Babasının mesleği nedeniyle ilk, orta ve lise eğitimini farklı şehirlerde tamamlayan Özal, İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümünü 1950'de bitirdikten sonra Elektrik İşleri Etüt İdaresinde çalışmaya başladı.
ABD'de "mühendislik ekonomisi" alanında uzmanlık eğitimi gören Özal, Türkiye'ye dönünce Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdür Yardımcılığı görevini üstlendi.
Semra Özal ile 1954'te evlenen, üç çocuğu olan Özal, askerliğini, Milli Savunma Bakanlığı Bilimsel Danışma Kurulu Üyesi olarak 1961-1962 arasında yaptı.
Devlet Planlama Teşkilatının (DPT) kurulmasında önemli rol üstlenen, 1967-1971 arasında bu kurumun müsteşarlığını yapan Özal, Ekonomik Koordinasyon Kurulu, Para ve Kredi Kurulu, RCD Koordinasyon Kurulu ve AET Koordinasyon Kurulu başkanlıklarında bulundu.
Dünya Bankasında 1971-1973 yıllarında danışman olarak görev yapan Özal, çeşitli sanayi kuruluşlarında çalıştı, Madeni Eşya Sanayii Sendikası Başkanlığı görevini yürüttü.
Siyasi hayatına, 1977 genel seçimlerinde Milli Selamet Partisinden İzmir Milletvekili adayı olarak başlayan Özal, milletvekili seçilecek oyu alamadı.
"Sandalyesiz bakan" olarak anıldı
Daha sonra, 1979 yılı sonlarına doğru Başbakanlık Müsteşarı olarak atanan Özal, aynı dönemde DPT Müsteşarlığı görevini de vekaleten yürüttü. Özal, bu özelliğiyle hem DPT Müsteşarlığı hem de Başbakanlık Müsteşarlığı yapmış Türkiye'nin tek başbakanı ve cumhurbaşkanı oldu.
Ekonomide liberalleşmenin çalışmalarını yapan ve "24 Ocak Kararları" olarak bilinen geniş çaplı programın hazırlanmasında büyük rol oynayan Özal, o dönemdeki çalışmaları nedeniyle "sandalyesiz bakan" olarak anıldı.
Özal, 12 Eylül 1980 askeri müdahalesinden sonra kurulan hükümete Ekonomik İşlerden Sorumlu Başbakan Yardımcısı olarak atandı.
Türkiye'ye kredi imkanının ve ihracatta başarının sağlandığı bu dönemde Özal, izlenen para politikası konusunda hükümetle anlaşmazlığa düşerek Başbakan Yardımcılığı görevinden 1982'de istifa etti.
Silahlı saldırıda elinden yaralandı
Anavatan Partisini 20 Mayıs 1983'te kuran Özal, aynı yıl yapılan genel seçimde partisinin birinci gelmesi üzerine 45. Hükümet'i kurdu. Özal, 1983'ten 1991'e kadar aralıksız olarak tek başına iktidarda kalmayı başardı.
Çeşitli siyasi eğilimleri birleştirme iddiasıyla ortaya çıkan ve iktisadi konulara ağırlık veren Anavatan Partisi, bu dönemde kitlelere ulaşmak için "orta direk" temasını kullandı.
İlk olarak ekonomiye yönelik adımlar atan Özal, bu alandaki sınırlamaları kaldırmaya çalıştı.
Özal'ın 1988'de uğradığı silahlı saldırı, Türkiye'nin gündemi oldu.
Anavatan Partisinin 18 Haziran'da Ankara Atatürk Spor Salonu'nda düzenlenen 2. Olağan Kongresi'nde yaptığı konuşma sırasında silahlı saldırıya uğrayan Özal, sağ elinden yaralandı. Yaralı halde kürsüye çıkan Özal, "Bilhassa belirtmek istiyorum, Allah'ın verdiği ömrü, O'nun isteğinden başka alacak yoktur, biz de O'na teslim olmuşuzdur." diye konuştu.
Suikastı düzenleyen Kartal Demirağ, saldırı sonrasında yakalandı ve yargılama sonucunda idama mahkum edildi. Daha sonra cezası 20 yıl hapse çevrilen Demirağ, 4 yıl hapis yattıktan sonra Turgut Özal tarafından 1992'de affedildi.
Terörle mücadelede strateji değişikliği
Döneminin sorunlarına farklı bakış açılarıyla yaklaşan, Türkiye'nin ekonomik ve sosyal gelişimine önemli katkılar sağlayan Özal döneminde, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin su ve toprak kaynaklarının geliştirilmesini amaçlayan "Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP)", 1989'da hazırlanan "Master Plan" ile tarım, sanayi, ulaştırma, eğitim, sağlık, kırsal ve kentsel altyapı yatırımlarını da içine alan bir bölgesel kalkınma projesine dönüştü.
Özal'ın ayrı bir önem verdiği bu proje ile bölge halkının gelir düzeyinin artırılması, yaşam şartlarının iyileştirilmesi ve bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesi amaçlandı.
TBMM tarafından 31 Ekim 1989'da Türkiye Cumhuriyeti'nin 8. Cumhurbaşkanı seçilen Özal, 9 Kasım 1989'da başladığı bu görevde, ekonomik alanda attığı önemli adımların yanı sıra dönemin büyük sorunları arasında yer alan terörle mücadele konusunda da farklı bir strateji izledi.
Sivil inisiyatif devreye sokuldu
İlk kez sivil inisiyatifi devreye sokan Özal, sorunun çözümü için pek çok görüşme gerçekleştirdi ve rapor hazırlattı.
Çankaya Köşkü'nde 12 Mart 1991'de Celal Talabani ile görüşen Özal, terör olaylarının ve "Kürt sorununun" çözümü için çaba harcadı. Görüşmeden kısa süre sonra 26 Mart 1991'de Der Spiegel dergisine bir açıklama yapan Talabani, Özal'ın "Kürtlere özerklik vereceğini" söylediğini iddia etti.
Turgut Özal, Mart 1992'de DEP milletvekilleri Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve Orhan Doğan'ı Köşk'te kabul etti. Sırrı Sakık, görüşmenin ardından Özal'ın kendilerine "genel af çıkarıp, sorunu kökünden çözeceğini" belirttiğini açıkladı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kaya Toperi ve Başyaveri Kurmay Albay Arslan Güner'e 10 sayfalık bir Kürt raporu hazırlatan Özal, ANAP Milletvekili Adnan Kahveci'yi bu konuda yeni bir rapor hazırlamak üzere görevlendirdi. Kahveci, Güneydoğu'da bir süre inceleme yaptıktan sonra, "Kürt sorunu nasıl çözülmez" başlıklı bir rapor hazırladı. Özal, bu raporu o dönem MGK toplantısında tartışmaya açtı.
Özal'ın kesin ölüm sebebi tespit edilemedi
Turgut Özal, 17 Nisan 1993'te, 5 ülkeyi kapsayan 12 günlük geziden sonra Cumhurbaşkanlığı döneminde vefat etti.
Ölümünden 19 yıl sonra 2012'de "cinayet sonucu öldüğü" iddiaları üzerine otopsi için Özal'ın mezarı açıldı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, otopsi raporuna göre, mevcut bilgi ve bulgularla Özal'ın kesin ölüm sebebinin tespit edilemediğini bildirdi.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.