İSTANBUL (AA) - Türkiye Ürün İhtisas Borsası (TÜRİB) Genel Müdürü Ali Kırali, "160 küsur depo var. 233 lokasyonda hububat piyasasının yıllık rekoltesiyle kıyaslarsak Türkiye'de 35-36 milyon ton hububat rekoltesi var ve bu depoların kapasitesi 8,7 - 9 milyon tona yaklaştı." dedi.
Kirali, Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) tarafından bu yıl "Enerji, Gıda ve İklim Krizleri ile Mücadelede Yeni Yaklaşımlar" temasıyla hibrit olarak düzenlenen 6. Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi'nde yaptığı konuşmada, Türkiye Ürün İhtisas Borsası lisanslı depoculuk sisteminin üzerinde durduğunu söyledi.
Kırali, "Pastanın üzerindeki çilek diyebiliriz. Aslında aşağıda yıllardır 2005'den beri işletilmeye çalışılan bir lisanslı depoculuk sistemi var. Çünkü depolar olmasa ürün olmayacak. Ürünler yoksa bizim borsamızda işlemler olmayacak. 160 küsur depo var. 233 lokasyonda hububat piyasasının yıllık rekoltesiyle kıyaslarsak Türkiye'de 35-36 milyon ton hububat rekoltesi var ve bu depoların kapasitesi 8,7 - 9 milyon tona yaklaştı." açıklamasında bulundu.
Teorik olarak ülkede yetiştirilip depolanan hububatın 4'te 1'i bu lisanslı depolarda depolanabilir hale geldiğini ve bunun ciddi bir hacim olduğunu belirten Kırali, şunları kaydetti:
"15 senede çok ciddi bir dönüşüm zaten lisanslı depoculuğun ve ürün ihtisas borsasının gıda güvenliği açısından ülkedeki son 10-15 yılda somut elle tutulur proje olduğunu düşünüyorum meyvelerini veren. Bu sistem Ticaret Bakanlığının gözetimi ve denetimi altında depolardaki ürüne kalite kaybı veya depoda bir kaza yangın veya deprem ne olursa olsun bir şekilde bu ürünler bozulur ve yok olursa bunun belli bir Tazmin Fonu var buradan karşılanıyor. Dediğim gibi sürekli gözetim altında. Tarım emtia piyasasına baktığımızda şeffaflık burada kural değil. Tam tersi opak ve bilginin paylaşılmadığı tam tersine saklanılmasının yeğlendiği bir piyasa ile karşılaştık. Mümkün olduğu kadar bunu açmaya çalışıyoruz ama gerçekten kolay değil o zihniyeti dönüştürebilmek. Böyle bir piyasada lisanslı depoları devreye sokup insanları ürünlerini buraya depolamalarını ikna etmek sonrada bunu şeffaf bir şekilde ticaretinin yürütülmesini sağlamak kolay bir iş değil. 2019'dan beri geldik ama bunun arkasında 2005 yılından beri çok büyük bir emek var."
- "2021 yılında dünyada yaklaşık 700- 800 milyon insan açlık sınırının altında yaşıyor"
Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği, Yönetim Kurulu Başkan Vekili Selim Yazıcı da 2021 yılında dünyada yaklaşık 700- 800 milyon insan açlık sınırının altında yaşadığını belirtti.
Yazıcı, "Bu oran Afrika'da yüzde 20 gelişmiş ülkelerde yüzde 2-3'e iniyor. 2020 yılında 3,1 milyar insan günlük olarak sağlıklı gıda gereksinimini karşılayamaz halde gözüküyor. Önce pandemi ile başladı pandemi gıda açısından bizleri çok etkilemedi ama daha sonra Ukrayna- Rusya savaşıyla aslında ne kadar ciddi bir konu olduğunu tekrar gördük. Türkiye'de bu durumdan son derece negatif olarak etkilendi." dedi.
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) Baş Ekonomist ve Ekonomik Araştırmalar Müdürü Dr. Burcu Ünüvar ise "İklimflasyon dediğimiz bir şey var. Enflasyona çok aşinayız ama artık birde iklimflasyon var. İklimflasyon iklim krizinin kendisinin fiyatlar üzerinde etkisinin olduğunu artık biliyoruz." diye konuştu.
İklim krizinin arz yönlü şokların sayısının ve şiddetini arttırdığını belirten Ünüvar, "Bunları birleştirdiğimiz zaman bizim iklimflasyon diye bir derdimiz var. Arz yönlü bir şokun pandemi ile olan kısmı belki geçecek ama iklim krizi ile olan kısmı artarak devam edecek." açıklamasında bulundu.
Enerji Verimliliği ve Çevre Dairesi (EVÇED), Başkan Dr. Abdullah Buğrahan Karaveli, şunları kaydetti:
"Enerji sektörü her ülkede enerji maliyetlerini dışa bağımlı ve sera gazı emisyonunu mümkün olduğunca en alt seviyeye getirmelidir. Fakat arz güvenliği için bunlardan vazgeçilebilir. Türkiye diğer ülkelerden bir konuda ayrışıyor buda talep artışı. Türkiye'de enerji sektörünün ana yöneticisi şu an artan talep 2021'de elektrik talebimiz yüzde 8,5 doğal gaz talebimiz yüzde 21 arttı. Pandemi döneminde 2020'de hiçbir ülkenin neredeyse elektrik talebi artmazken bizde arttı. Bu sene küresel fiyat artışlarının olmasına talep talepte düşme görmedik. Bu Türkiye'nin işini bir adım daha zorlaştıran bir nokta."
Kaynak: