayasa'nın 35'inci maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ve ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması adına yeniden yargılama yapılmak üzere kararın Danıştay'a gönderilmesine hükmetti.
Kararın gerekçesinden
Anayasa Mahkemesinin kararında, başvurucu şirkete tanınmış 530 ile 539 arasındaki alan kodlarını 25 yıllığına tekel biçiminde kullanma imtiyazının mülk kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, numara taşıma imkanı tanınmasıyla şirketin mali riskle karşı karşıya kalabileceğini ileri sürdüğü ifade edildi.
Hak ve özgürlükleri sınırlandıran hükümlerin kamu makamlarınca geniş yorumlanmasının bireyler açısından öngörülemez sonuçlar doğurabileceğine işaret edilen kararda, Türk anayasal sisteminde hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı düzenleme yapma yetkisinin yasama organına ait olduğu anımsatıldı.
"Demokrasilerde hangi hakkın ne ölçüde sınırlanacağına bürokrasi veya yargı değil yasama organları karar verir." değerlendirmesine yer verilen kararda, mahkemelerinin de hak ve özgürlükleri sınırlayıcı kuralların kapsamının geniş yorumlanması hususunda oldukça ihtiyatlı davranması gerektiği vurgulandı.
Numara taşıma konusundaki yönetmeliğin, imtiyaz sözleşmesiyle tanınan ekonomik hakları kısıtlayacağı nitelikte olduğu, idarece şekli anlamda bir kanuna değil yönetmelik düzenlemesine dayanılarak uygulamaya geçirildiği tespitine yer verilen kararda, bunun mülkiyet hakkına müdahale anlamı taşıdığı belirtildi.
Yüksek Mahkemenin kararında, şu ifadeler yer aldı:
"Sonuç olarak 2008 yılında yapılan değişiklik öncesine ilişkin olarak idarenin doğrudan numara taşınabilirliğine ilişkin açık bir kanuni düzenleme ihdas etmeden yönetmelikle mezkur müesseseye uygulanırlık kazandırılmasının kanun hükmünün öngörülebilir olmayan genişletici yorumuna dayandığı kanaatine ulaşılmıştır. Dolayısıyla mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin Anayasa'nın 13. ve 35. maddelerine aykırı olarak kanuni bir dayanağının mevcut olmadığı sonucuna varılmaktadır. Müdahalenin kanunilik şartını sağlamadığı tespit edildiğinden Anayasa'nın 13. ve 35. maddelerinde öngörülen diğer unsurlar olan meşru amaç ve ölçülülük kriterlerine riayet edilip edilmediğinin ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir."
Kaynak:
Reklam alanı
Son dakika gelişmelerden anında haberdar olmak için WhatsApp haber kanalımıza katılın.
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.
Yasal Uyarı: Yayınlanan haberler, köşe yazıları, fotoğraflar, yazı dizileri ve her türlü eserin tüm hakları
Mirajans Medya İletişim Reklam Haber ve Prodüksiyon A.Ş.'ye aittir. Kaynak gösterilerek bile olsa eserin bütünü veya
bir kısmı özel izin alınmadan kullanılamaz.
⚡ BU HABERE EMOJİYLE TEPKİ VER!
👏
0
❤️
0
😊
0
😡
2
👎
2
😂
0
😢
0
😲
2
Toplam 6 tepki
aym ne zaman halkın lehine bir düzenleme olsa hep karşısında olmuştur. Şimdi numara taşıyan o kadar insan ne yapacak, yeni numara mı alacak? hdpkk\'ya devlet yardımını serbest bırakan, adeta cebine harçlık koyan aym\'den ne beklenir ki. Hukuk içindeki fetöcüler temizlenmeden vesayetten ve mandacılıktan kurtulamayız.
Yorum Yap
Muğla'da Hz. Mevlana 752. Vuslat Yıldönümünde anıldı
Doğu Ekspresi Kars'tan ilk seferine çıktı
Engelli iki çocuğunu öldürüp, kendi hayatına son verdi
Husumetlilerin kavgasında kan aktı! 2 ölü
Enflasyon düzeltmesi, KOBİ'ler ve meslek mensuplarından gelen talep üzerine ertelendi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Menfi ile görüştü
32 kişiye mezar olmuştu: 5 kişiye hapis cezası
Ömer Atiker: "Sezon sonu borç tahminini 2 milyar 400 milyon TL olarak öngörüyoruz"
Konya'da ocakta unutulan yemek yangına neden oldu
Konya'ya 60 milyon liralık spor malzemesi dağıtıldı
Yüzyıllardır sürüyor: Konya’da şivlilik geleneği büyük coşkuyla başladı
NASA yeniden Ay'a gidecek