ANKARA (AA) - Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, İnsan Hakları Eylem Planı'nın, Türkiye'de reformcu bir parti olan AK Parti'nin, kurulduğu günden beri sürekli ve kesintisiz sürdürdüğü reform yolculuğunun bir adımı olduğunu söyledi.
Gül, AA Editör Masası'nda, İnsan Hakları Eylem Planı'nın detaylarını paylaştı.
AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Şenol Kazancı, programın başında, Adalet Bakanı Gül'e "Ben sizi burada birkaç defa ağırladım ama sanki ilk defa böyle bir başarılı sınav geçirmiş, rahatlamış bir psikolojiyle buradasınız." dedi.
Bakan Gül de "Güzel bir süreç yaşadık. Dün Eylem Planı'nı, Sayın Cumhurbaşkanımız kamuoyuyla paylaştı. Önemli bir yargı reformu süreci çerçevesinde önemli bir kilometre taşıydı, onun bir rahatlığı olabilir tabii." diye konuştu.
Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin hedeflerinden İnsan Hakları Eylem Planı'nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklandığı anımsatılarak, "Böyle bir plana neden ihtiyaç duyuldu? Bu planın amacı nedir, plan Türkiye için yeni bir milat sayılabilir mi?" soruları üzerine Gül, Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin uygulanması çerçevesindeki bir adımın hayata geçtiğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 2019 Mayıs ayında Yargı Reformu Strateji Belgesi'ni açıkladığını ve "Güven veren erişilebilir bir adalet için yol haritamız budur." dediğini aktaran Gül, bu belgedeki hedeflerden birinin de İnsan Hakları Eylem Planı'nın hazırlanması olduğunu anlattı.
Gül, "Buradaki motto, buradaki amaç ne? Özgür birey, güçlü toplum, daha demokratik bir Türkiye. Yani güven veren erişilebilir bir adalet olacak. Bunu 2019'da açıkladık, yüzde 50'si hayata geçti, devam ediyor hayata geçme çalışmaları ve buradaki hedeflerden biri de özgür birey, güçlü toplum, daha demokratik Türkiye. Yani Türkiye'de yaşayan herkesin daha özgür olduğu ve daha güçlü bir toplumu dolayısıyla meydana getirecek ve daha da demokratik bir Türkiye olacak." değerlendirmesinde bulundu.
Tüm bu amaçları gerçekleştirmek üzere "nerelerde eksiklik var" şeklinde bir düşünce ortaya çıktığını ve toplumun her kesimiyle yaklaşık 1,5 yıldır bu çalışmaların yapıldığını dile getiren Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Burada bir partiliden bahsetmiyoruz, siyasetten bahsetmiyoruz, insandan bahsediyoruz. İnsan vardır ve hakkı vardır. Yani şu bölgenin hakkı, şu düşüncenin, şu inancın hakkı demiyoruz. Türkiye'de yaşayan kim olursa olsun hakkıyla beraber doğmuştur, hakkıyla beraber yaşayacaktır ve bu hakları geliştirmeye yönelik devletin, kamunun ortaya koyduğu bir taahhüttür. 'Ben şu, şu ilkelere göre vatandaşıma hakları en geniş anlamda vereceğim.' Bu bir lütuf da değildir. Bu devletin bir görevidir. Devletin görevlerini tekrar hatırlatan vatandaşa da 'Bunlar senin hakkındır, doğduğun andan itibaren Türkiye demokratik bir hukuk devletidir, bu hakları sen isteme hakkına sahipsin.' Bunu hatırlatan bir belge. Dolayısıyla Türkiye'de reformcu bir parti olan AK Parti'nin, kurulduğu günden beri sürekli ve kesintisiz sürdürdüğü reform yolculuğunun bir adımı. Yani pedalı sürekli çeviriyoruz, eğer çevirmezsek düşeriz. Merdiven çıkan bir süreç gibi düşünelim, reformlar, merdiveni çıkarsınız Türkiye'nin sorunlarını çözersiniz ve daha yukarı bir merdivenden çıkarsınız. Eğer geriye baksanız, aşağıya baksanız düşersiniz ama biz ileriye bakıyoruz daha çıkılacak çünkü birkaç merdiven daha var. Ondan sonra 2023 ve yeni yüzyıla daha güçlü bir Türkiye ile daha müreffeh bir ülke olarak girmiş olacağız, hedefimiz bu."
Bu çalışmaya yönelik bazı eleştiriler de getirildiği, salgın kaynaklı sağlık sorunları ve ekonomik sıkıntılar yaşanırken yeni anayasaya odaklanmanın asıl derdi ıskalamak anlamına geldiği yönünde eleştiriler yapıldığı ifade edilerek, "Anayasanın ekonomiyle, kalkınmayla bir ilgisi, alakası var mı?" sorusu üzerine Gül, "Esas itibarıyla şunu söylemek lazım, bunların hepsi, toplumsal hayat, değişime tabi olan bir organizma. Hayat sürekli değişim içinde ve hayatın bu değişimini, vatandaşların beklentilerini ıskalamamanız gerekiyor." yanıtını verdi.
- "Bir ülkede demokrasi açığı varsa o ülkede bütçe açığı var demektir"
Ekonominin hukukla iç içe olduğunun altını çizen Gül, şöyle devam etti:
"Bir ülkede demokrasi açığı varsa o ülkede bütçe açığı var demektir. Eğer demokrasi artarsa sofradaki ekmek artar. Özgürlükler artarsa sofradaki ekmek, işimiz, aşımız artar. Bunların hepsi bu iklimin bir sonucudur. Dünyada çok güzel ülkeler var, 'bedava yatırım yapın' diye, üstüne hatta para verip 'gelin burada yatırım yapın' diye yatırımcıları teşvik ettiği ülkeler var ama o ülkede demokrasi eksik olduğu için anayasası güçlü olmadığı için özgürlükler, insan hakları eksik olduğu için o ülkeye yatırımcı gitmiyor. Yatırımcı nereye gider? Yatırımcı hukuk güvenliğinin olduğu yere gider. Hukuk güvenliği varsa ekonomik sonuçlar orada alınır. Eğer hukuk istikrarı varsa ekonomik istikrar vardır. Dolayısıyla bunlar böyle hukuk dediğimiz, anayasa dediğimiz, su gibi, ekmek gibi, hava gibi oksijen gibi hissetmeyiz aldığımızı, eksikliğini ancak olmayınca hissederiz. Dolayısıyla bunlar hepsi hukuk da ekonomi de diğer tüm alanlar da işte geçmiştir. Demokrasi de zaten bunların hepsi, vatandaş bunu, neticelerini hissederek, meyvelerini alır."
- "İnsan Hakları Eylem Planı'nda en önemli başlık hukuk güvenliği"
Bir ülkede hukuk ve ekonomi güvenliği varsa geleceğe daha emin adımlarla bakılacağını vurgulayan Gül, şunları kaydetti:
"Bir sözleşme yapmışsın ama sözleşme ne kadar geçerli olacak ya da yarın tüm mülkiyet hakkına el konacaksa oraya yatırım yapmaz ki. Yatırım olmayınca oradaki çalışan işçiye de temas ediyor, eşine, çocuğuna da temas ediyor. Hukuk güvenliği bu anlamda en temel unsurdur. Yani İnsan Hakları Eylem Planı'nda ne var, en önemli başlık sizin için derseniz, ben 'hukuk güvenliği' derim. Hukuk güvenliği olunca insanların özgürlükleri, güvenlikleri, ekonomik yatırımlar, işi, aşı güvence altındadır. Bu konuda yok mu, yeni mi keşfettik? Hayır, yaptık, önemli adımlar atıldı 19 yılda Cumhurbaşkanımızın liderliğinde. Onu bütün dünya biliyor, sessiz devrimler yapıldı ama bu konuda daha fazlasını yapma irademiz var. Milletimizin de buna hakkı var. Bunu da yine biz yapacağız, gerçekleştireceğiz."
Dünyada her ülkenin anayasası olduğunu ama anayasalı devlet ile anayasal devletin birbirinden ayrıldığını anımsatan Gül, devletin, anayasal bir nitelik taşımasının esas olduğunu belirtti.
Bakan Gül, "Biz de bu anlamda, çalışmamızı bu çerçevede yapıyoruz. Anayasa ile ilgili konularda irtibatı bu çerçevede. Anayasanın, hukukun, toplumun ekonomik, toplumsal, bir arada yaşama, birlikte ortak geleceğe emin adımlarla yürüme anlamında çok önemli bir etkisi, katkısı var. Dolayısıyla bu uygulandıkça, İstiklal Caddesi'nde de Kızılay Meydanı'nda da Diyarbakır Sur'da da İzmir Konak'ta da bunun meyveleri, vatandaşlarımız tarafından elbette hissedilmeye devam edecek." ifadesini kullandı.
(Sürecek)
Kaynak: