İSTANBUL (AA) - FATİH TÜRKYILMAZ - Ebru, hüsn-i hat, tezhip ve minyatür sanatlarına yer verilen "İstanbul'un Hazineleri" sergisinde eserleri sanatseverlerle buluşan tezhip sanatçısı Nilüfer Kurfeyz, geleneksel sanatlarda yeniliğin önemine işaret ederek, "Asla değişemez kurallarda ısrarcı olmadan, onun üstüne farklı şeyler söyleyebiliriz. Bunun peşinde olmalıyız. Yoksa gelenekseli kaybetmek, gelenekselden uzaklaşmak, hiçbirimizin düşüncesi değildir." dedi.
Milli Saraylar Klasik Türk Sanatları Merkezi sanatçısı müzehhibe Kurfeyz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Sultanahmet'te yer alan Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nde (TİEM) açılan sergiyi, salgın dönemindeki sanat üretimini ve geleneksel sanatlara yönelik düşüncelerini aktardı.
Kurfeyz, İstanbul'un Hazineleri sergisinin İstanbul Boğazı'nda yapılan açılışının geleneksel sanatlar camiası için bir ilk olduğunu belirterek, "İstanbul'un incisi olarak kabul ettiğimiz Boğaz'ın üstünde gemiyle seyrederken aynı zamanda serginin açılışı, eserlerin tanıtımı ve böyle bir galanın yapılması ilginç oldu. Çünkü bundan sonra açılacak sergilere de bir emsal teşkil edeceğini düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
Bir sanatçı olarak salgın sürecine alışmakta zorluk çektiğini aktaran usta sanatçı, o süreci nasıl değerlendirdiğini şu sözlerle anlattı:
"Ben çok hoşnudum. Meğer ne kadar çok eksik şey varmış. Okuyacağımız kitaplar, hazırlayacağımız çalışmalar, bitirmemiz gereken işler o kadar fazlaymış ki, aslında pandemi süresince bana günler yetmedi diyebilirim. Hatta çoğu zaman biraz daha sürse diye düşündüğüm oldu. İnsanlarla konuşurken onların ne kadar sıkıldığını bir an önce bu sürecin bitmesini düşündüklerini gördükçe ben hayret ediyordum. Çünkü bana zaman yetmedi. O günlerin benim için çok verimli geçtiğini düşünüyorum. Çok verimli değerlendirdim."
Sanatçı Kurfeyz, geleneksel sanatların büyük bir ivme kazandığına dikkati çekerek, tezhip sanatına 1975'te başladığını dile getirdi.
- "Mutlaka yeni şeyler söylenmeli"
Arkeoloji ve sanat tarihi okuduktan sonra genç yaşta geleneksel sanatlarla tanıştığını aktaran Kurfeyz, "Geleneksel sanatların bütün yokluklarını yaşadım, malzeme bulamadım, altın bulamadım. Desenlere ve kütüphanelere ulaşamadığımız, hiçbir yazılı kaynağın olmadığı dönemlerden geldim. Onun için bugün müthiş bir ivme kazanmış durumda ve büyük bir zenginlik içindeyiz. Şu an gençlerin bunun farkına varmalarını çok istiyorum. Zannediyorum kimi bunun farkında, kimi değil. O kadar büyük bir zenginliğin ortasındalar ki neye el atsalar o bilgiye ulaşıyorlar. Her türlü bilgi ve görsel önlerinde. Acaba bunun da kıymetini biliyorlar mı, bilmiyorlar mı? Tam olarak farkında değilim." şeklinde konuştu.
Nilüfer Kurfeyz, 1985'ten beri talebe yetiştirdiğini ve onlara bildiklerini aktarmaya çalıştığını ifade ederek, geleneksel sanatlarda zincirin halkası olarak ilerlediğini, öğrencilerinin başarılarıyla gururlandığını kaydetti.
Klasik sanatların her zaman değerini koruyacağına vurgu yapan Kurfeyz, "Klasiği ve doğru olanı kaybedeceğimizi düşünmüyorum. Nasıl 15 ve 16. yüzyıla ait farklı üsluplar ve sanatçılar ortaya çıktıysa 21. yüzyılda bu sanatla uğraşan sanatçıların da bugüne ait bir şeyler söylemeleri gerektiğini düşünüyorum. Yoksa sadece taklit çalışmalar sürecektir. Bunun da sanata bir katkısı olmayacaktır. Mutlaka yeni şeyler söylenmeli." değerlendirmesinde bulundu.
Kurfeyz, "modernleşme" yerine "yenileşme" kelimesini tercih ettiğini sözlerine ekleyerek, şöyle devam etti:
"Sanatımızda şive değişiklikleri yapabiliriz. Asla değişemez kurallarda ısrarcı olmadan, onun üstüne farklı şeyler söyleyebiliriz. Bunun peşinde olmalıyız. Yoksa gelenekseli kaybetmek, gelenekselden uzaklaşmak, hiçbirimizin düşüncesi değildir. Zira o artık tezhip olmaktan çıkar. Sanatın, bir ömür boyu sürecek bir serüven olduğunu düşünüyorum. Genç arkadaşlarımız arkadan gümbür gümbür geliyor. Bir ayağımız gelenekselde dururken, öbür ayağımız acaba bu çağa ait neler yapabiliriz diye arayış içinde olmalıdır."
Kaynak: