ANKARA (AA) - Türkiye Yazarlar Birliği (TYB), Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği (TDED), Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi (ASBÜ) ve Yunus Emre Enstitüsü tarafından düzenlenen Türkçe Şurası'nın sonuç bildirgesi açıklandı.
Türk-İş toplantı salonundaki TYB 22. Olağan Genel Kurulu öncesi şuranın sonuç bildirgesini açıklayan TYB Genel Başkanı ve ASBÜ Rektörü Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan, Türkçe Şurası'nın, Yunus Emre'nin vefatının 700'üncü senesi vesilesiyle ilan edilen "Yunus Emre ve Türkçe Yılı" münasebetiyle 26-27 Kasım 2021'de düzenlenen çok kapsamlı faaliyet olduğunu söyledi.
Arıcan, şuranın, Türkçenin içinde bulunduğu durumu tespit etmek, değerlendirmek ve dil meselelerinin çözümleri üzerine düşünceler üretmek amacıyla istişari toplantı şeklinde düzenlendiğini belirterek şöyle devam etti:
"Dil felsefesi-felsefe dili, konuşma dili, dil ve devlet-devlet dili, resmi dil, edebiyat dili, Türk dünyasında ortak Türkçe, dil bilgisi, eğitim-öğretim dili, akademik dil-akademinin dili-ilim dili, din-ilahiyat dili, tıp dili, Batı kaynaklı kelimeler ve tercüme dili, hukuk dili-kanunların dili, haberleşme-medya dili başlıkları altında 14 oturum sonunda çok kapsamlı ve bundan sonrasına ilişkin bir yol haritası oluşturacak sonuçlar ortaya çıktı."
Arıcan, şura sonucunda, Türkçeye dair sorunların tespit edildiğini, çözüm tavsiyeleri ve uygulamaya ilişkin görüşlerin ortaya konulduğunu dile getirerek sonuç raporunun devlet kurumlarına da ulaştırıldığı bildirdi.
En başta devlet kurumlarının, dil konusu ciddiye alması gerektiğini vurgulayan Arıcan şunları kaydetti:
"Hukuk dili adaleti ihlal edecek derecede bozulmuştur. Artık dil yanlışlıklarından kaynaklı ciddi sorunlarla karşı karşıya kalınmaktadır. Sunucu-seslendirici olarak çalışanların Türkçe yeterlilikleri tescillenmelidir. Yabancıların Türkçe öğretimi bir merkezden tanzim edilmelidir. Türk toplulukları arasında ortak bir Türkçenin hakim kılınacağı süreçleri yürütmeliyiz. Türk dünyası ile anlaşma zemininin tesisi için uydurma kelimeleri kullanmaktan vazgeçilmesi gerekir. Şahıs, yer ve kurum adlarının dilimizin, kültürümüzün değerleri doğrultusunda verilmesi sağlanmalıdır. Türkçenin devlet dili olarak doğru kullanılmasına özen gösterenler ödüllendirilmelidir. Doğru ve güzel Türkçe her kademede ve bilhassa akademide teşvik edilmelidir. Ders kitaplarının söz varlığı genişletilmelidir. Orta öğretimde gençlerimizin okuyacağı temel eserler tam metin olarak Milli Eğitim tarafından özgün dilleriyle yayımlanmalıdır. Devletin dil siyaseti olmalıdır. İmla ve noktalamada sık sık değişiklikler yapılmamalıdır. Türkçenin kendi yapısına uygun dil bilgisi ve gramer kitabı hazırlanmalıdır. Tıp terimlerinin Türkçeleştirilmesiyle ilgili çalışmalar daha fazla vakit kaybetmeden sonuçlandırılmalıdır. Günümüzde dilimizin mühim meselelerinden biri de tercümeler yoluyla ortaya çıkan bozulmadır. Mütercimler ehliyet ve ruhsata bağlanmalıdır."
Arıcan medya ve sosyal medyanın dil tahribatını önleyici tedbirler alınması gerektiğine işaret ederek "Artık herkes sosyal medyada kendi mecrasını oluşturmakta, herkes artık burada yazmakta. Kısaltmalar, emojilerle meramını ifade etmeye çalışmakta ve bu konuda da artık ciddi bir düzenleme yapılması zaruri olarak gözükmektedir." dedi.
Kaynak: