ANKARA (AA) - Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu, sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artışın sürdürülmesi için finansal koşulların, özellikle finansman maliyeti kanalıyla destekleyici olması gerektiğini belirterek, "Aldığımız kararların, 2023 içinde ekonomimizin dayanıklılığını artırarak arzın, yatırımların ve ihracatın sürekliliğine önemli ölçüde katkı sağlayacağını öngörüyoruz." dedi.
Kavcıoğlu, yılın dördüncü enflasyon raporunun tanıtımı amacıyla Merkez Bankası İdare Merkezi'nde düzenlenen bilgilendirme toplantısında, küresel iktisadi faaliyette ikinci çeyrekte gerçekleşen yavaşlama eğiliminin, öncü göstergelere göre yılın geri kalanında da devam edeceğini bildirdi.
Rusya-Ukrayna Savaşı'na bağlı ortaya çıkan ve giderek artan jeopolitik risklerin, pandemi nedeniyle bozulan küresel tedarik zincirlerini olumsuz etkilediğini vurgulayan Kavcıoğlu, "Enerji, çeşitli ara malı ve emtia ürünlerinde arz kısıtlarına ve yüksek fiyat oynaklıklarına neden olmaktadır. Bu durum, enflasyonun küresel ölçekte yükselmesine ve talebin zayıflamasına yol açarken, aynı zamanda, enflasyon oranlarındaki artışın öngörülenden daha uzun süreceğine dair beklentileri de güçlendirmektedir. Dünya genelinde yüksek seyreden enflasyonun sonucu olarak finansal koşullardaki sıkılaşma eğilimi artmakta ve bu durum, iktisadi faaliyeti sınırlandıran bir diğer önemli etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Küresel iktisadi faaliyet üzerindeki bahsi geçen risklerin önümüzdeki dönemde de devam etmesi ve özellikle, gelecek yıl dünya ekonomisini daha çok etkilemesi beklenmektedir. Bu çerçevede, 2023 yılına ilişkin büyüme tahminleri, önceki rapor dönemine göre küresel ölçekte önemli ölçüde aşağı yönlü güncellenmiştir. Enerji kaynaklı kısıntılar nedeniyle üretim kapasitesi risk altında olan Avrupa ülkeleri için söz konusu tahmin güncellemeleri daha belirgindir." değerlendirmesinde bulundu.
Kavcıoğlu, küresel iktisadi faaliyetteki yavaşlamaya bağlı, emtia fiyatlarının ikinci çeyrekten itibaren gerilemeye başladığının altını çizerek, emtia fiyatlarında son dönemde gerçekleşen aşağı yönlü eğilimin enflasyon dinamiklerini olumlu yönde etkilemesini beklediklerini söyledi.
Emtia fiyatlarının halen geçmiş dönem ortalamalarının üzerinde olduğu ve savaşın etkilerinin sürmesiyle birlikte enerji fiyatlarının dalgalı bir seyir izlediğinin görüldüğünü ifade eden Kavcıoğlu, "Öte yandan ülkemizin oynadığı yapıcı rol, tahıl tedarikinde olduğu gibi enerji piyasasında da arz sorunlarının giderilmesine katkı sağlayacak ve fiyat gelişmelerinin seyrini olumlu yönde etkileyebilecektir." diye konuştu.
- "Küresel enflasyon oranlarındaki yüksek seyrin bir süre daha devam edeceği beklenmektedir"
Kavcıoğlu, küresel büyümenin görünümündeki zayıflamaya ek olarak, taşımacılık maliyetleri ve emtia fiyatlarında gözlenen daha ılımlı seyre rağmen, küresel enflasyon oranlarının artış eğilimini sürdürdüğünü belirterek, 2022 yılına ilişkin enflasyon beklentilerinin, birçok gelişmiş ülke için bir önceki rapor dönemine göre yukarı yönlü güncellendiğini aktardı. Kavcıoğlu, "Küresel enflasyon oranlarındaki yüksek seyrin bir süre daha devam edeceği beklenmektedir. Yurt içi iktisadi faaliyet, yaşanan büyük arz şoklarına rağmen, sürdürülebilir bir yapıda ve kesintisiz bir şekilde devam etmektedir. Türkiye ekonomisinde son sekiz çeyrek boyunca gerçekleşen büyüme oranları, eğilim olarak diğer büyüme dönemlerinin üzerinde seyretmektedir. Pandemi sonrasında hızla normalleşen ve imalat sanayinin öncülüğünde dış ticaret yapısında bir dönüşüm geçiren Türkiye ekonomisi, yılın ikinci çeyreğinde de güçlü performans sergilemiş ve yıllık bazda yüzde 7,6 oranında büyümüştür. Uluslararası kuruluşlar da Türkiye'ye ilişkin 2022 büyüme tahminlerini önemli ölçüde yukarı yönlü güncellemektedir." dedi.
Türkiye'nin yapısal dönüşüm sürecinin en önemli mihenk taşlarından olan ihracat ve makine-teçhizat yatırımlarının yıllık büyümeye olan katkısının artarak devam ettiğine dikkati çeken Kavcıoğlu, bu gelişmenin, Türkiye Ekonomi Modelinin amaçlarıyla da uyumlu olduğunu vurguladı.
İkinci çeyrekte, yıllık bazda yüzde 7,6 oranında gerçekleşen büyümenin 2,7 puanının net ihracattan, 2,2 puanının ise makine-teçhizat yatırımlarından geldiğini kaydeden Kavcıoğlu, şöyle konuştu:
"Üretim tarafında ise hizmet ve sanayi sektörleri ikinci çeyrekte de büyümeye katkı vermeyi sürdürmüştür. Yılın ikinci yarısına ilişkin göstergeler, ihracatın yüksek seviyelerini koruduğuna ve yatırım eğiliminin güçlü kalmayı sürdürdüğüne işaret etmektedir. Türkiye, uygulanan etkin politikalar sayesinde güçlü ve kapsayıcı bir büyüme gerçekleştirerek, G20 ülkelerinden gözle görülür bir biçimde olumlu yönde ayrışmıştır. Refah kazanımları ve verimliliği daha iyi yansıtan satın alma gücü paritesine göre kişi başına düşen Gayrisafi Yurtiçi Hasıla'ya bakıldığında ise Türkiye'nin pandemi sonrasında yüksek gelir grubu ülkelerden daha hızlı büyüdüğü ve üst orta gelirli ülkelerden de olumlu yönde ayrıştığı görülmektedir. Gerçekleşen ve beklenen büyüme oranları, bu sürecin 2022 yılında da devam edeceğini göstermektedir."
Kavcıoğlu, hedefli kredi politikalarının odak alanlarından biri olan makine-teçhizat yatırımlarının, son dönemde güçlü bir yükseliş eğiliminde olduğunu belirterek, potansiyel büyümenin sürükleyicilerinden olan makine-teçhizat yatırımlarının, 2019 yılının son çeyreğinden bu yana kesintisiz arttığını dile getirdi.
Bu dönemde, makine-teçhizat yatırımlarının ortalama yıllık büyüme oranının yüzde 20 olarak gerçekleştiğini bildiren Kavcıoğlu, "Bu yılın ikinci çeyreğinde ise makine-teçhizat yatırımları, geçen yılki yüksek baz etkisine rağmen yüzde 17,8 oranında büyümüştür. Büyümenin sürdürülebilirliğine ilişkin bir diğer gösterge olan net ihracat ile makine-teçhizat yatırımlarının milli gelir içerisindeki toplam payı yüzde 19,1'e yükselerek 2009 yılından bu yana en yüksek değerine ulaşmıştır." ifadesini kullandı.
Kavcıoğlu, temmuz başından bugüne öncü göstergelerin, zayıflayan dış talebin etkisiyle yılın üçüncü çeyreğinde büyümede sınırlı bir yavaşlamaya işaret ettiğinin altını çizerek, "Sanayi üretimimiz halen pandemi sonrası yüksek seviyelerini korumakla birlikte, özellikle en önemli ihracat pazarımız olan Avrupa ekonomisinin önümüzdeki dönemde karşı karşıya olduğu risklerin etkileri sınırlı da olsa hissedilmeye başlanmıştır. Yapısal kazanımlarımızın temel sürükleyicisi olan sanayi sektörünün dış şoklara karşı dayanıklılığının artmasına ve göstermekte olduğu gelişim eğilimini sürdürmesine büyük önem veriyoruz. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı, dördüncü çeyrek itibarıyla tarihsel ortalamaları civarında seyretmektedir." şeklinde konuştu.
- İş gücüne katılım oranı artıyor
Üretim yapısındaki yatırım ve ihracat odaklı güçlenmenin istihdam üzerindeki olumlu yansımalarının devam ettiğini vurgulayan Kavcıoğlu, iş gücüne katılım oranındaki artışın sürdüğünü anımsattı.
Kavcıoğlu, işsiz sayısındaki azalış eğiliminin de daha belirgin hale geldiğini ve mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranının ağustos ayı itibarıyla yüzde 9,6'ya gerileyerek 2014 yılı mart ayından bu yana kaydedilen en düşük seviyeye ulaştığını hatırlatarak, bu dönemde istihdam edilen kişi sayısının tarihsel olarak en yüksek düzey olan 31,3 milyon kişiye ulaştığını bildirdi.
İş gücüne katılım ve istihdam göstergelerinin pandemi öncesi seviyelerin üzerine çıkmış olmasının, iş gücü piyasalarının sağlıklı işleyişini göstermesi açısından önemli olduğuna işaret eden Kavcıoğlu, "OECD ülkeleriyle karşılaştırdığımızda ise ülkemizde pandemi sürecinde işsizlik oranında gözlenen artışın daha sınırlı düzeyde kaldığı, pandemi sonrasındaki iyileşmenin de daha hızlı ve güçlü gerçekleştiği görülmektedir. 2020 yılı ikinci çeyreğinden itibaren hızla artan sanayi üretiminin yanı sıra yatırım harcamaları ve ihracatın da etkisi ile istihdam edilen kişi sayısı 2020 yılı birinci çeyreğinden bu yana toplamda 4,1 milyon kişi artmıştır. İstihdamdaki bu artış, benzeri ülkelere kıyasla oldukça yüksektir. Aynı dönemde, sanayi istihdamındaki artışa baktığımızda ise Türkiye'nin göreli performansı daha da öne çıkmaktadır. Sanayi üretimindeki gelişimin doğrudan ve dolaylı etkileriyle güçlenen istihdamdaki yapısal kazanımların korunmasını önemsiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Kavcıoğlu, fiyat ve çevrimsel etkilerden arındırıldığında cari dengedeki iyileşme sürecinin ikinci çeyrekte de devam ettiğine işaret ederek, Türkiye ekonomisinin üst üste üç çeyrekte yapısal cari fazla verdiğine dikkati çekti.
Cari fazla kapasitesindeki yapısal iyileşmeyi, imalat sanayisinin gösterdiği ihracat odaklı güçlü ilerlemesinin desteklediğini ifade eden Kavcıoğlu, "Enerji maliyetlerinin küresel çapta olağanüstü seviyede yükseldiği bu sürecin sonunda, enerji fiyatlarının normalleşme eğilimine girmesiyle birlikte ülkemizin büyürken cari fazla verdiği bir dış dengeye kavuştuğunu göreceğiz." dedi.
Kavcıoğlu, Türkiye ekonomisinin büyüme yapısındaki ihracat ağırlıklı dönüşümün yansıması olarak, 2022'de ihracatta üst üste rekor düzeyde artışlar yaşandığına dikkati çekerek ihracat performansındaki olumlu ayrışmada, pandemi sonrasındaki süreçte ürün ve ülke çeşitlendirmesi yoluyla artan rekabetçi yapının etkili olduğunu vurguladı. Kavcıoğlu, " Finansal sistemin ihracatçıları destekleyici rolünü artırmaya yönelik atmış olduğumuz etkin adımlar da bu güçlü performansta belirleyici rol oynamaktadır. Ağustos ayı itibarıyla yatırım ve ihracat kredilerinin toplam ticari krediler içerisindeki payı yüzde 28'i aşarak, son 20 yılın en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Turizm sektörünün 8 aydaki performansı memnuniyet vericidir." diye konuştu.
- Çekirdek enflasyonda olumlu görünüm
Kavcıoğlu, yıllık bazda çekirdek enflasyon göstergelerinin olumlu bir görünüm sergilediğini ifade ederek, B ve C endekslerinin aylık değişim oranlarında son aylarda bir miktar yavaşlama gerçekleştiğini söyledi.
Küresel iktisadi faaliyetteki yavaşlama ve arz yönlü kısıtların nispeten hafiflemesi, emtia piyasalarındaki baskıyı hafiflettiğini aktaran Kavcıoğlu, şunları kaydetti.
"Küresel emtia fiyatlarındaki aşağı yönlü eğilime karşın, jeopolitik sorunlar nedeniyle doğal gaz fiyatları üçüncü çeyrekte belirgin bir şekilde yükselmiştir. Bu gelişmeler sonucunda, yılın üçüncü çeyreğinde, ithalat birim değer endeksinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,9 oranında sınırlı bir düşüş gerçekleşmiştir. Uluslararası taşımacılık maliyetleri, küresel iktisadi görünüme bağlı olarak gerilemektedir. Diğer taraftan, jeopolitik gelişmeler, tedarik süresi ve koşullarında zaman zaman düzensizlikler oluşturabilmektedir. Yurt içi tedarik süresindeki olumsuz görünüm sürmekle birlikte, önceki rapor dönemine kıyasla azalmıştır. Üretici fiyat artışları tarihsel ortalamaların üzerinde seyrederken, artış eğiliminin son üç aylık dönemde zayıfladığı gözlenmektedir. Yılın üçüncü çeyreğine ilişkin öncü göstergeler, talep koşullarında önceki çeyreğe göre daha ılımlı bir seyre işaret etmektedir. İmalat sanayi firmalarının kayıtlı iç ve dış piyasa siparişleri ile geleceğe yönelik sipariş beklentilerine bakıldığında, yurt dışı talepte daha belirgin olmak üzere toplam talepte bir miktar yavaşlama gözlenirken, yatırım eğilimleri gücünü korumaktadır. Saha görüşmelerinden edindiğimiz bilgiler de iktisadi faaliyete dair benzer sinyaller vermektedir. Çıktı açığı göstergeleri, bir önceki rapor dönemindeki tahminlerimizle uyumlu olarak, makroihtiyati önlemlerin de verdiği destekle gerilemiştir."
Kavcıoğlu, politika faizi, hedefli krediler, makroihtiyati önlemler, teminat yapısının iyileştirilmesi ve rezerv kaynaklarının yönetilmesine ilişkin uygulamalarının, tek bir politika çerçevesinin tamamlayıcı parçaları olarak ele alınmaları gerektiğini bildirdi.
Küresel büyümeye yönelik karamsarlığın arttığı ve jeopolitik risklerin sürekli tırmandığı bir dönemden geçildiğini ifade eden Kavcıoğlu, "Böyle bir ortamda, yapısal olarak güçlenen cari fazla kapasitemizin en önemli unsuru olan sanayi üretiminde yakaladığımız ivmenin ve istihdamdaki artışın sürdürülmesi için finansal koşulların, özellikle finansman maliyeti kanalıyla destekleyici olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu nedenle, ağustos-ekim döneminde politika faizini toplamda 350 baz puan indirmiş bulunmaktayız. Aldığımız kararların, 2023 içinde ekonomimizin dayanıklılığını artırarak arzın, yatırımların ve ihracatın sürekliliğine önemli ölçüde katkı sağlayacağını öngörüyoruz." diye konuştu.
- KOBİ kredileri tarihi en yüksek seviyede
Kavcıoğlu, hedefli kredi anlayışıyla, kredilerin büyüme hızı ve iktisadi faaliyetle uyumlu kullanımı açısından dengeli bir gelişim göstermesini önemli gördüklerini vurgulayarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bir önceki rapor döneminde de sizlerle paylaştığımız gibi kredilerin gerek maliyet gerekse kullanım şekillerine ilişkin sorunları teşhis ettik ve makroihtiyati politika araçlarımızı güçlendirerek devreye aldık. Para Politikası Kurulu karar metinlerimizde de belirttiğimiz gibi hedefli kredi mekanizmalarını güçlendirmek ve parasal aktarım mekanizmasını daha etkin hale getirmek için kredilerin kullanım alanı ve yöntemleri ile finansman maliyetine yönelik önemli adımlar attık. Uyguladığımız makroihtiyati tedbirlerin etkinliği sayesinde kredi kompozisyonunda hedefli kredi politikamızla uyumlu değişiklikler gözledik. Kredi büyümesinde daha dengeli bir gelişim gözlenirken, kredi faizlerine yönelik devreye alınan makroihtiyati düzenlemeler sonrasında parasal aktarımın desteklendiğini ve Türk lirası ticari kredi faizlerinin 10 puan civarında gerilediğini görüyoruz. Buna ek olarak, kredilerin kompozisyonu hedefli kredi politikalarımız sayesinde gelişmeyi sürdürmektedir. Tüketici kredilerinin ticari kredilere olan oranı azalırken, yatırım ve ihracat kredilerinin ticari krediler içerisindeki ağırlığı önemli ölçüde artmıştır. Hedefli kredi kullanımının en önemli sonuçlarından birini KOBİ'ler tarafından kullanılan kredilerdeki gelişmeler oluşturmaktadır. Ocak-eylül döneminde, KOBİ'ler tarafından net olarak 558 milyar lira tutarında kredi kullanımı gerçekleştirilmiştir. Bu miktar, 2021'in aynı döneminde KOBİ'ler tarafından kullanılan 54 milyar lira tutarındaki kredinin 10 katından fazladır. Buna ek olarak, KOBİ'lerin 2022 eylül ayındaki net kredi kullanım miktarı, önceki yılın ocak-eylül döneminin 1,5 katı olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemde, KOBİ kredilerinin tutarı ve bankacılık sektörü kredileri içerisindeki payı tarihsel olarak en yüksek düzeye ulaşmıştır."
(Bitti)
Kaynak: