İSTANBUL (AA) - Eğitimci-yazar Gülşen Özer, 15 Temmuz Derneği'nin "Hafızanda Ne Var?" programında 28 Şubat sürecini ele aldı.
Dernekten yapılan açıklamaya göre, gazeteci-yazar Halime Kökce moderatörlüğünde, konuk Gülşen Özer'in katıldığı program, derneğin YouTube kanalında yayımlandı.
Özer, 28 Şubat'ın uzun süre "postmodern darbe" olarak adlandırıldığını ancak yargılama sürecinde verilen mahkumiyetlerle darbe olduğunun tescillendiğini ifade etti.
28 Şubat davalarında verilen cezaları yetersiz, yaşları geçen askerler üzerinden değerlendirilmesini de eksik bulduğunu dile getiren Özer, "O dönem medya da bu darbeyi büyük oranda destekledi. Herkes için mahkumiyet, hapis düşünmüyoruz ama en azından o dönemde darbeyi destekleyenlerin teşhir edilmesi, bugün önemli makamlarda olmaması gerekirdi." değerlendirmesini yaptı.
Gülşen Özer, 28 Şubat yargılamalarıyla ilgili başörtülülerin "intikamcı", "kindar" diye lanse edildiğini aktararak, "Biz bu dünyada adaletin tesis edilmesini istiyoruz. İkna odalarını kuran Nur Serter hakkında davalar açıldı. Ben ona çok büyük cezalar verilmesini değil, mesela ikna odalarında bir erkek kameraman var. Kızların başını açtırarak orada kayıt aldı. Bunu devlet için yaptıysa bu kayıtların devlette olması gerekir. Devlet için yapmadıysa devletin üniversitesinde bunu nasıl yapar? Bu görüntüler nerede? Bunun sorulması, en azından zihnimizdeki dosyaların sağlıklı kapatılması için yapılması gereken şeyler." ifadelerini kullandı.
Bu süreçte, bir gecede hukuksuz şekilde okul ve mesleklerinden olduklarını, memuriyete dönenlerin de afla döndüklerini aktaran Özer "Arkadaşlarımız affedilmeyi gerektiren bir şey mi yaptı?" diyerek, bunun düzeltilmesini talep etti.
- "Mecliste oluşturulacak komisyon, hakları teslim edilmemiş kişilere bunu iade edebilir"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a vefalarının çok büyük olduğunu vurgulayan Özer, "Cumhurbaşkanımız 'dişlerimizi, yumruğumuzu sıkarak sabrettik' demişti. İlk yıllarda yasağın kalkmamasını biz de anlamıyor, beklentilerimizi dillendiriyorduk. Bir şey olmuyordu. Sonra bir gün çıkıp 'kamuda başörtüsü serbesttir' dediğinde evet vaktini beklemiş, aklındaymışız, gönlündeymişiz dedik. Bu çok önemliydi." dedi.
Gülşen Özer, farklı katmanlarda mağduriyet yaşayan ya da haklarını alamayan kişiler bulunduğuna işaret ederek, "Memurların özlük hakları, öğrencilerin belli kademelerde atanması bu kapsamda. Bunu kişilerin bireysel çabalarına bırakmak yerine, Meclis marifetiyle bir komisyon oluşturulabilir. Bu komisyon inceleme yaparak, son kalmış, hakları teslim edilmemiş kişilere bunu iade edebilir." diye konuştu.
FETÖ üyelerinin 28 Şubat'ta sadece başörtüsü mücadelesini kırmadıklarını, samimiyetsizliklerini ve ikiyüzlülüklerini net şekilde ortaya koyduklarını vurgulayan Özer, "O dönem bizim var olamadığımız alanlarda güçlendiler ve 15 Temmuz'a kadar geldik. 15 Temmuz'da ise herkesin meydanlara çıkmasının arka planında yatan düşünce, kimse 28 Şubat ve öncesindeki günlere dönmek istemedi. En önemli saik buydu bence." değerlendirmesini yaptı.
Eğitimci-yazar Gülşen Özer, kaleme aldığı "Psikolojik Bir İşkence Metodu Olarak İkna Odaları" kitabını hazırlama sürecinden de bahsetti.
Kaynak: