İSTANBUL (AA) - Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben, “Şu anda daha çok tüketimi, bireysel kredileri değil de ihracatı, döviz kazandırıcı faaliyetleri, turizmi, sanayi, imalat sanayini destekleyen bir bankacılık sektörü bizim olmazsa olmazımız.” dedi.
Akben, Türkiye 2023 Zirvesi kapsamında gerçekleştirilen “Finans Sektörünün 2023 Vizyonu” panelinde yaptığı konuşmada, finansın Türkiye'deki, dünyadaki en önemli birleşeninin bankacılık sektörü olduğunu belirtti.
Bankacılık sektörünün önemli kaynağın toplandığı ve dağıtıldığı bir sektör olduğunu ifade eden Akben, şunları kaydetti:
“Yıl sonunda inşallah çift haneli büyümeleri yakalayacağız. Önümüzdeki hedeflerimiz 2023 ve ondan sonrası yıllar için çok önemli bir başlangıç teşkil ediyor. Bir dönemeç noktasında olduğumuzu görüyoruz. Tabii bunu finanse edecek sektörlerin başında, bilhassa Türkiye için bankacılık sektörü önemli bir rol üstleniyor. Bu bağlamda baktığımızda 215 milyar dolarlık bir ihracat hedefi yakalanmış durumda. Bu rakamların daha da yukarı çıkmasını, ülkemizde döviz girdisi sağlayan sektörlerin desteklenmesini ve yabancı yatırımcıların da ülkemize teveccüh etmesini bekliyoruz. Bankacılık sektörünün üzerine düşen görevi, rolü iyi bir şekilde yerine getirmesini her zaman olduğu gibi onlardan bekliyoruz. Bu bizim öncelikli olmazsa olmazımız.”
Akben, salgın sürecinde bankacılık sektörünün 940 milyar TL ile piyasayı fonladığını vurgulayarak, “Dünyada gördüğümüz bizi sıkıntıya sokan önemli bir konu var. Enflasyon, faiz ve kur. Bu üçlü öyle bir noktaya geldi ki şu anda değerler zinciri kayboldu. Bakıyorsunuz borsa rayiç değeri, piyasa rayiç değeri çok anlamsız noktalara geldi.” diye konuştu.
Amerika'da enflasyonun yüzde 5,5'lerde, faizin ise yüzde 0,25'lerde olduğunu hatırlatarak enflasyon ile faiz arasındaki farka işaret eden Akben, Avrupa'da yüzde 3,5'lara yakın enflasyon bulunduğunu, ancak faiz oranının sıfır olduğunu anımsattı. Akben, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Faizle enflasyonun ilişkisi, kurla bunların ilişkisi şu anda kaybolmuş durumda. Büyümenin finanse edilmesinden bahsettik diyoruz. Ama bunların rakamı ne olacak? Bunlar yatırıma yönlenirken nasıl olacak? Bunların çok önemli olduğunu düşünüyorum. Şu anda daha çok tüketimi, bireysel kredileri değil de ihracatı, döviz kazandırıcı faaliyetleri, turizmi, sanayi, imalat sanayini destekleyen bir bankacılık sektörü bizim olmazsa olmazımız. Ama bunun maliyetinin de daha uygun bir şekilde yapılabilmesi ve buna konjonktürel olaylarla bakılmaması, daha uzun vadeli bir perspektifle bakılmasını arzu ediyoruz. Bunlarla dünya da uğraşacak, biz de uğraşacağız. Enflasyonun yukarı çıkması her nasıl oluyorsa aşağıya inmesi de o kadar süratli olmuyor.”
- “Alternatif finans modellerinin oluşturulması gerekiyor”
Akben, alternatif finans modellerinin oluşturulması gerektiğini belirterek, Türkiye için en önemli taraflarından birinin katılım finans sektörü olduğunu söyledi.
Katılım Finans Kanunu çalışmalarının olduğuna dikkati çeken Akben, dünyada da bunun örnekleri olduğunu, Finans Ofisi ile birlikte çalışmaların sonlanmak üzere olduğunu dile getirdi.
Akben, dijital bankacılık konusunda mevzuat çalışmalarının görüşe açıldığını aktararak, bu konulardaki çalışmayı en hızlı ve doğru bir şekilde yapmaya çalıştıklarını dile getirdi.
Paris İklim Anlaşması ve Avrupa Yeşil Mutabakatına uyum, iklim değişikliği, karbon salımı ile mücadele ve bunların raporlanmasının önemine değinerek, yıl sonuna kadar bu konuyla ilgili stratejik belge hazırlayacaklarını söyledi.
- “Halka arz kapasitesi olan firmalar ihtiyaçlarını sermaye piyasalarından karşılamakta istekli”
Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu ise halka arzlara değinerek, “Bugün onayladığımız iki halka arz ile birlikte 2021 yılında 10 ayda 46 şirketin halka arzı onaylandı. Bu da yaklaşık sermaye piyasaları yoluyla 19,7 milyar liralık fonun kazandırılması anlamına geliyor.” dedi.
Taşkesenlioğlu, 2019 yılında 1,2 milyon olan borsada işlem yapan yatırımcı sayısının 2,4 milyon civarında olduğunu ifade ederek, 2020 eylül ayında başlayan ve marta kadar devam eden faiz artırımları ve yakın zamana kadar devam eden yüksek faiz ortamında bile yatırımcı ilgisinin kaybolmadığını dile getirdi.
Halka arzlardaki rekor sayıyı, yatırımcı sayılarının artışını sadece faiz koşullarına veya salgın koşullarına bağlamanın SPK'ya ve kamuya biraz haksızlık olacağını aktaran Taşkesenlioğlu, “Çünkü, sermaye piyasalarının payı gerçekten az ve yük bankacılık kesiminin üstünde, burada hemfikiriz ancak kamu uzun yıllardır sermaye piyasalarının gelişmesi için çalışmalar yapıyor. Biz de SPK olarak uzun yıllardır aslında bir nevi bugünlere hazırladık.” diye konuştu.
Taşkesenlioğlu, halka arz kapasitesi olan, halka arz edilebilecek kurumsallığa ulaşmış firmaların, artık ihtiyaçlarını faiz riski içeren banka kredilerinden ziyade sermaye piyasaları yoluyla edinmekte istekli olduğunu belirterek, "Sermaye Piyasası Kurulu olarak halka arz edilecek şirketler konusunda oldukça hassas çalışıyoruz.” ifadesini kullandı.
Yeşil tahvillere değinen Taşkesenlioğlu, iklim krizinin sürdürülebilirlik ve yeşil finansmanı gündeme getirdiğini anlatarak, Türkiye'nin gerek sürdürülebilirlikle ilgili Yeşil Mutabakat Eylem Planını yayınlaması gerekse Paris İklim Anlaşmasını onaylamasıyla birlikte konuya en üst düzeyde önem verdiğini gösterdiğini dile getirdi.
Taşkesenlioğlu, dün itibarıyla yeşil borçlanma aracı ve yeşil kira sertifikası rehberi taslağını hazırladıklarını ve kamuoyu görüşüne sunduklarını anımsatarak, ay sonuna doğru bunu belirleyip yılbaşından itibaren de uygulamaya geçme niyetinde olduklarını söyledi.
Kaynak: